21
Ekim Pazartesi 2019 / Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalı
Önce neyi
kastettiğini anlamadım. TV’deki muhatabım Türkiye’nin güçlü olduğunu çünkü 7,5
milyon Suriyeliyi kontrolü altında tuttuğunu söylüyordu. 7,5 milyon?
Türkiye’deki Suriyelilerin sayısı 4 milyon kadar açıklanıyordu, hadi 1 milyon
da kaçağı say, etti 5 milyon. 7,5 milyonun sırrını hemen öğrenecektim: İdlip
bölgesindeki Suriyeliler.. Oralarda sağda solda “nüfus sayımı” yapmış iktidar ve
adamları. 11 milyon halihazırda Suriye’de yaşıyorsa, onlara karşılık 7,5
milyon!
Esad’a
Şam’a karşı Ankara’nın gücünün ölçüsü yapmışlar Suriyelileri.
Daha sonra
İbrahim Kalın beyden okuyunca benzer sözleri, hesabın kaynağı belli olmuştu:
Beştepe!
Birden,
Ankara’nın elinde bir pazarlık gücü olarak “esir Suriyeliler..” gözümün önünde belirdi.. Görüntüyü hızla
kovaladım!
Fakat bu
görüntü ve Kalın’ın sözleri, Beştepe politikasını açığa vuruyordu. İdlip’teki
taktiklerini de...
Eyvah Suriye ilerliyor!
Ankara ve
medyasının en hassas olduğu konu İdlip. Suriye’nin İdlip bölgesinde her ileri
hareketi, büyük gürültü ile karşılanıyor, anımsayın: Eyvah bu ilerleme
sivillerin Türkiye’ye göçüne neden olacak..
Suriye
ordusu esas olarak İdlip’i ele geçiren teröristlere karşı topraklarını
kurtarmak uğraşısında, ama bizimkilerin hesabı başka!
Kökleri El
Kaide’ye dayanan Esat karşıtlarının İdlib eyaletini kontrol altında tutmaları,
aslında Şam karşıtlığı tavan yapmış Ankara’nın politikalarıyla uyumluydu. Şam
ilerlememeli, İdlip teröristlerin ve aynı zamanda Ankara’nın da kontrolü
altında kalmalıydı. Burada Şam’a karşı güçlü bir cephe kurulmuştu!
İdlip’teki
Suriyeliler de böylece Şam’ın değil Ankara’nın “nüfus kontrolü” hanesine
yazılmış oluyordu!
Masada güçlü olmak!
Böylece bu
politika, aslında uzun süredir hükümet üyelerinin ve politikacılarının yanı sıra daha geniş
cephede slogan olarak yaygın kullanılan ama içeriği bir türlü doldurulmayan
“masada güçlü olmak” deyimi ile bütünleşti.
“Masada
güçlü olmak” için, Suriye’nin mümkün olan en çok toprağını, en çok nüfusunu, en
çok eyalet ve kentini askeri olarak elinde, kontrolünde bulunduracaksın!
Böylece
“masada elinde önemli kozlar” bulunmuş olacak.
Peki “masa” nedir?
Suriye
probleminin nihai çözümü için yapılan ve yapılacak görüşmeler.
Ankara’nın
elinde ne olacak, Beştepe ne istekte bulunacak?
Başından
beri politikalarına yön veren “Osmanlıcılık”. Yeni Osmanlıyız diyen bizzat kendileri.. Suriye de “Osmanlı”nın
parçası!
Orada şu
veya bu şekilde “kontrol” edebilecekleri bir şeyler.. Toprak, nüfus, kontrol
ettikleri araçlar (ÖSO gibi vb) aracılığıyla Şam’dan bağımsız veya federatif
veya özerk bölgeler gibi bazı yetkilere sahip Suriye içinde yönetim biçimleri.
Onlar aracılığıyla Beştepe’nin nüfuzları.
İdlip’de
HTŞ vb lere karşı Suriye ordusu ilerledikçe, Ankara’nın başı dönecek.
Ne istemeliyiz?
Suriye
konusunda Türkiye’nin tek meselesi,
sınır boyunca güvenliğin sağlanması, ülkemize karşı oralardan terör
faaliyetlerinin sona ermesidir.
Masada
güçlü olmanın bizim için tek gerekçesi budur.
Suriye
sınırlarına sahip çıkmalı, ülkemize karşı herhangi bir teröre kışkırtıcı eyleme
izin vermemelidir. Ve bunun güvencesini sağlamaktır.
Bunun için
de güçlü bir Şam hükümetidir, yeniden ve güçlü bir Suriye – Türkiye
dostluğudur.
***
Aslında
Ankara’nın bunun dışındaki hayallerinin gerçekleşme olasılığı sıfırdır. Ayrıca
böyle hayaller ayıptır. Bölücülüğe girer, emperyalist emeller olur. O zaman
Türkiye üzerine kurulan başka hayallere de kapı aralamış olursunuz.
Pazarlık
etmeyiz falan diye başlayan ve 50- 60 km hatta sonuna kadar derinliğe doğru
operasyon hayalleri, ABD’nin masaya sürdüğü Halk Bankası ve Beştepe ailesinin
malını mülkünü araştırma önerileri ile son buldu.
Ankara
gücünü test etti. Ahmet Yavuz’un
dediği gibi Ankara (o Türkiye dedi), gücünün sınırlarını gördü.
Ekonomiden
hiç mi hiç bahsetmiyorum bile..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder