SAYFALAR

21 Haziran 2018 Perşembe

AKP “tersine dip dalga” sarmalında mı?


19 Haziran 2018 Salı / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet

AKP’nin anket araştırmacıları, anket sonuçlarından çok, niyetlerini gazetelere anlatmaya başladılarsa (Bakın Akşam) ve birinci turda hem RTE’nin Cumhurbaşkanı seçileceğini hem AKP’nin Meclis’te çoğunluğu sağlayacağını söylemeye başladılarsa, AKP’nin derin krizi belli oldu, demektir
Önceki yazılarımda dile getirdiğim, acaba muhalefette, bizlerin göremediği, anketlere de yansımayan bir “dip dalga” yükselişi mi var, sorusunu, mesela RTE ve Cumhur ittifakı için söyleyemiyoruz.
Tersine, aşağı doğru bir dip dalganın işaretleri yoğun. Son pek çok anketin ortalaması, RTE’nin oyunu en çok yüzde 47 gibi öngörüyor. Eğer bir ivme varsa, bu aşağı doğru inmeyi sürdürür.

“Atlara özgürlük” vaadi
Bu işaretleri seçim-vaat söylemlerinde de net görüyoruz.
Bildirgelerinde OHAL’in kaldırılacağına ilişkin kayıt yokken, son günlerde seçimlerden sonra OHAL’i kaldıracaklarından tutun, İstanbul adalarında atları faytonların boyunduruğundan kurtaracaklarına kadar seçimler açısından marjinal mi marjinal sayılacak konulara bile girdiler! Eh, etyemezlerin oylarını alırlar artık! Ki onların hiç birinin “atlara özgürlük” vadediyor diye oyunu RTE’ye vermeyeceği açık seçik olmasına rağmen!
Dün bedelli askerlik gündemimizde yok diyen RTE bugün seçimlerden sonra bedelli askerliği çıkartacağız diyor.  Tam çark durumu! Muharrem İnce çok daha adil bir yaklaşımda bulundu ve bir defa çıkartacağız, geliri üçe böleceğiz, üçte birini şehit ailelerine, üçte birini er askerlere, üçte birini de savunma sanayine vereceğiz, dedi!
Anketçileri, gazetelere propaganda demeçleri verirken, iktidarın önüne koydukları seçmen oranlarının hiç de iç acıcı olmadığını görüyoruz bütün bunlardan.
İktidar yine “beka sorunu”, Avrupa’ya saldırı, Trump’u hedefleme, Kandili yok ediyoruz gibi söylemlerle,  çok sayıda dış düşman yaratarak AKP çevresinden ayrılmakta olan seçmenleri bir arada tutmaya çalışıyor, ama boşuna! Bir 1 Kasım Sendromu daha yaratamayacağı çok açık.
Hele 16 yıldır iktidarda olan bir partinin reklamlarında “bize üretmeyin her şeyi satın alın” diye dayatıyorlar, biz üreteceği..” lafazanlıklarına sığınmasına ne demeli? 16 yıldır hep satın aldın! Tükettin! Kim dayattı sana satın al diye? Yoksa bu konuda da mı dünya sizi aldattı!

İki kayıp verirler mi?
Bunları neden yazıyorum: İktidar çok ciddi olarak ilk kez, kurduğu bu başkanlık sistemiyle, seçimleri kaybetme ciddi olasılığıyla karşı karşıya. Düşünün, hem Başkanlığı hem de Meclis aritmetiğini kaybederlerse, derin bir şok yaşayacak iktidar.
Şüphesiz, seçim bu, milletin oyunu nasıl kullanacağını bilemeyiz. Sadece işaretlerden yola çıkarak bu sonucu anlamaya çalışıyoruz. Fakat iktidarın yaşayacağı şok, demokratik ve güzel ülkenin, adaletin, özgürlüğün önünü sonuna kadar açacağı da açık ve seçik. Yeter ki sandıklara sahip çıkılsın!

Yeni Orta Sınıf
Dünkü yazımda yeni orta sınıf için 10 milyon mu diye, kışkırtıcı bir tartışma sayısı ileri sürmüştüm. AKP’nin beslediği önemli bir sınıfı sayısal – tahlillerle ortaya çıkartacak çalışmalar gerek, yoksa buna klasik yargılarla karşı çıkmak gerekmiyor. Ben aileleriyle bunu yarı yarıya düşürüyorum! Ekonomistlerde top.
Bir okur mektubu: “Yeni orta sınıf tespitinize bu Bayram’da Kırşehir’deki beş yıldızlı termal bir oteldeki konaklamam sırasında bizzat şahit oldum. Daha önce böyle harcayan iktidara mensup bir kitle oldukları belli olan bir toplulukla tatil yapmamıştım. Sahil tatil yörelerinden çok farklı ve hatta sosyolojik olarak beni aydınlatan bir tecrübe oldu. Levent-Maslak-Beşiktaş fanusundaymışım da haberim yokmuş. Çevre illerden lüks arabaları, eşleri çocukları ve hatta aile büyükleriyle tatil yapıyorlardı”, İ. Çetin)

Ekonomi 17., İnsani gelişmişlik 71.
Bu haftaki Herkese Bilim Teknoloji dergisinde, Türkiye’nin ekonomik gelişmişliği ile İnsani Gelişmişlik düzeyini ele alan çok temel bir kapak konusu var.
Ayrıca Nebi Sümer hoca ikinci bir seçimlerin psikolojisi yazısıyla, insanların kendi aleyhlerine olan siyasete neden oy verirler, başlıklı yazısıyla, siyaset psikolojisinin bu konudaki gündemine ışık tutuyor. Neden işçiler sendikaya karşı olduğunu açıklayan, köylüler ise dışarıdan ithal ederek kendi ürünlerinin fiyatını kıran iktidara- lidere oy verir diye soruyor ve sistemi meşrulaştırma kuramını açıklıyor. İlgiyle okuyacaksınız.
Doğan Kuban hocanın da son yazısı dergide. HBT zincir market ve dergi satan gazete bayilerinde..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder