26 Nisan 2919 Perşembe / Bilim ve Siyaset – Orhan
Bursalı
Bir süredir “parti kuracak” haberleriyle
kendinden bahsettiren Ahmet Davutoğlu,
bir ön adım olarak, geniş bir açıklama ile kamuoyunun önüne çıktı.
Deklarasyonu, AKP’nin bugüne kadar izlediği politik söyleminin tersini öneren
maddelerle doluydu. AKP iktidar politikalarını eleştiriyor ve neler yapılması
gerektiğini vaaz ediyordu.
Burada açıklamanın içeriğine değinecek değilim,
isteyen arar okur. Daha çok anlamı, zamanlaması ve muhtemel sonuçları üzerinde
bir analizle yetineceğim.
1- Davutoğlu bu deklarasyonu AKP dışından değil partili
biri olarak yapıyor. Bu önemli. Parti içinde böylece uzun zamandır ilk kez
farklı bir görüş oldukça sert ifadelerle dile getirildi.
2 – Davutoğlu, partili Cumhurbaşkanı modelini
eleştiriyor. Cumhurbaşkanının seçimlere taraf olarak ve çok sert polemiklerle
katılmasının, Cumhurbaşkanı kurumunun ülkenin yarısında büyük itibar kaybı
yarattığını belirtiyor.
3 - Davutoğlu aslında Parti başkanlığına
adaylığını koyuyor, “sen cumhurbaşkanlığını yap, ben de partiyi yöneteyim”.
4 – Davutoğlu, AKP’ye yeni bir politik söylem –
model öneriyor. Söylem, RTE’ın politikalarını dışlayan, daha liberal bir içerik
taşıyor.
Yenilginin
ardında
Bu çıkış, AKP’nin yerel seçimlerde aldığı çifte
yenilginin hemen arkasından geldi. Hem büyük şehirleri kaybetti hem de
seçmenlerinin yüzde 5-6’lım bölümünün büyük çoğunluğunu MHP’ye kaptırdı. MHP
ülke çapında ortalama yüzde 15,5 a doğru büyürken, AKP’nin oyu 36’lara indi.
Bu AKP’nin seçimlerde son 10 yıldır aldığı en
düşük oydur.
Yerel seçimler genel seçimler havasında
geçmesine, beka meselesi ile ülkenin siyasi politikası seçmenin önüne
konmasına, ve Cumhurbaşkanı tüm itibarını ve liderliğini ortaya koymasına
rağmen, bu düşüşü önleyememiştir.
Dolayısıyla RTE’ın itibarına da darbe inmiştir.
Bu durumun AKP içinde rahatsızlığa yol açtığı
açıktır.
AKP = RTE’dir. Bir lider partisidir, insanlar
büyük çoğunluk olarak Erdoğan’a oy veriyor. Lider zayıflarsa parti içinde
huzursuzluk ve gelecek endişesi de doğal olarak belirir.
İşte Davutoğlu, böyle bir durumda, hemen seçim
sonrası çıkışını yapıyor.
RTE
Partiyi hiç bırakmaz
Şüphesiz RTE Davutoğlu’na pabuç bırakmaz.
Partiyi de bırakmaz. Bu otoriterliğinin zayıflaması anlamına gelir. Parti
içinde bir yeni oluşum yeni liderlik doğmasın da hiç izin vermez Erdoğan’ın
karakterine uymaz. Bugüne kadar parti içinde kendisine rakip olabilecek ve
farklı politikalar izleyebilecek herkesi tasfiye etti.
Gül ve Davutoğlu en önemli iki tasfiyedir.
Şimdi büyük otoriterliğini terk etmesi mümkün
değil. Böyle bir beklenti içinde olanlar durumu iyi okuyamıyor. Tarihte de
görülmemiştir.
Davutoğlu bunu bilmiyor mu, biliyor. Zaten
Erdoğan ve çevresini “dar ve çıkarcı gurup” olarak nitelemesi ve partimiz bu guruba terkedilemez demesi
de, böyle bir beklenti içinde olmadığını göstermektedir.
Nitekim ilk eylem olarak eşi Sare hanımın Medipol Üniversitesinde
katılacağı bir programın iptal edilmesi
oldu. Bu üniversite RTE’a yakın isimlerce kuruldu.
Amacı ne?
Davutoğlu bu çıkışıyla aslında kendi politik programını
açıkladı.
AKP içinde bir akım yaratabilir mi? Şimdilik,
kısa vadede hayır. Ama çevresinde AKP’ye yakın insanlar var.
Bu politik çıkışı, çevresini toparlama ve
ilerisi için umut verme, onlara liderlik yapabileceğini gösterme amacını da
güdüyor. Davutoğlu da egosu yüksek bir politikacı. Başarısız Suriye
politikasının da mimarlarından.
Aslında geride başka bir oluşum daha var:
Babacan ve geride duran Gül. Daha sessiz daha sakin, daha politik ve hemen öne atılmadan
bekleyen.
NOT:
Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarına yapılan saldırı,
iktidar liderlerinden birine yapılmış olsaydı, neler olurdu neler, dünyaları
dar edilmişti ve yüzlerini bile kimse hala görememiş olurdu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder