18 Kasım Pazartesi, 2019
/ Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalı
Enflasyon, düşük ücret, enflasyon altında faiz,
hayat pahalılığının yarısı kadar ücret zamları ve her şeye zammın anlamı,
milletten iktidara, istediği gibi harcayabilmesi için büyük servet transferi
demektir. İki yıldır öyle, bu yıl daha ağır geçecek, gelecek yılın milletten
iktidara servet aktarımının yavaşlayacağını sanan varsa yanılıyor.
Politikacı kafası şöyle çalışacak: 2023 Ekim-
Kasım başı yapılacak seçimlere kadar 4 yıl var. 2022’ye kadar servet aktarımı
sürer.
450 milyar dolarlık dış borcun yüksek risk primi
epey aşağı gelinceye ve ekonomi yeniden normale yakın döviz faizleriyle
borçlanmaya izin verinceye kadar, millet kazıklanıp duracak. Seçimlere bir yıl kadar
kala kampanyaya başlarlar: Türkiye dünyanın büyük ekonomik ülkesi falan diye
ortalığı kasıp kavururlar. Oysa 17 yıllık iktidarları boyunca, Türkiye’nin
büyüme hızı, kendilerinden önceki yıllara kıyasla daha düşük gerçekleşmiş
durumda. Ama Türkiye uçuyor yalanına devam.
Tabii bu
senaryo,
siyasi risklerin yönetilebilir durumda olması, ekonominin bu şekilde sürmesi,
milletin iktidara servet aktarımı, yani sürekli yoksullaşma karşısında sesini
soluğunu fazla çıkarmaması koşullarında geçerli.
Batık
İskandinav ülkeleri
Peki Cumhurbaşkanının Sosyal Güvenlik Kurumu
üzerine nutuklarına ne demeli? Hele hele İskandinav ülkelerini emeklilik
paralarının batırdığına ilişkin veciz beyanatlarına?
Kimler önüne bu “bilgileri” koyuyor ve RTE’yi
yanıltıyor? Acaba RTE yanılmak istediği için mi kendisine yapılan bu servisleri
seve seve kullanıyor?
İskandinav ülkelerini dünya gıpta ile
seyrediyor. Bırakın adam başına düşen milli gelirlerinin alt sınırı 50.000-
70.000 dolar arasında olmasını (iktidarın yarattığı ise 9 bin dolar!). Adamlar
şeffaflık, demokrasi, yenilikçilik, hukuk, adalet, insani yaşama vb hemen her
ölçüm kaleminde tepelerde dolaşıyor.
Hangi mantık acaba bütün bunları bir kenara
bırakıp da, bu ülkelerin ekonomisinin ve sosyal güvenlik sistemlerinin
emeklilik politikaları nedeniyle çöktüğünü ilan eder?
İskandinav ülkelerinde muhabirler Türkiye
Cumhurbaşkanı böyle diyor ne dersiniz diye kısa röportajlar yayınlamalı!
Aslında iktidarın bu tür söylemleri, ülkemizin
sosyal devlet olmasına karşı politikaları ve anlayışlarıdır. Ülkeyi tamamen iş
dünyasının taleplerine ve çıkarlarına teslim ettiler. İş dünyası mı dedim? Bu bile
değil! Tamamen kendi siyasi ekonomik çıkarlarına yönelik bir ülke yarattılar.
İş dünyası da onların bu arzularına boyun eğdiriliyor. Ellerinde kamçı!
Emeklilik
çökertiyor mu
Şüphesiz ki 35- 40, hatta 50- 60 yaşında
emeklilik olmaz. Bir “sosyal yardımlaşma” kurumu bunu kaldırmaz.
Fakat sistem başından yanlış kurulursa..
..Çalışanların yüzde 53’ü asgari ücretle
yetiniyorsa..
.. Siyasetçiler tarafından oy alacağım diye
durmadan iğdiş ediliyorsa..
.. Yönetimine talip olduğunuz ve oylarını
aldığınız millete iş alanları yaratamıyorsanız...
.. Sadece borçlandırarak ve kredi kartlarıyla
milletin ceplerine geçici para girdisi yaratıyor ve gerçek kazançlarına dayanan
bir refah geliştiremiyorsanız...
.. Sonuçta ülkeyi kriz sokup ne var ne yok geri
alıyorsanız...
Milletin erken emekliliği cebine atıp kendine
bir gelecek güvencesi yaratmasına karşı çıkamazsınız ve inandırıcı olamazsınız.
“İkinci iş yapacak, iş sahalarını kapatacak”
söyleminin haklı bir payı yok. Evet çalışan çalışacak, ama işsizliğin yüzde
14.3 e ulaştığı bir ülkede hangi işten bahsedebilirsiniz ki?
İktidar, milletin kendilerine açtığı büyük
krediyi har vurup harman savurdu.
Ne “milliyetçi duygu” ne de başka bir şey onları
iktidarda tutabilecek..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder