SAYFALAR

13 Mart 2018 Salı

Baraj kaldıracağız yalanıyla, milletin oyu çalındı

12 Mart Pazartesi, 2018 / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet


Şu sıralarda Meclis’e gelecek olana Seçim Yasası üzerine bir kaç saptama  yapalım:
1.        Seçim yasası, iktidarın bir dayatmasıdır. Seçimler a) millet iradesini temsil ettiğine göre, b) bu iradeye talip pek çok parti var olduğuna göre, herkesin içine sinen, en azından asgari bir uzlaşıya dayanan bir seçim yasası düşünülmesi gerekir. Yani demokrasinin kırıntısı bile bunu öngörmelidir. Sandığa indirgenmiş, Anayasa ve yasaların iktidarın keyfine kaldığı görünen Türkiye’de, şimdi de kendi seçim yasasını dayatmasını yaşıyoruz.
2.        Şaşırmalı mıyız? Hayır. Bugüne kadar Meclis’ten geçirilen tüm yasalara, muhalefet itirazları, değişiklik önergeleri hiçe sayılmış ve hemen hemen sıfıra yakın uzlaşı aranmıştır.

Dayatmacı anlayış

3.        Cumhurbaşkanı ve AKP liderlerinin demokrasi anlayışı böyledir. Ne Meclis’le ne toplumla ne de yasanın toplumsal paydaşlarıyla ilişki kurulmuş, görüş alınmış ve buna uygun bir değişikliğe gidilmiştir.
4.        Oysa AKP küçük bir demokratik bir anlayışa sahip olsa, toplumdaki farklı görüşlerden yararlanır. İktidar olmak, uzlaşı aranmadan tüm yasaları istediği gibi yasalaştırmak değildir.
5.        En azından, seçim sisteminin zorunlu paydaşları olan siyasi partilerin içine sinen, eleştirilerini dinleyerek buna uygun değişiklikleri dikkate alan bir yasanın ortaya konması gerekmez mi?
6.        Şimdi muhalefet partilerinin itiraz ettikleri bir sistem dayatılıyor. Çünkü iktidarın en lehine bir sistem kotarıldı. Bu çoğunluğu almış bir partinin “çoğunlukçu”, yani ben herkesi ezer geçerim anlayışının bir kez daha kanıtlanmasıdır.

Seçimin sivil karakteri bitti

7.        Muhalefetin itirazlarına baktım, hiç birinde haklılık payı yok” diyen bir siyasi kafa ile karşı karşıyayız. Neye göre haklılık payı yok, senin siyasi anlayışına göre..  Oysa milletin yarısından fazlası itirazlarını haklı buluyorsa, senin haklılık ölçeğinin değeri sıfırdır. 
8.        Eski sistem, sandık ve oy kontrolü bakımından sivil bir karakterdeydi. Sandık başkanı, siyasi parti temsilcileri... Şimdi ise bu anlayış çöpe atılıyor ve sandık başkanı hükümetin tamamen kontrol ettiği devletin memurlarından atanıyor. Devlet neredeyse tamamen iktidarın sultası, emir komutasına girmiş bir yapıya ulaşmıştır. Memurlar özgür değildir ve iktidarın pençesini her zaman yakasında hissetmektedir. Sandık başkanı yerine artık iktidarın “Muhbir vatandaşı” da kolluk kuvvetlerini sandık başına çağırabilecektir. Polis mi jandarma mı tarafsızdır?
9.        Başkanı ve partileri seçecek oy pusulalarının aynı zarfa konması bir ucubedir. Bırakın insanları zorlamayı, sandık sayımında da zarflar açılacak, ama hem başkana hem partilere verilecek oylar aynı zamanda sayılamayacağına göre, mesela partilerin o pusulaları bir kenarda açıkta duracak ve başları türlü çeşitli belalara girebilecektir! Bunu nasıl düzenleyeceksiniz?

Millet kaldırıldı ve oyu çalındı

10.  Yüzde 10 barajı ile iktidar milleti aldatmıştır. Başkanlık Sistemi tartışmalarında, iktidar mensupları, medya yazarları tartışmacıları, ooo ne güzel bakın baraj kalkacak milletin Meclis’te temsiliyeti tam olacak, demokrasi genişleyecek, yürütme ile yasama ayrılacak diyorlardı.
11.  Oysa şimdi yüzde 10 barajı korunmakta, ve iktidar Başkanlığı alırsa Meclis’te de çoğunluğu kazanacağı bir sistemde dayatmaktadır. Millet Referandum öncesi kandırılmış, ve barajın kaldırılacağını düşünerek oy verenlerin oyları çalınmıştır. Bu siyasi ahlaksızlıktır.
12.  Ben hâlâ aynı apartmanda bulunanların farklı sandıklara dağıtılmasıyla, apartmanda sahte seçmenlerin kontrolünü imkansız kılacak değişikliği CHP’nin önemsememesini anlamıyorum. Deniyor ki seçmen sayısı belli olacağına göre, sahteyi kontrol ederiz. Edemezsiniz, atı alan Üsküdarı geçer, sahte seçmenin varlığı, sadece seçime katılma oranının yüksekliğine işaret eder.. Ay ne güzel katılım yüksek demokrasi genişliyor yutturmacasına hizmet edersiniz.

            ---------

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder