2 Ocak 2020 Aralık 2019 Perşembe / Bilim
ve Siyaset - Orhan Bursalı
Bugün Meclis’te çok önemli bir Saray kararı oylamaya
sunulacak. Bu çok tehlikeli serüvene girişilmesini engelleyecek ve ülkeyi
tehlikelerden koruyacak tek güç Meclis.. Milletin Meclisi.
Bunu 2003’te Irak savaşına gönderilmek istenen TSK’ya
izin vermeyerek yapmıştı. Türkiye’yi 1 milyon Iraklının öldürülmesine ortak olmaktan
kurtarmıştı. Şimdi yeniden tezkereye hayır oyu vererek, ülkeyi savaştan
kurtaracak bir görev üstlenmesinin karar aşamasında.
TSK ilk kez
denizaşırı bir ülkenin, Libya’nın iç savaşına askeri müdahale etmek üzere
gönderilmek isteniyor. Yani Ordu Libya’da savaşacak.. Dış İşleri Bakanı’nın
Kılıçdaroğlu’nu ziyarette “en kötü senaryoda evet savaşa girebiliriz,”
demesi bunu açıkça gösteriyor.
Meclis’te tezkereye destek sağlamak için Çavuşoğlu “en kötü senaryo” olarak
nitelendirdi, ancak asker göndermenin tek senaryosu savaşmaktır. En kötüsü
zaten ilk senaryo olmasıdır.
Bir orduyu bile
gönderebilir, Meclis tam devre dışı
Tezkere’de
Cumhurbaşkanına “Hudut, şümul (kapsam), miktar ve zaman Cumhurbaşkanınca tayin ve takdir
olunacak şekilde...” büyük ve bugüne kadar görülmemiş bir
esneklikte yetki verilmesi isteniyor. Meclis kendi yetkisini doğrudan bir
kişiye devretmektedir ve olabilecekler konusunda tamamen kendisini
yetkisizleştirmekte ve sorumluluktan uzaklaşmaktadır.
Bu
yetkiye göre Saray isterse bir orduyu bile Libya’ya gönderebilir. Asker top yekün
savaşa da sokulabilir. Kara, Deniz Hava her aracı kullanabilir. Bu yetkileri,
Kurtuluş Savaşı yapan Mustafa Kemal’e bile o zamanki Meclis vermemişti.. Şimdi
ise Saray bir yıl boyunca istediği gibi ve Meclis’i tamamen devre dışı
bırakacak olağanüstü yetkileri talep etmektedir.
Savaşa girecek
Türk Ordusu Trablus hükümetini düşmekten kurtarmak için
gönderiliyor. Düşman ise Hafter! Hafter ki Libya’nın çok büyük kısmını ele
geçirmiş durumda ve son bir hamle ile bunu başarabilir.
Hafter’in arkasında ayrıca Mısır var, tanklarıyla!
Ve Fransa’nın özel birlikleri..
Avrupa’nın bir kısmı şimdilik tarafsız, ama Türk Ordusu
oraya gidince ve savaşa girince, Fransa’nın yanında yer alması beklenebilir.
Türk Ordusu’nun önünde General Hafter, Fransa ve Mısır
var. Daha arka plandı ise Suudi Arabistan vb.
Şüphesiz bir de en büyük güç olarak Rusya var!
Çok tehlikeli bir süreç.
İktidar Libya’nın resmi hükümetinin talebini gösteriyor
ve kendisine bir bir hukuki konum inşa etmeye çalışıyor. Bu bir uyduruk
gerekçedir. Suriye’nin meşru hükümeti Şam’dır. Ama Türkiye Şam’a karşı
savaşıyor!
Ahmet Yavuz “belli
ki Deniz anlaşmasını yaparken Trablus hükümeti ile, asker gönderilmesi de
kararlaştırılmış” diyor.
Türkiye Suriye’ye müdahalede yeterli deneyimi çıkarmamış.
Şimdi benzerini Libya’da yaşamaya soyunuyor. Naim Babüroğlu “Libya’da Suriye’de olduğu gibi taraf olmak,
Türkiye’ye hem Libya’da hem hem Suriye’de daha çok kaybettirir” diye uyarıyor
ve anımsatıyor “Tarih tekerrürdür derler, ibret alınsaydı hiç tekerrür eder
miydi” sözünü anımsatıyor.
Meclis bu tehlikeli maceraya dur diyebilir ve tarihe
geçer.
Ve ülkeye yeni bir yıl armağanı olur!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder