12 Ağustos 2018 Pazar / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Sanki her şey birdenbire oldu.. Gök
yarıldı seller bastı insanlar öldü; yer yarıldı kentler göçtü.. Deprem bile
aniden olmaz, birikir birikir birikir yer kopar. Aptal, Tanrı kızdı gazaba
geldi der. Politikacı da “Allahın işi” der, gerçi akıllı telefon vb kullanan
ama hala aramızda yaşayan taş devri ve öncesi insanlara.
Tüm evrende, şüphesiz ki yeryüzünde doğada ve toplumlarda da hiç bir zaman
olaylar birden olmaz. Bir birikimin sonucu veya ürünüdür.
Ekonomi birden mi koptu da rayından çıktı, gümbür gümbür yuvarlardı?
Evet aptallara masalları üst perdeden inandırma zamanı. Dolar mı 6.50’ye
birden geldi:
2008: 1.29
2009-
1.55
2010-
1.51
2011-
1.68
2012-
1.80
2013-
1.91
2014-
2.19
2015-
2.73
2016-
3.01
2017-
3.63
2018-
3.79 (Ocak)
2018-
4.10 (Nisan)
2018-
4.62 (Haziran)
2018-
5.32 (Ağustos)
2018-
6.80 (Ağustos)
Bunlar
ekonominin adım adım kötüye gittiğinin işaretleriydi. Bu krizin son bir lirası,
Trump – Papaz Brunson siyasi kapışmasının köpüğü diyebiliriz, ama Brunson
olmasaydı da bu gidişle dolar 7TL’ye doğru yolculuğunu sürdürecekti.
Dolara
eşlik eden başka göstergeler de var. Mesela dış borç:
2002, 130 milyar dolar > 2018’de 465 mia$. Yani milli gelirin yüzde 53’üne yakın. Gerçi şu
an milli geliri hesap ederseniz 750 milyar doları bulmazsınız, buna göre de dış
borcumuzun oranı yüzde 75’leri aşar.
Borç birikimi- kriz birikimi
Özel
sektörün dış borçta payı 325 mia$. 2009’da özel sektöre dolar üzerinden borçlanma
hakkı tanındıktan sonra, Umut Oran’a
göre, net döviz pozisyon açığı 67 milyar dolardan 217,3 milyar dolara çıktı.
(Ekonomik Çöküşten Çıkışın Yolu, raporu)
Şöyle
düşündüm: net borçları olan 217 milyar dolar tüm borçlu yerli şirketlerin
topunu satın alabilir! Zaten komplo teorileri de dolaşıyor ortalıkta, aslı
astarı zor bulunan: “bizim olmayan şirketleri çökertme operasyonu”.
Türkiye’nin
alım-satım dengesini anlatan cari açık 60 milyar $’a dayandı. Bütçe açığı da 50
milyar TL’ye.
Yani her
şey yıllardır birike birike geldi.
Enflasyon
da... işsizlik de.. şirket iflasları
da..
El parasıyla caka
El
parasıyla caka sata sata ekonomiyi iflas noktasına getiren iktidar, olayı
siyasi savaş haline sokunca batış süreci hızlandı.
Büyüklük,
büyük adam, en büyük lider vb kompleksi
böyle bir şeydir.
Meydan
okumayı sürdürürsün.
Davaları
al papazı ver papazı değiş tokuşuna dönüştürürsen, ben vermiyorum sen papazımı ver diye bastırır, restini çeker ve
Türkiye’nin eli böğründe kalır. Bu amaçla açılmış davaların içeriğinin boş
olduğunu görür ve restini çekerler.
Söyleyeyim,
ABD’nin Türkiye ile en önemli güncel sorunu Papazı almak. Bu kadar basit.
Bozarız ilişkileri, çeker karşı tarafa gideriz gibi açıklamaların şu anda
yapacağı etki ve tahribat, ekonomiyi iyice çukura batırmaktır.
İktidar ve
adamlarının kriz karşısında attıkları her adım krizi derinleştirici özellik
taşıyor. Yeni ekonomik model diye açıklanan programa bazı iş liderlerinin övgülerine
bakıyorum da yüzüm kızarıyor. Biliyorum ki kendi CEO’su bu sunumu yapamaz.
2001 olayı gibi
Yani ekonomik kriz adım adım zaten derinleşiyordu.
Biz de burada yazıp çiziyorduk. Doların, dış borcun, bütçe açığının,
enflasyonun, işsizliğin artışı, hepsi kriz birikiminin göstergeleriydi.
Tabi en
büyük göstergelerden biri ise Türkiye ekonomisinin katma değer üretemeyen,
düşük ve orta ve altı teknolojilere dayalı yapısıydı, bu iktidarın hiç
değiştiremediği.
Affedersiniz,
bu kadar borçla nereye kadar gidebilecektiniz? Babanızın veya kendi banknot
matbaanızın parası mıydı?
Nasıl bir
bomba üzerinde oturduğunuzu görmüyor muydunuz da, bunun üstüne, al papazı ver papazı siyasi kapışmasına
giriştiniz?
Şu papaz
olayı, kriz birikimine çakmak çaktı.
Tıptı 2001
kriz birikimini anayasa fırlatma olayının fitillemesi gibi..
Bu işten
kolay kurtuluş yok ve bedeli büyük olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder