Orhan Bursalı, Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet, 27 Nisan Pazartesi 2020
Uygarlığın çektiği beyaz teslim bayrağı
Bir yanda büyük uygarlık, öte yanda 50-70 nanometrelik virüs
Ne oldu, diyelim ki 5.000 yıl boyunca inşa ettiğimiz, böbürlenerek ve övünerek durmadan referanslar verdiğimiz o müthiş uygarlığımız?
Ateşi keşfet, tanrılarını yarat, tıbbı oluştur, insanı kes biç iyileştir, ilaçlar geliştir, hastalığa ve ölüme meydan oku...
Elektriği yarat, otomobili icat et, trenleri koştur, uç uçabildiğin kadar...
Büyük dâhilerin, büyük düşünürlerin, büyük bilimcilerin...
Sanatı, mekaniği, fiziği, kimyayı, biyolojiyi taş üzerine taş koyarak yaratanların...
Hepsi var.
Michelangelo, Leonarda, Kopernik, Galileo, Darwin, Newton’ların...
Einstein, Freud ve hepsi..
DNA’yı kesip biçerek insan genomuna yeni içerik kazandırıyorsun...
Canlılığı sıfırdan yaratabileceğini planlıyorsun...
Yeryüzündeki toplam böcek sayısını hesaplayabiliyorsun...
Matematiğin, geometrin, kozmolojin..
Uzay’a çıkıyorsun...
Kaç gökada ve yıldız var hesap ediyorsun...
Samanyolunla nereye doğru aktığını görüyorsun... Evrenin nasıl doğduğuna ve nasıl yok olacağına, Güneş’in ne kadar enerjisi kaldığına ve Yerküre’nin ne zaman Güneş Sistemiyle birlikte berhava olacağın ilişkin bilgilerin harikulade!
Güzel sanatların müthiş, doğayı keşfine diyecek yok, estetiğini evrende görüyor ve alıyorsan, yaşam nedire yanıtlar veriyorsun...
Mantığın, felsefen... Adeta eksik bir şeyin yok sanki!
Gezegenlere yolculukların büyüleyici! Mars’a ineceksin, Ay’da koloni kuracaksın! Tüm hesaplar ve malzemeler hazır.
Robotların uzayda dolaşıyor, göktaşları üzerine konuyor kalkıyor geliyor gidiyor malzeme topluyor. Altın madeni dolu göktaşını nasıl dünyaya indirebilirim planlarını da yapıyorsun.
Maddeyi oluşturan en küçük parçacıklarının modellerini hayal ediyor ve deneylerde bunları bir bir bulup çıkartıyorsun...
Her türlü bombaya, öldürücü silah üretimine aklın müthiş eriyor.
Alçaklıkta, namussuzlukta, hırsızlıkta, insan ezmede ve öldürmede de gücünün sınırı yok; kitlesel cinayet işkence ve yok etme uygarlığını inşa etmekte de pırıl pırıl aklınla birinci sınıfsın!
Aynı zamanda doğayı, yerküreyi, atmosferi, denizleri... özetle sana hayat veren, seni var eden her şeyi yok etmekte de!
***
Ama 50-70 nanometre kadar büyüklüğünde bir yarı canlının karşısında tir tir titreyerek kendini mezarına atıyorsun; evlerin tepelerinde, fiziğin, kimyanın, biyolojinin, matematiğin, sanatın, müziğin... doruğa ulaştığın her everestin zirvesinde sallanan beyaz bayraklar!
Yığdığın milyarlar, altınlar, petroller... hepsinin tepesinde!
Demek ki senden büyük COVİT-19 varmış.
Seni yerlere seren, tüm insanlığının zirvesine kendi bayrağını diken.
***
Övündün, böbürlendin, her şeyi kontrol edeceğini sandın..
Bir şeyleri yanlış yaptın..
Boş ver COVİT’i alt etmek için ne yapacağını da..
Nerede yanlış yaptığın üzerine, o müthiş uygarlığını avucunun içine alarak bir düşün...
Doğadaki yerini, varlığının cüceliğini...
Tıpkı dinozorlar gibi, bir olağanüstü afetle, Homo sapiens olarak 300.000 yıllık fiziksel varlığınla ve 50.000 yıllık bugünkü aklınla, yok olacağını!
Unutma: Senden büyük COVİT-19 var!
---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder