SAYFALAR

23 Eylül 2018 Pazar

Kriz yok, koşun gelin, bol para kazanın!


23 Eylül 2018 Pazar  / Bilim ve Siyaset, Orhan Bursalı
  
Cumhurbaşkanının 15 yıl boyunca yönetimde bir hata yaptığını gördünüz mü? Şüphesiz ki hayır! En son ülke ekonomik krize yuvarlanınca, kriz falan yok, bu sadece büyüyen Türkiye’ye bir dış saldırıdır benzeri şeyler söyledi çıktı işin içinden.
İki yapı var yönetimde, Cumhurbaşkanı ve diğerleri: yani parti, bakanlar, bürokrasi, diğer birimler, ve tüm bunların yönettiği devlet.
İlki hiç hata yapmaz. Diğerleri yapar.
Reis pek çok taraftarı arasında yüceliğini korumak için bütün kötü şeyleri kendisinden uzak tutan politika izler. Böylece seçmen kitlesini bir arada tutmaya yönelir. Bu RTE’nin kaç yıldır politikasıdır. Güçlü bir düşman yaratır ve kitlesinin nefretini düşmana yöneltir.
Daha önceki genel seçimlerde biliyorsunuz başta Hollanda, Almanya, Avusturya olmak üzere Avrupa baş düşmandı. Buradan 2 puan kadar götürdü. Fetö vb dolayısıyla da zaten ABD düzenli ve sürekli düşman vitrinine çıkar.
Elhak, bu ülkeler de RTE’nin çok açık seçim politikası tuzağına düşer. Gerilirler, saldırı demeçleri verirler. Gazeteleri yazılar döşenir Türkiye ve Reis üzerine.. RTE’nin kendilerine biçtiği rolü büyük bir başarıyla ve hakkaniyetle yerine getirmiş olurlar. Millet de iktidar yanında kenetlenir..

Borç vermeselerdi kriz çıkmayacaktı!

Ekonomik kriz de dış düşmanın işi ilan ediliverdi. Ya kimin işi olacaktı
Ülkenin 500 milyara yakın dış borcunun birikmesi de dış düşmanın işi.. Bankaların dışarıdan milyarlarca borçlanması.. İnşaat şirketlerinin, AVM yapıcılarının, bugün iflas yolunda ağlaşan şirketlerin dolar üzerinden borçlanmaları da yabancıların işi.
Madem Türkiye büyüyor, böyyük Türkiye nidaları geri döndü, o halde biz boyumuzu posumuzu aşacak şekilde borçlanalım, kestirmeden büyüyelim.. Nasılsa arkamızda Reis var, zorda kalırsak biri çare bulur..”

“Sizi gidi leş kargaları”

Hiç biri borç alırken o alçak dış düşman bankaların, bankerlerin, hangi art niyetle bu kadar kesenin ağzını açtığını hiç farketmedi!!! Aldatılma milletçe, hükümetçe de.. Bu kadar borç vermeseydiler, sorun çıkmayacaktı. Durmadan borç vermelerinin nedeni, ülkeyi krize sokmaktı! Yoksa onlarda para isteyen mi vardı?!
Dahası, bu alçaklar borç verirken batılacağını biliyordu, bir diğer amaçları da ucuzlayan şirketlerin tepesine akbabalar gibi çöreklenmekti!
Leş kargaları sizi gidi!
AKP’yi de Reis’i de kandırdılar, hatta 2009’da şirketlerin dışarıdan istedikleri kadar borçlanmalarının yolunu açan yasayı iktidara çıkartan da onlar! Ankara’da kulis mulis, hoop yasa tamam!? Değil miydi böyle yoksa?

“Devletin borcu değil ki” masalı

TV tartışmalarında, iki – üç yıl önceden bu tehlikeye dikkat çekiyor, ülkenin büyük borç yükü altına girdiğini söylüyorken, iktidar yandaşları, onlar devletin borcu değil ki, özel sektörün, kendileri düşünsün, devletin – hazinenin bir garantisi olmadı ki Türkiye’nin borcu olsun...
Biz de diyorduk ki: Yahu Türkiye ekonomisi özel şirketlerden oluşuyor, onlar batarsa Türkiye de batar ve devlet de borçları üstlenmek zorunda kalır...
Ama bildiklerini okuyor ve milleti ekranlarda kandırmanın yolunu seçiyorlardı.. Yoksa bu durumu bilmeyecek kadar sıradan olamazlar! Yoksa yanılıyor muyum?
Sanırım böyle düşünen şapşalların şöyle bir düşünceleri vardı, bir ara yazıp çizdik: Batsın büyük şirketler, onlar bizim değil, hatta bize karşılar, böylece sermaye el değiştirir, iktidar yanlılarının eline geçer ve bu iş böylece birden temizlenir..

Kriz yok ki

Yüzde 2,5 gelecek yıl büyüyecekmişiz. Masal diyeceğim ama ülkeyi düşünerek inşallah diyorum!
Şimdi iktidar tüm güçleriyle yabancılara yalvarıyor: Gelin, dolarlarınızla gelin, ucuz şirketlerimiz var. Borsaya gelin, ne kadar ucuz! Bakın faizlere! Hazine bonolarına koşun!
Hukuk mu, yargı üzerinde siyaset mi, medya özgürlüğü mü, mal güvenliği mi, yahu boş verin bunları da ucuzluğa bol para kazanmaya koşun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder