17 Mart 2020 Salı / Bilim ve Siyaset
Türkiye’de cahil önemli bir kesim, virüsle iç içe yaşamaya hazır. Orta hallinin altında, asgari ücretli, yoksul sıradan insanlarla yapılan sokak röportajlarına bakıyorum, böyle bir toplum yapısıyla herhangi bir ciddi bir konunun üstünden gelmek için, gönüllülük esasına ve toplumsal dayanışmaya ve ortak yarara dayalı ortak bir toplumsal mücadelenin çok zor olduğunu görüyorum.
Ancak, zora yasaklara dayanan, gerektiğinde askeri disiplinle uygulanacak bir toplumsal davranışa zorlamakla Türkiye’de bulaşmanın yaygınlaşmasının önüne geçebiliriz kanaati kesinlik kazanıyor. Bu da, kişinin ve başkalarının yaşam özgürlüğünün, ancak geçici yasaklarla sağlanabileceği ortaya çıkıyor.
Virüs ve Allahın Evi Camiler
Sosyal medyada bir soru sordum: “Allahın evi camilerde virüsün ne işi var... Virüs Allahtan, zaten hepimiz ölecek değil miyiz..” vb biçimindeki davranış tipinin önemli ölçüde yaygın olduğu görülüyor. Böyle düşünen ve davrananların oranı nedir, bilmiyoruz, bir ciddi anket bilgili önümüzde yok. Soru şuydu: Kaç nesil geçmesi gerekir mi bu düşünce toplumumuzda en aza insin?
Yanıtların çoğu umutsuz vaka biçimindeydi. Tabii, yönteme ve iktidara bağlı diyen de vardı, 2 kuşak, üç kuşak, bin kuşak diyen de.. Dinin inanışların varlığıyla soruyu yanıtlayanların sayısı da epeydi.
Şüphesiz ülkemizde bilimsel konularda aydınlanmış toplum yaratılamadı. Fakat mesela İtalya, Fransa, İspanya? Hepsi virüsün patladığı Akdeniz ülkesi, bu Akdeniz türü davranış modeli mi? İtalya’yı yakından izliyorum, çünkü kızım orada... Diyor ki, ilk başta hiç önemsenmedi, mesela okullar tatil edildi, ama herkes alıştığı gibi yaşamasını sürdürdü. Dolayısıyla, sıfır önlem olunca bulaşma çok hızlı arttı. Bugün bazı İtalyan kasabalarında ölüleri koyacak yer yok. Oralarda sağlık sistemi çöktü, ölümler gençleri bile sarıyor.
Davranış değiştirmek en zoru
Dünyanın en zor işi insanların alışılmış davranışlarını değiştirmektir. Hele böyle bir salgın karşısında, bambaşka bir davranışa sözlü çağrı yaparak sonuç almak büyük ölçüde olanaksız. Bunun örneğini, gerçi farklı konu ama mesela sigara içiminde görüyoruz. Büyük bir insan grubunda sigara içimini bırakmak, ancak kanser veya ciddi bir hastalığa yakalanma ile mümkün olabiliyor.
İtalya’da karantinaya uymayan insanlar var. Yardım için giden Çinli uzmanların gözlemleri de böyle. Nedenini bilmiyoruz, ama başta bahsettiğim “Allahın Evine virüs mü girer” anlayışına benzer onların da bir sürü inanışı veya nedeni vardır.
Yani İtalyan veya İspanyol, hepimizin ortak bağları var. Daha az daha çok. Bu ülkelerde “tehlikenin farkında” yeterince olmayan toplumun ortalamasını temsil eden siyasal yönetimlerin geç hareketi ve kararları da bunun bir parçası.
Evet kaç nesil?
Bakın 2. Dünya Savaşı öncesi ve hemen sonrası kuşağın önemli bir bölümü iş başında henüz. Anneanneler, babaanneler, dedeler... Geçmişin, ne kadar arkaik inanış ve “bilgisi” varsa, dünden yarına, geçmişten geleceğe akan “kadim nehri” içinde toplum ve dünya da akıp gidiyor.
Dünyada ve ülkelerde, toplumlarda geçmişten radikal sürecek bir kopuş, ancak kaç kuşak gerekir sorusuna bir açıklık getirebilir. İnternet dünyası, bilgi toplumu, vb..
Yeni kuşakların geçmişle mi yoksa gelecekle mi bağları daha güçlü olacak sorusu bir yanıt mıdır, bilmiyorum.
Virüsü öldürmenin tek yolu
Belirsizlikler çağındayız, virüs üzerine bilgilerimiz ve davranış modellerimiz de. COVİT-2019 virüsünün bulaşma, yaygınlaşma hızı, bizim yerleşik davranışlarımızla çatıştı ve bizi yere serdi. Şimdi bunu hızla değiştirme zamanı.
Tek gerçek, izolasyon. Virüsün bulaşma zinciri, ancak izolasyonla kırılabilir ve virüs öldürülebilir. İtalya 3 Nisan’a kadar karantinayı sürdürecek. Evet 3 Nisan İtalyanlar için virüs açısından bir hızla düşüş, dönüş tarihi olabilir. Duruma bakacaklar ve yeni kararlarını açıklayacaklar.
İtalya’da virüsün yayılma olanağı kesilir ve virüs öldürülebilir. Evet bu mümkün, ama ancak sert önlemler ve kesin kurallara uyulması halinde.
Biz arkadan gidiyoruz. Adam umreden dönüyor, ziyafet veriyor, herkesi davet ediyor, millet koşuyor, kucaklaşmalar gırla. Umre ziyareti kişinin çevresinde toplumsal itibarını, unvanını, saygınlığını bir üst basamağa tırmandırmak için de.
Şimdi soru, bu itibarı gerçekleştirmek mi önemli, virüsün bulaşması mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder