Genetikte, canlıların
DNA’sında mutasyonların varlığını kabul
edipte “evrim yoktur” demenin anlamsızlığı üzerinde yazmak bayağı eziyettir.
Zaten konumun odağımda
şüphesiz ki eğitim müfredatında Evrim başlığının çıkartılması, bazı
yetkililerin “öğrenciler için bu soyut bir konu, anlamazlar” biçimindeki
çocuklarımıza hakaret içeren temelden yanlış yaklaşımlarıdır. Yaklaşım var.
Ülkemizdeki hiç bir çocuğun, dünya bilimi ve geleceği açısından yol açıcı
nitelikteki biyolojinin bu en temel öğretisinden mahrum bırakılmasını, en temel
bilgi edinime ve öğrenme hakkına büyük bir tecavüz olarak görülmesini
sağlamaktır.
Buradaki seri yazıların
amacı, demokratik bir insan hakkını, öğrenme hakkını savunmak ve gerçeklerin
örtbas edilmesi politikalarına karşı çıkmak ve çağdaş dünyada anlamsızlıklarını
vurgulamaktırd.
Altını çizerek
söylüyorum, hiç bir iktidar okuldaki eğitim programını “çağdaşlıktan, bilimden yoksun” olarak programlamak, bilgiyi
yasaklamak yoluna gidemez. Kendi ideolojik- dinsel anlayışlarına uygun bir programı
ülkenin ulusal okullarına, çocuklarımıza dayatamaz, dayatılamamalıdır.
Bilgiye yasak koymaya
ayrıca bu iktidar çok sık başvuruyor. Mesela Wikipedia gibi bir kaynak, ülkemiz
yurttaşlarına resmi olarak yasaklanabilmektedir.
Bakteri ve virüslerin hayatta kalma mücadelesi
Evet canlılarda mutasyon
olduğunu kabul ediyor musunuz? Mesela antibiyotiklere karşı bakterilerin, sonraki nesillerinde "biçim
ve özünü değiştirerek" direnç kazandıklarını kabul ediyor musunuz, yoksa bunu
bilimin bir uydurması olarak mı görüyorsunuz? Antibiyotikler zamanla
bakterileri neden öldürememeye başlıyor ve işe yaramaz hale geliyorlar?
Basit anlatırsak: Çünkü,
bakteriler de “hayatta kalma” stratejisi uyguluyor. “Düşman” ilaçlara karşı
zamanla savunma araçları gelişiyor, çeşitli
mutasyonlar sonucu, yeni nesillerinde antibiyotiği etkisiz hale
getiren "genetik değişiklikler"le ortaya çıkıyor.
Bu, salt bakterilerde
değil, virüslerde de öyle. En basitinden Kuş gribi salgınında çok kısa sürede
bunu görüyoruz. Kuş gribi etkeni virüste, popülasyonlarında var olan "dirençli protein"e sahip virüs nesilleri 1, 2 , 3, 4 gibi
farklı kılıklarla, varyasyonlarla öne çıkıyor ve baskın hale geliyorlar.
Aslında gözümüzün önünde
çık hızlı harikulade bir evrimsel
biyolojik savaşın tanığıyız. Sirke sineklerinin kısa süre içinde nasıl
sürekli evrim geçirdikleri laboratuvar koşullarında izleniyor. Aynı şekilde
fareler.. Kanser genetiği, evrimsel biyolojinin ana konularından birine hızla
dönüştü. Hastalıkların mekanizmalarını açıklamak evrimsel biyolojinin çok hızlı
gelişen ana araştırma alanlarından biri oldu.
Evrim, robotik ve elektronik
İlginç bir şekilde
evrimsel biyoloji ile robotik gibi dijital teknolojilerin de yararlandığı, nano
teknoloji gibi milimetrenin milyonda biri ve daha küçük birimlerindeki
çalışmalar bile evrimsel biyolojiyle ilişkili. İlaç geliştirmeleri, zirai
araştırma ve uygulamalarına kadar uzanan geniş bir alandan bahsediyoruz.
Düşünün: Evrimden
tamamen habersiz nesiller yetiştirmeyi hedefliyorsunuz. Ne için? Vay bizim
ideolojik siyasi anlayışımıza, dini kavrayışımıza aykırı olduğunu düşünüyoruz.
Batsın bu anlayış.
Bu, öğrenme hakkına büyük bir saldırı olduğu
gibi, günümüzde bilim üzerinde yükselen büyük yarışta ülkemize de büyük bir
ihanettir. Dini referansla yönetilen İran bile biyoloji kitaplarında evrime
onlarca sayfa ayırırken, laik bir ülkeyi yönettiğini ileri süren iktidar, dünyanın
en geri düşüncesiyle eğitimi tasarlıyor ve tüm ülkeyi bu yanlış bakışın vesayeti
altına alıyor.
Bu kabul edilebilir
değil. Kimse, ülkeye şunu okuyamayacak, öğrenmeyeceksiniz diye
bir dayatmada bulunamaz.
Osmanlının Avrupa’ya hediyesi bir uygarlık
İslam’ın Altın Çağı diye isimlendirilen,
bilim ve teknolojide hızla yükselen dönemi
bitiren faktörün de Osmanlı olduğunu burada öne sürüyorum. Bu mirası
devralmadı, geliştirmedi, sürdürmedi. Bu mirası tamamen Avrupa’ya terk etti.
İslam’ın Altın Çağı
mirasını devralan Avrupa, hızla parladı ve bugün neredeyse 600 yıldır süren bilim
ve teknoloji devrimleri, rönesanslar, aydınlanma dönemleri, sanayi devrimleri,
bilimsel teknolojik devrimler ve bugün de ikinci ve üçüncü sanayi devrimleri
ile devamı ve ürünü olan Sanayi4.0, Osmanlı’nın
Avrupa’ya “hediye ettiği” gelişmeler silsilesidir. Bir uygarlık ve çağdaşlık!
Bunun sonucu kendisi
battığı gibi, bugün takipçileri olduğunu düşünenler de ülkeyi batırma niyetinde.
7 Ağustos 2017 Pazartesi / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder