Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet, 20 Ağustos perşembe, 2020
Önceki gün AKP’nin parti yürütme kurulunun toplantısı sonrası sözcü Çelik “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi” İstanbul Sözleşmesi konusunda hükümetlere ve devletlere sorumluluk yükleyen İstanbul Sözleşmesi konusunda açıklama yaptı: (İptal) çalışmalarımız devam ediyor!
2011’de İstanbul’da yapılan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi toplantısında kabul edilen Sözleşmeyi AKP hükümeti altına imzayı asarak herkesin imzasına açmıştı, İstanbul Sözleşmesi adı da buradan geliyordu.
Türkiye gibi kadın şiddetin ayyuka çıktığı yılda 400’e yakın kadının bu yüzden öldürüldüğü, evde şiddetin dur durak bitmediği ülkemizde, beklenirdi ki, iktidar sözleşmenin gereğini yapsın, buna uygun yasaları vb çıkarsın.. Bu cinayetler için mesela görevli mahkemeler kursa başlarına da kadın yargıçlar atasa.. Tehdit ve şiddet altındaki kadınlara çok daha kesin koruma sağlansa... Cezaları ağırlaştırsa, silah edinimini kısıtlasa, pompalı tüfek vb kesin silah sayılsa.. Şiddet altındaki kadınlara yer değiştirme, iş olanakları yaratılsa...
Hayır... Hiç biri olmadı. Zaten kendileri de bu Sözleşme’nin gereğini yerine getirmediklerini açıkladılar.
Tarikatların zamanlaması manidar
Derken... tarikatlar baş kaldırdı. Sözleşmenin iptal edilmesini istediler. Kadın- erkek eşitliği ne neymiş.. ikisi eşit olur muymuş.. 18 yaşını doldurmamış kızlara evlenme yasağı da konur muymuş ve bir sürü inkar. Tabii İslam’da fetva veren, ticaretini yapan, mürit toplayan, ve tamamı erkeklerden oluşan tüm tarihsel ve bugünkü tarikatlar /Cemaatlerin faaliyetlerinin tamamı, öz olarak, kadını erkeğin baskısı, arzularının kölesi, emir ve talimatları altında tutma üzerine kurulu. Yani kadına bakış söz konusu olduğunda durumları fecaat. Bir de hepsi neredeyse Allah’ın yeryüzündeki sözcülüğüne soyunmuş gibi.
Cemaati ziyaret
Kadını yok sayan geçmiş din müktesebatı başlıca dayanakları.
Zaten, İstanbul Sözleşmesi’nin kadim İslam geleneklerine ters düştüğünü de bizzat söylüyorlar.
Cumhurbaşkanı 20 Ocakta İsmailağa Cemaatini ziyaret eti. Taleplerini dinledi. Cumhurbaşkanı halkımız istiyorsa Sözleşmeyi kaldırırız dedi. Partinin diğer önde gelenleri, hemen devamını getirdiler. Parti içinde kaldırma çalışmaları başladı.
Murat Yetkin konuyla ilgili yazısında, 2011’de sesi çıkmayan tarikatların neden şimdi baş kaldırdıkları ve hükümete baskı yaptıkları sorusuna şu yanıtı verdi: 2011’de RTE güçlüydü, hatta gücünün doruğunda. Seslerini çıkaracak halleri yoktu. Şimdi ise RTE en zayıf zamanında, kendilerine muhtaç olduğunu düşündüler ve isteklerini kabul ettirmeyi planladılar.
Cumhurbaşkanının Cemaati ziyareti ilginçtir. Ve bu ne nedenle Erdoğan vefakardır, geçmişine bağlıdır diye övüldü.
AKP’li kadınların başkaldırısı
İlk kez AKP’li kadınlar bu konuda partilerine aykırı düştüler ve İstanbul Sözleşmesini savundular. Kaldırılmasına karşı çıktılar. Mesela KADEM... Cumhurbaşkanı’nın kızı Sümeyye yönetimde. Hayır kaldırılamaz dedi. Partinin kadın kolları öyle...
Bir kadın başkaldırısı var kendi içlerinde, artık bu Sözleşmeyi kaldırma hikayesi gündemden düşer, derken, hayır üzerinde çalışıyorlarmış.
Parti Sözcüsü Ömer Çelik, üzerinde çalışmamız devam ediyor, dediğine göre, bunu “kaldıralım mı kaldırmayalım mı” anlamında söylemiyor. Sanırım Cemaatlerin ve en gerici kanattan erkeklerin talepleri dikkate alınarak, sanki Sözleşme’den imzalarını çekecekler ve yerine kendilerinin hazırladığı, kendi meşreplerine, cemaat liderlerinin isteklerine yanıt veren, eh kadınları da sözde koruyacaklarına ilişkin maddeleri ekleyecekleri bir tasarıyı Meclis’e sunacaklar..
Aileyi korumak adına şiddet
Açıklamadan anlıyoruz ki, “aileyi korumak” namına, kadın üzerindeki erkek şiddetini meşrulaştırmayı sürdürecekler.
Aile parçalanmasın... Kadın erkeğine boyun eğsin, isteklerini yerine getirsin, ayrılmak isterse, işte hac hoca takımını üzerine salalım, ikna edelim... bildik hikayeyi sürdürecekler.
Sanırım, zaten, “sembolik bir iki kadın gelsin aramıza” politikasının egemen olduğu ve erkekler arasına kadın çağrıldığı AKP, kendi içindeki kadınları hiçe saymayı sürdürecek.
Ne dersiniz Ayşe Böhürler hanım?!
***
NOT 1: Umut Vakfı’nın bülteni tam yazının sonuna yetişti: Aile içi şiddet artıyor! Bir yılda 18 yaş altı kızlar 16 bin doğum yaptı.
NOT: Önceki yazımda Selin Sayek Böke’nin Kılıçdaroğlu’nun listesini delerek PM’e girdiğini yazdım. Böke anahtar listedeydi, düzeltirim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder