Cumhuriyet 27 Kasım Salı, 2018, Bilim ve Siyaset
Kitap elime
geçtiğinde, Cumhuriyet’te manşetten üzerine söyleşi yayınlanmıştı, ben de
karıştırıp “daha sonra” kaydıyla bir kenara koydum. Bir süredir nerede bu kitap
diye evi altüst edince elime geçti ve bu kez hakkını vererek bir oturuşta
okudum.
Ahmet Sever’in “İçimde
Kalmasın – Tanıklığımdır” kitabından bahsediyorum. Sever, 12 yıl Abdullah Gül’ün yanında Basın
Başdanışmanı olarak çalıştı. Aslında, “Abdullah
Gül ile 12 Yıl” ilk kitabıydı ve gerçekten de bir dönemi anlamak için
mutlaka okunması gereken siyasi ilişkiler ağını, Gül ile RTE ve adamları
arasındaki olayları, gerilimleri anlatıyordu. Okunmadıysa olayları anlamakta
yavan kalınır.
Bu yıl yayımlanan
devamı niteliğindeki yeni kitabı, bu kez ilk kitabına yapılan büyük
saldırılara, açtığı tartışmalara, yeni ve bilinmeyen olaylara yer veriyor. Ve
tabii, yasal ve anayasal rayından çıkan ve otokratlığa yönelen bir tek lider
rejimini ve ona biat eden politik çevresini, kullanılan 6 bin kadar saldırı –
karalama – iftira - timinin (iktidarın sosyal medya trolleri), şüphesiz ki iyi
paralarla beslenen medya yazar takımını, tanıklıklarıyla, belgeleriyle okurun
önüne getiriyor.
Başdanışmanlıkta yoksullaşma
Sever, cesur ve dürüst
bir gazeteci. Başdanışmanlıktan ayrıldığında iki evini ve tüm birikimlerini de
tüketmiş bir insan. İktidar adamlarının saldırılarına “hadi siz de mal
varlıklarınızı açıklayın” diye asla yanıtı gelmeyecek bir de çağrı yapıyor.
Benim kişisel analiz
tarihimde Gül ve RTE arasındaki çatışmanın özel bir yeri var. Şüphesiz ben
“içeriden” tanıklık edemezdim, ama ilişkilerdeki tüm dışavurumları –
çatışmaları açık kaynaklardan izleyerek yaptığım “çatışma analizleri”ni
doğrulayan belgeleri içeriyor iki kitap da..
Bu kitapları okumadan
Gül ile RTE ilişkileri ve kişilikleri üzerine fikir yürütmek tamamen
yanıltıcıdır. Şüphesiz çıkış yolları aynı olsa da, ikisi birbirinin zıddı
insandır, demokrasi insan hakları politika geliştirme, toplumsal ve kamusal
hassasiyet bakımlarından...
Sever, RTE’nin Gül’ü
siyasetten safdışı bırakmaya yönelik politik manevralarını da anlatıyor.
“Cumhurbaşkanı adayım, kardeşim Abdullah Gül” açıklama sürecinde, RTE’nin darbe
korkusunun altını çiziyor.
“Gülenci der tutuklarız”
RTE ve adamlarının en
büyük korkusu, Gül’ün, Davutoğlu veya dışlanan diğer AKP’lilerin mesela bir
parti kurması veya RTE’nin karşısına aday olarak çıkması.. İngiliz gazeteci
Daved Gardner, bu durumunda ne olacağı sorusuna AKP’nin çok önde gelenlerinden
biri, yalanladığı için ismini yazmıyorum, “Gülenci olarak damgalanır ve hapse atılırlar,”
diyor: “FETÖ suçlaması potansiyel
muhalifleri tehdit etmek için güçlü bir sopaya dönüşmüş artık.”
Tabii ki bunu biliyoruz
ve yazıyoruz, ama ilginç olan bu sopanın nerelere varacağının bizzat diye
getirilmesi. Özellikle son Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Gül’e aday olmaması için
yapılan saldırıları anımsayın.
Sever, sürekli
tekrarlanan bir yalanı daha yazıyor: 7 Şubat 2012’de Cemaatin MİT Müsteşarını
tutuklamak amacıyla savcılığa çağırması üzerine, Gül’ün “git bir şey olmaz”
dediği ve böylece FETÖ saldırısının başarıya ulaşmasını sağlamaya çalıştığı
konusu. İktidar medyası böyle yazarken, oysa Gül daha o gün “gitme” açıklaması
yapmıştı. Buna rağmen iki yıl sonra bile savcılık FETÖ soruşturmasında Gül’e
davetiye çıkarıyordu!
“Savcıların işine karışma”
2011 yılında FETÖ’cü
savcıların Ahmet Şık ve Nedim Şener’i tutuklamak için harekete
geçtiğinde (Tabi Soner ve Barışları da), dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin durumdan rahatsız
oluyor, rahatsızlığını bildirmek için Başbakana çıkıyor. O dönemin İstihbarat
Daire Başkanı, FETÖ’cü Ali Fuat Yılmaz da elinde dosyalarla kapıda bekliyor...
Ergin, Başbakan’a itirazlarını ve bu tutuklamanın Ergenekon ve Balyoz davalarına
zarar vereceğini söylüyor. Erdoğan: “Ne
yani Yargıya müdahale mi etmek istiyorsun? Yargının işine karışma!”
FETÖ’cüler,
kendilerine yakın durmayan AKP’lileri RTE’ye şikayet ediyorlar. Başbakan ö
dönemde Balyoz, Ergenekon, Odatv tutuklama ve davalarının arkasındaki en güçlü
kişi! Operasyonlar bilgisi ve onayıyla yürütülüyordu!
Bu arada, mesela Kavala’yı Soros bağlantıları iddiasıyla
casuslukla tutuklanmasına destek veren RTE’nin 2003 yılı Davos toplantısında
Soros ile yaptığı toplantıyı ve aldığı desteği de okuyoruz.
Daha neler!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder