SAYFALAR
▼
11 Kasım 2020 Çarşamba
Bugün en önemli konu Atatürk ve bilimciliğidir...
10 Kasım 2020, Salı / Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalı
Atatürk ve Bilim üzerine yazacağım. Atatürk bir bilim insanıdır.
Diyeceksiniz ki, Atatürk’ün yüksek lisans, doktorası mı var da böyle konuşuyorsun.. Ben de karşı soru yöneltiyorum size: Bilim, bilimsellik, bilim insanlığı mutlaka kurumsal bir akademik eğitim ve unvan gerektirir mi?..
Bilimsellik rüştünü ispat edebilmek ve bu unvanları almak için yıllardır dirsek çürüten, yöntem öğrenen, sınavlardan geçen bilim insanlarına derin saygı ile diyorum ki gerektirmeyebilir. Alt tarafı akademik unvanları kullanmazsınız, ama bilim insanı, bilimci olabilirsiniz; önemli olan unvan değil, bilimsel düşünüp davranabilmektir! Bilimcilik, insanın gözlem ve analiz yapması, varsayımlar ileri sürüp bunların doğruluğunu test etmesidir.
Bilim nedir, sorusuna verilecek çok yanıt var. Bu yanıtlar kimin hangi noktaya vurgu yapacağına bağlı olarak değişebilir. Neye vurgu yapacağınıza bağlı olarak değişen..
Mesela bir bilim tanım yapalım: Bilim, olayların (doğa ve toplum) sistematik ve metodolojik gözlemlenmesi, anlaşılması, öğrenilmesi ve bilgi olarak kodlanması süreci…
Şimdi Celal Şengör, Popper Katkısı’nı içermediği için bu tanımı eksik bulur. Ekleyelim: Bilimsel düşünce sistemleri, yeni gözlem, veri ve değerlendirmelerle yanlışlanabilir, yanlışlanmaya açık olabilmelidir. Bu, bilimde mutlak doğruların olmadığının altını çizmesi bakımından önemlidir.
Sosyal devrimci
Atatürk’ün tam bir sosyal bilimci ve sosyal devrimcidir!
Mustafa Kemal, savaş meydanında tam bir asker bilimcidir.. Asker bilimci ne nedir, derseniz: Savaşın seyri ve süreci içinde, kazanabilmek için hemen yeni taktikler belirleyebilmek, bunları hemen uygulayabilmek yeteneğidir. Atatürk’ün “hattı müdafaa yok, sathı müdaafa vardır ve o satıh bütün vatandır” düşüncesi buna örnektir. İşte asker bilimci savaş içinde geliştirdiği bu düşünce ile düşmanı Ankara önlerinden sürdü ve zafer kazandı.. Düz “Savaş cephesi” akseri mantığını yerle bir etti ve her bir noktayı direniş ve sonra toptan saldırı üslerine dönüştürdü. Turgut Özakman bunu iyi anlatır Çılgın Türkler’de..
Atatürk, büyük bir sosyal bilimci ve devrimcidir.. Ulus yaratma konusunda dersini çok iyi çalışmıştır.. Bir bilim adamı titizliğiyle.. Tarihi çalışmış, gününü çalışmış ve geleceği de çalışmıştır..
Ulus’un öğeleri nedir? Ulus’u bir arada tutacak nedir? Ulus’u ayakta tutacak ve sürdürecek nedir?
Ümmetten ulusa yol
Dil (Harf) Hukuk (Medeni Yasa) ve bütün diğer devrimler, sanayi devrimi, ekonomi.. hepsi planlanmış bir çağdaş ülke-ulus yaratma projesinin temel unsurlarıdır.. Bazıları aptal aptal şeyler söyler durur..
Yok ulusu bir gecede dilsiz bırakmış da (halkın sadece %10’u okuma yazma bilirken.. ve Osmanlıcaya yabancı iken..)..
Yok tekkeleri falan kapatmış da (çağdaş bir ülke için milleti okula mı sokacaksın, tekkelere mi mahkum edeceksin!)..
Yok eğitim birliği sağlamış da.. (Dil yoksa ulus yoktur, ortak bir düşünce, bellek.. oluşturamazsan, ülke sorunlarını birlikte çözemezsin, bugünkü gibi ters yönlere saparsın..)
Yok, doğunun lafı-ruhu dururken batının bilimine yönelmiş de.. (Çağdaşlık neredeyse ona yönelmezsen, nal toplar ve köle olursun.)
Özgür varoluş olmalı
Bugün İslam dünyası, Batının sömürgesi, uydusu, oyuncağı ise.. Açlık, savaş, sefalet içindeyse, nedeni, bilimsel düşünme, bilim ve teknoloji üretiminin, çağımızda ülkelerin tek özgür ve refah varoluş biçimi olduğunu kavramamış olmasıdır.
Atatürk bunu kavradı ve Türkiye derhal farklılaştı.. Tayyiplerin bile geri döndüremeyeceği bir şekilde!
O, büyük öngörüsü ve gelecek bilimci kafasıyla diyordu ki: “Gelişim yolundaki engelleri aşamayan uluslar, engin hayat felsefelerine sahip başka milletlerin egemenliği altına girip, onların tutsağı olmaktan kurtulamazlar...” Bugünü ve bugünün savaşını anlatıyor, görene!
Geometri kitabı bile yazmıştır. Bulduğu sözcüklere bakın: uzay, yüzey, düzey, çap, yarıçap, kesek, kesit, yay, çember, teğet, açı, açıortay, içters açı, dışters açı, taban, eğik, kırık, çekül, yatay, düşey, dikey, yöndeş, konum, üçgen, dörtgen, beşgen, köşegen, eşkenar, ikizkenar, paralelkenar, yanal, yamuk, artı, eksi, çarpı, bölü, eşit, toplam, oran, orantı, türev, alan, varsayı, gerekçe..
Ve vasiyeti şudur: “..beni benimsemek isteyenler.. akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım”dır.
Büyük devrimciye, büyük bilimciye derin saygı ve sevgi.
(Not, bu yazımı, 10 Kasım 2013 tarihinde bu sütunda yayınlanan yazımdan kısaltarak aldım.. Yeniden anımsamanın tam zamanı..)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder