6 Kasım Salı, 2018, Bilim ve Siyaset,Cumhuriyet
Osmanlılarda
Şeyhülislamlık vardı biliyorsunuz. Arada sırada Şeyhülislamların da
kafalarının uçurulduğu olduysa da, zaman geldi padişahların bile söz
dinletemedikleri Şeyhülislamlar, Eyvah
çöküyoruz önlem alalım yenilikçi olalım diyen reformcu padişahların bile
altını oydular ve Osmanlının çökmesinde büyük rol oynadılar. İnsanların kırılıp
ölmesinde de..
Reformcu
Padişah II. Mahmut zamanı, İstanbul koleradan kırılıyor. Şehri fareler
basmış ve kuyu suları cesetlerle kaynıyor. II. Mahmut, Avrupalıların
tavsiyelerine uyar ve İstanbul’u karantina altına almak ister. Şeyhülislam
karşı çıkar ve fetvayı çıkartır: “İçine
fare düşen kuyunun suyunu besmele çekerek yedi kere değiştirin, tertemiz olur,
karantina dinimize aykırıdır..”
Ve
fetvaya göre davranılır, İstanbul halkı besmele çeke çeke 7 yıl boyunca
kırılır.
Evinde
4 bin ciltlik kütüphanesi olan Sadrazam Ali Paşa, şehit olmadan önce
kitaplarını bir vakfa bağışlamak ister. Şeyhülislam
Mevlana Ebu İshak Efendi “kişinin
felsefe, astroloji ve tarihe ait
kitapları vakfa dahil olamaz. Bu tür kitapların vakfı bilinir şey değil”
diye fetva verir.
Kanuni
Sultan Süleyman döneminden itibaren felsefe, matematik mantık derslerini de
aynı zihniyet kaldırtmıştır. (Bu bilgiler için: Orhan Çekiç, 1919 Başlangıç, Samsun’dan
Erzurum’a, Kaynak Yayınları”
Diyanet’ten borsaya
siyasete ne?
Bugün
bu tür fetva verecek bir Diyanet Reisi olur mu, olmaz, iki dakikada gider. Ama
Diyanet Başkanı, tüm ordusuyla siyaset işine girecek ve hayatı tüm alanlarıyla
düzenleyecek, Şeyhülislam mertebesine tırmanıyor.
Diyanet’in
yeni başkanının üniversiteler ile medreselerin birlikte çalışması ve üstelik
Diyanet elemanlarının ilahiyat fakülteleri kuruculuğu yaptığını açıklamasından
sonra, iki enteresan olay daha bize Diyanet’in şeyhülislamlık mertebesine doğru adım adım yükseldiğini gösteriyor;
ayrıca Diyanet elemanlarının, turistlerin en fazla gittikleri camilerde, onları
İslama çağıran kitapçıklar hazırlayacaklarını ve turist rehberlerinin de “tebliğci” olarak eğitime alınacaklarını
okuduk.
Hayatın her
alanına el atıyor Diyanet: Borsa çalıştayı, Helal Gıda Çalıştayı, Namaz Vakitleri
Kongresi gerçekleştirilecek. Tekafül Sigortası, Katılım Portföyü Fonu ve trafik
kazalarından doğan tazminatlar vb. gibi konularda uzmanlar kurula davet
edilerek seminerler verdirilecek. Neden? Kadrolarının bilgi seviyesini
arttırmak için mi?
Bir nokta daha, ülkenin bitmez
tükenmez konusu olan “Ay ve Ufuk Gözlem Ünitesi” (AYGÖZ) ihalesi yapılıyor.
TÜBİTAK işin içinde. “Ramazan aylarında imsakiye tartışmalarına son vermek
için.” Bu alanda yıllardır yapılan tezlerin gidilen yolculuk masraflarının
projelerin şöyle bir gider dökümünü görsek?!
İmamlara siyaset
Cumhuriyet’te ikinci haber daha var, yine Sinan Tartanoğlu’nun çok önemli haberi,
Diyanet ve ordusuna tamamen siyaset yapma yolunu açmak için girişimler
başlıyor. Anayasa Mahkemesi’nin laikliğe aykırı düşer diyerek
kaldırılmasını reddettiği imamlara
siyaset yapma yasağını delmek veya geçersiz kılmak için yeni bir çalışma
başlatıyor: Siyaset yapma yasağı yeniden tanımlanacak ve bu kanunun Anayasa
Mahkemesi denetiminden çıkarılmasına çalışılacak,
Laikliği iktidar delik
deşik etmedi mi diyebilirsiniz, böyle
bir ortamda Diyanet’in de siyasete soyunmasından daha doğal ne olabilir?!
Evet
gelinen durum budur. Görülen o ki, tüm konular Diyanet’in “fetva” alanına
sokuluyor. Üstelik siyaset de yaparak (yani RTE ve iktidarına tam destek
vererek, Diyanet hem fiili olarak sahada hem de fetvalarla tüm yönetim,
ekonomik, ve aile hayati bütünüyle düzenleyecek.
Diyanet’in bütçesi 7,5 milyar iken,
bu yılın ilk 10 ayı içinde bu paraları bitirmiş ve 550 milyon lira ek bütçe
istemiş. Önceki yıllar da benzer durumlardı.
Pek çok bakanlığın bütçesini aşan,
geride bırakan, katlayan Diyanet’e, tırmandığı yeni görevlerinde, hiç bir bütçe
yetmez.
Diyanet 144
bin 250 görevli personeli var: 100 bin imam-müezzin; 20
bin kadrolu Kur'an Kursu öğretmeni, 20 bin geçici Kur'an Kursu öğreticisi, 3
bin vaiz ve 1250 müftü.
Diyanet’in bu tırmanışında, iktidarın
desteği rolü olmadığını söylemek abesle iştigal etmek olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder