SAYFALAR

11 Kasım 2019 Pazartesi

Cehennemi kırılganlıktan kurtulabilir miyiz?


5 Kasım Salı 2019 / Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalı

Her şeyin çaresi vardır derler, inanmayın. İyimser bir zırva düşünce.. Yazı konumuz sürdürülebilir Yerküre ve Toplum olunca ve hele büyük düşünceler ve politikacılar ortalıkta görülmeyince… Her iki kavram üzerine bir bardak su içeceği geliyor insanın.
Bu kez kısmen de olsa Jeffrey Sachs’a yer vereceğim, adam o kadar çalışıyor, bazı umutları var, hiç olmazsa bu köşede yer bulsun.
Sachs aslında Birleşmiş Milletler’de ve Paris’te iklim üzerine anlaşmaları ve kabulleri savunuyor. Fakat Paris anlaşmasını çok karmaşık buluyor. Kendi daha basit formüllerini sunuyor, çok haklı.
Önce genel olarak toplumsal eşitsizlik, iklim değişikliği ve kirlilik üzerine dikkatleri çekti.
Dünyanın egemen ekonomik sisteminde mesela “ekoloji” yok, sıfır. Bol laf var sürdürülebilir ekonomi üzerine. Bunları dinleyip duruyoruz. Yok şirketler şunu yapıyor, bunu yapıyor.
Sachs, bugünkü ekonomik düzen - sistemin temeliyle Yerkürenin bugünkü kırılganlığının asla uyuşmadığını haklı olarak söylüyor. Zaten iklim ve ekolojik yıkım, 200 yıllık sanayileşemenin sonuçları.
Değiştirilemeyen de bu 200 yıllık sistem.

Yıkımı radikallik önler

Bir şey yıkılıyorsa, önlenenin tek çaresi çok radikal kararlardır. Ama ekonomisinin yerküreyi yıkım üzerine kurmuş şirketlerin üretim tarzını ortadan kaldırmanız mümkün olmuyorsa, o zaman büyük çöküşü bekliyorsunuz demektir.
Bir bilimci, 1980’lerde dikkat çektiği felaketi önlemek için mesela San Fransisco kendinin toptan yok olması durumunda bir radikal değişim olabileceğini ileri sürmüştü! Çok haklıydı!
İklim değişiminin şu an yaşadığımız etkileri, sel, fırtına, su baskınlarının yarattığı zarar için Sachs 560 milyar dolar diyor. Amerika’da bu yıl 40 bin yangın çıktı! Ki bu daha başlangıç. Kesin olan, dünya iklim kırılmasına hiç hazır değil. Temel sorun. Yeni, tutucu, aşırı milliyetçi siyasi dalga, hazır olmayı reddediyor. Bir diğer temel sorun da bu.
Mesela Trump, bilimin bulgularını reddediyor, oysa dünyanın her şeyden çok bilimin önerilerine kulak vermesi ve bu yolda ilerlemesi gerekirken..

Yeni bir yaşam modeli
Hem toplumsal hem küresel kırılganlığa karşı önerilerin hayata geçirilmesi gerekir.. Büyük şirketlerin dayatması ve kârını düşünmesi mi.. Onların ekonomiyi belirlemedeki rollerini geri plana almak şart.
Kesin olan bir şey var bence: Şirketlerin kazançlarını ençoklaştırma politikaları, eyvah yeterinde çok kazanamıyoruz düşünceleri değişmeli.
Toplum, ekoloji ve ülke ve yerküre yararları arasında, dengeli bir büyüme ve yaşama modeli kurulmalı.
Sachs’a bunu soramadım.
Biyolojik çeşitliliğin büyük bir baskı altına girdiğini söyledi ki, yıllardır böyle; yokoluşun göstergeleri.
10 yıl kadar önce 1 derece ısınma olursa… diye öngörüler yapılıyordu, 1 derece sıcaklı artışı gerde kaldı. Her 10 yılda bir sıcaklık 0,3 derece artıyor. 2040 – 2050’lerde 1,5 santigrat sıcaklık artışını geçeceğiz. Son 10 bin yılda hiç bu kadar yerküre ısınmamıştı, diyor Sachs.

İyimser mi olmalı?
Sachs bazı şeyler çözülebilir diyor: Teknoloji bu konuda yardımcı oluyor. Özellikle bilgi olan biteni anlamak için üretmede! Akıllı telefonlar dünyayı anebean izlememize yardım oluyor. Mesela Çin 50 bin baz istasyonu kuruyor.
Toplumsal eşitsizlik ve kırılganalık üzerine şunu söylüyor: Zengin ülkeler milli gelirlerinin yüzde 1’ini ayırsalar, yoksulluk meselesi çözülür. Okulsuz eğitimsiz çocuk kalmaz dünyada…
Ama yapmıyorlar, bunun yerine, göç ülkelerine karşı nefret politikaları ve toplumsal muhafazakarlık üretiyorlar! Allah kahretsin! Dünya ve toplumların kırılganlığını arttırma peşinde koşuyorlar!
50 yıl içinde dengeli adil bir toplum kurulabilir, bunun için katılımcılık ve demokrasi şart.
***
Sanırım gönlüm bu konuları sürdürmekten yana, siyaset gevelemektense..
Ha, geçen yazımda yıkılmaktan kurtulabilir miyiz diye sormuştum.
Yanıtımı açıklamayacağım!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder