4 Aralık 2018, Salı /
Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Torbadan bir yazı daha çıkardım, 29 Mart 2009 tarihinde “Gizli Örgüt
Görevde” başlığıyla yayınlanmış. Tabii konu Ergenekon. Ergenekon çöktü ya...
***
Şaşırmayın, çamur her an size
bulaşırsa. Çünkü, arka ve öp planda Fetocu-iktidar yanlısı gizli örgüt görevde!
Gizli dediğime bakmayın, hepsi de şu sıralarda büyük bir olasılıkla “devlet
memuru” sıfatıyla çalışıyor. Şüphesiz ki, arkada çalışan, büyük bir olasılıkla
resmi olmayan bir çete de, devlet olanaklarını ve memurlarını kullanarak ön
saftakilere “mal üretiyor”..
Bu malın dağıtımı da, zincire
bağlı medya organlar, kişiler, yazarlar, bazen resmi görevliler aracılığıyla
propaganda malzemesi olarak yapılıyor... Bu medyadan kimi resmi iktidar odaklı,
kimi Amerikan ve CİA bağlantılı ve Feto odaklı... Ama hepsi iktidar bağlantılı
ve tek amaca hizmet ediyorlar. Askerlerin, örneğin 1997’nin 28 Şubatına doğru
giderken örgütledikleri propaganda zinciri, bunlarınki yanında bir hiç kalır!
Farkında değil misiniz?
Güçlü bir çete, işi iyi
yönetiyor! Devletin pek çok kurumu da hizmetlerinde..
***
Uğur Dündar’ın ve eşinin adı, Ergenekon iddianamesinde geçiyor,
sanık falan değil, ama uyduruktan birine bir şeyler söyletmişler, Brezilya’ya
gidiyormuş sık sık... Rezilliğe bak! Bunun davayla ilgisini aramayın, ama
iktidara muhalif herkesin bir şekilde itibarını yerle bir etme niyetiyle
ilişkisini sorgulayın...
Şu sıralarda “Ergenekon avcıları” son numara olarak,
aralarında pek çok gazetecilerin de olduğu, gözlerine kestirdikleri insanların
“banka kasaları” iddiasını ortaya attı. Bu amaçla da MASAK devreye sokuluyor!
Hakkında, görevini yapmak değil, yapmamak için kurulan örgüt olduğu
eleştirileri ortalıkta dolaşan MASAK, birden Ergenekon’da görev üstlendi!
Peki neden, aslında tarafsız
olmaya da gayret gösteren bazı gazetecilerin isimleri ortaya atıldı? Korkutup
sindirmek ve tarafsız gibi görünmelerini bile engellemek!
Pek çok iddialar CİA-Feto odaklı
olmak suçlamasıyla karşı karşıya olan “demokrat” gazetece ileri sürülüyor...
Şeffaflıksa, bu gazete, kendi muhasebesini açar, isteyenlere inceletir! Böylece
hepimiz ne kadar dürüst, saf ve sapına kadar demokrat olduklarını görürüz.
Güç
Yozlaştırır
İktidar partisi liderinin yerel
seçimlerde gösterdiği insanüstü büyük gayretkeşlik, siyasilerin, hele dava
adamı siyasilerin, sınırsız bir iktidar gücüne ulaşmak için, gözlerinin ne
kadar kara olabileceğini gösteren tipik bir örnektir!
Mutlak bir
güce ulaşma çabası, demokrasilerin baş belâsıdır!
Güç, iktidar,
zaten her zaman en büyük yozlaştırıcıdır, kötülüklerin kaynağıdır!
Hele hele, gücünü her nereden alırsa alsın, ister silah ister halk, mutlak ve
tartışmasız bir güce ulaşma isteği ve çabası, en büyük yozlaştırıcı ve en büyük
tehlikedir.
Benim için,
aslında demokrasiler için de, halkın/seçimlerin
siyasiye vereceği mutlak güç desteği ile, silahın askere vereceği mutlak güç desteği arasında zerre kadar fark yoktur!
Demokrasi,
güçlerin temerküzü değil, güçlerin dengeli bir şekilde temsil edildiği
rejimlerin adıdır.
Ben muhalif
bir insanım. Muhalif olmanın erdemlerine inanırım! Hele hele demokrasilerde ve
iktidarlara karşı!
İktidarda “kendi partim” bile olsa, seçimlerde ona
karşı oy kullanmak, hele hele, zaten büyük bir güce ulaşmış bir iktidar söz
konusuysa, muhalefetin ona karşı bir denge oluşturması, benim için çok daha
önemlidir! Çabam, iktidüar karşıtlarının da mümkün olduğunca güçlü olmasına
yardımcı olmaktır!
---
NOT: Geçen gün bir kadın yazarımız, OB, bir TV’de, “darbeci” olduklarını sandığı arkadaşlarına
neredeyse “teslim olun” çağrısı
yapıyordu! Utandım! Askeri rejimlerde ve polis devletinde, aileleri TV ve
basına çıkartılarak “devrimci oğullarına” “teslim olun” çağrısı yaptırıldıkları
dönemleri anımsadım birden! Yüzüm kızardı! Baydar hangi roldeydi, bilemem! Ama
boy boy iktidar gazetelerinde söyleşi veya köşe yazıları manşetlere çekildiğine
ve “Başkanın Adamları”nın köşelerinde büyük methiyelerle arzı endam ettiğine
göre, nasıl bir sınıflandırmaya gireceği bellidir. Düşününce yüzüm kızarıyor
yeniden ve yeniden!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder