9 Nisan 2020 Perşembe / Bilim ve Siyaset
Herkesin merak ettiği COVİD-19 bulaşması tepe noktasına ne zaman ulaşır ülkemizde. Yanıtlar muhtelif, ama doğru bir yanıt yok. Testlerin sayısı ne kadar hızlı artarsa, toplumdaki koronalı hastaları da o kadar çabuk yakalayıp toplumdan tecrit edersin, görüşü dünyada en etkili yöntem...
Günler sonra bizim bakanlık da test sayısında 20 bini aştı ve 30 bin kulvarına girdi. Fakat bunlar hala devede kulak. Milyonlarca test konuşuluyor.
Ayrıca 20 – 65 yaş arası çalışma zorunluluğu olan ve dışarıya çıkan milyonlarca insanın korunmasında çok ciddi kontrol mekanizmaları şiddetle devreye sokulmazsa, virüsün bulaşmasının önüne geçilemeyeceği de belirtiliyor.
Bu aşamada dünyada en etkili karar, sokağa çıkmanın kesin kontrol altına alınması. Bizim toplum kültürü ve insan dıvranışları bunu dayatıyor. Ayrıca virüs kapmış insanların sayısında çok hızlı artış da, alınan önlemlerle tepe noktasını bulmanın zorluğunu gösteriyor.
Grafik öngörüleri durmadan sapıyor
Virüs yayılmasının yükselişiyle ilgili yapılan grafikler, mühendisleri şaşırtan sonuçla veriyor. Bunları burada paylaşmıyorum. Dünyada bize benzer ülkelerle yapılan kıyaslamalar dikkate alındığında, grafik eğrilerini belirleyen ülkemizde açıklanan vaka ve ölüm sayılarıyla tutarsızlıkları ortaya çıkıyor.
Bir arkadaşım, “eğer rakamlarla oynama varsa, bunu dikkate alan bir algoritma yaptım ve buna göre yarınki (dün akşam açıklanan) tahmini kayıp: 806 ve toplam vaka 37.488 olacak. Ertesi günkü (bu akşam açıklanacak) tahmini kayıp 887 ve toplam vaka 41.255 olacak...” dedi.
Bakacağız, ama öngörü problemleri ciddi olarak sorunlu.
Epidemiyolojik olgularla tutarsızlık konusunda, Türk Tabibler Birliği’nin dün yaptığı açıklamayı önemle okuyalım. Sağlık Bakanlığı, Dünya Sağlık Örgütü’nün açıkladığı ve tüm dünyanın uyduğu şekilde hastalık ve ölüm kodlalarını yapmadığı iddiası önemli, bu öngörülerdeki tutarsızlığı açıklıyor olbilir.
Doktorların başarısı
Hastanelerimizde taburcu olan hastalarla, kaybettiğimiz hastalar arasındaki oranın (hasta kurtarma oranı) ise, Bakanlığın açıkladığı rakamlar esas alındığında, daha önce yayınladığım yüzde 53- 58’lerden yüzde 67’ye yükseldiği görülüyor.
Bu, ön cephede savaşan doktorlarımızın, sağlık personelinin başarısı olarak kayda geçmeli! Deneyim kazanıldıkça ve sağlık sistemi hasta yoğunluğu ile tıkanmadıkça, kurtarılan hastaların sayısı artacaktır. Ama virüslü sayısındaki hızlı artış, sistemin hızla tıkanma tehlikesine işaret diyor.
Kaybettiğimiz insan sayısının, toplam vaka sayısıyla ilişkisi, bir hafta sonra yoğunlaşacağı hesap ediliyor. Yani kayıplarda artışı göze almalıyız ve normal karşılamalıyız.
Yani tüm gelişmeler, Türkiye’nin özellikle başta İstanbul olmak üzere büyük kentlerde ve dışarıda çalışanları kontrolde çok daha sıkı önlemlere başvurmak zorunda olduğunu gösteriyor.
=
5 kadar şirket KİT üretiyor
Bu arada kit üretimi ile ilgili düzeltici bilgi: Geçen pazartesi günkü yazımda bazı hatalı bilgiler vardı. Onları düzeltiyorum: Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü laboratuvarlarında yapılan Korona test kitleri çalışmadı çöp oldu diye yazmıştım. Aslında test kiti bu laboratuvarda değil, işbirliği yapılan Bioeksen’ce üretildi. Bioeksen, uzun zamandır Müdürlüğü çeşitli test kitleri üretiyor. Aldığım bilgi ilk test kitlerinin tıpkı ABD’de olduğu gibi çalışmadığı, ABD’den yenden getirtilen yeni virüs parçacıklarıyla bu kez test çalışmış.
Aslında Halk Sağlığı laboratuvarları ve orada çalışanlar çok yetkin insanlar olmasına rağmen, dışarısıyla çalışmak tercih edilmiş. Testlerin geçerliliğini Halk Sağlığı Laboratuvarları denetliyor. Bu arada Bioeksen dışında, test kiti üreten 4-5 civarında başka yerli özel şirketin bulunduğu ve Bakanlığın bunlarla da çalıştığı, bu şirketlerden bazılarının kit ihracatı yaptığı belirtildi. Tüm bu durum, bakanlığın test sayısını hızla arttırmasına olanak verdi. Yani yerli kitler bizi kurtarıyor.
Bu arada Erciyes Üniversitesinden Prof. Dr. Aykut Özdarendeli ile Ankara Üniversitesinden biyoteknoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Aykut Özkul’un virüsü saf haliyle elde ettikleri açıklandı. Bu saflaştırma dünyada pek çok ülkede gerçekleşmiş ve ilk olarak da Çin’de başarılmıştı. Aşı ve ilaç geliştirme çalışmaları da dünyada bu saflaştırılmış virüsle yapılabiliyor. Şimdi kendi saf virüsümüzle çalışma olanağı doğru. Tebrikler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder