İnsanların, kendileri için
hayati bir konu olan Anayasa referandumunda
oylarının çalındığına ilişkin ortaya çıkan olgular karşısında büyük tepkilerini
dile getirmesinden daha doğal bir şey olamaz.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) asla
yapmaması gereken, asla yapamayacağı bir şey yapıyor ve bir yasa maddesini
çiğniyor, eziyor, parçalıyor, yok sayıyor. Bu yoruma açık, istediğin gibi
kullanabileceğin bir madde değil, ey YSK’yı oluşturan yargıçlar... Adil
davranmak dışında size başka bir talimat verilemez. Veriliyor ve buna
uyuyorsanız, o cübbeleri çıkartmalısınız. Size talimatı siyaset de veremez,
Anayasa ve yasalar verir. İşte o zaman yargıç ve hukuk insanı olursunuz. Aksi
taktirde yargı ve hukuk siyasetin oyuncağı olur.
Adalet
duygusu sıfır toplum
Biz bunu geçmişte çok yaşadık.
FETÖ yargıçlarını, mahkemelerini, savcılarını gördük. Hatta HSYK’sını bile!
Bugün onların nerelerde
süründüğünü, hangi deliklere
saklandıklarını tüm Türkiye biliyor. Neden FETÖ yargısı nefret
topladı? Çünkü hukuk ve yargı adamı gibi
değil, bir siyasi cemaatin aleti olarak davrandılar.
Adalet, hak ve hukuk pratiği ve
duygularını ortadan kaldırırsanız, yönetilemez, kargaşaya sürüklenmiş,
birbirine kin ve nefret duyan, kendi başına adaleti arayan ve şiddete yönelen,
ve tamamen bu duyguların esiri olarak yaşayan ve her şeye öyle bakan bir toplum
yaratırsınız.
Buna hakkınız yok. Asla!
Türkiye’yi batıramazsınız, siyasal ve toplumsal kargaşalar içine
sürükleyemezsiniz, size hiç kimse böyle bir görev veremez. Böyle bir şeye
tevessül edemezsiniz. Yoksa olabilecek her şeyin sorumluluğu üzerinize yıkılır
kalır.
Yasa
maddesi açık ve net
Yasa maddesi açık. Etrafında
dolaşamaz, “insanların oy verme hakkı” diyerek, toplamda ülkeyi sosyal
kargaşaya sürükleyecek kararlara imza atamazsınız. Çünkü o yasa maddeleri,
sizin, YSK’nin da var oluşunun
parçasıdır. Seçim yasaları yoksa, aslında siz de yoksunuz demektir,
çünkü bütünün bir parçasısınız. Mühürsüz pusulaları yasayı çiğneyerek kabul
edemezsiniz.
İşinize geldiği zaman AİHM
kararları diyorsunuz, ama öte yandan bu ülkede AİHM kararları idam ediliyor! Ayrıca,
bir ülkenin kaderini etkileyecek bir bütünsel yanlışlığı, AİHM hangi kararında
onaylıyor? Burada söz konusu olan tekil, az sayıda bir olgu-durum değil,
yüzbinlerce tahmin edilen mühürsüz pusula. Bir AKP’li avukat daha öğle üzeri
size başvuruyor, mühürsüz pusulalar kabul edilsin diye.. Anlaşılan on binlerce
mühürsüz pusula hazırlanmış ve evetlenerek sandıklara tıkıştırılmış.
Başvurusuyla bunları geçerli kılmak istiyor.
Kesin reddederdiniz
Mesela bir CHP’li üye size
böyle bir başvuru yapsaydı, kesin reddederdiniz.. Hiç mi düşünmediniz, bir
AKP’li neden sizden böyle bir şey istesin? Mühürsüz pusulaların hacmini
sorgulamanız gerekmez ki.. Yoksa olayın bir parçası olabileceğinizi zerre kadar
düşünmek istemem.
Bu bataklıktan hukuk yoluna
girerek kurtulmak mümkün. Tüm oylar sayılır ve mümkün olduğunca temiz ve kabul
edilebilir bir sonuç açıklanır. 40 milyon TC yurttaşını yok mu sayacaksınız?
Mühürsüz oyların seçimin
kaderini değiştirecek hacimde olmadığını düşünmenin önemi yok. Böyle örgütlü
sahtekarlığın tezgahlanması her şeyden çok önemli.
Kararınızla aslında sandığa,
anayasaya, yasalara, 40 milyon Hayır’cıya karşı bir örgütlü cinayet girişimini
örtbas etmiş olursunuz..
Cumhurbaşkanı
ne demeliydi
Cumhurbaşkanı, hak ve hukuk
arayanlara söylemediğini bırakmıyor. Tencere tavacı diye başlıyor, Atı alan Üsküdarı geçti gibi acayip bir
oldu bitti yaratıyor; konuşuyor da konuşuyor. Şunu kanıtlıyor: Ben ülkenin yarısının Cumhurbaşkanı
değilim, hala anlamadınız mı kardeşim!
Millet bunu çoktan anladı, bu
nedenle parçalanmış bir ülkeden bahsediyoruz.
Cumhurbaşkanı şöyle demeliydi:
Referanduma gölge düşüremem.
Ben temiz ve kimsenin itiraz etmeyeceği bir sandık sonucu istiyorum, YSK
gerekirse tüm sandıkları yeniden saysın, kuşkuları gidersin, sahtekarlıklara
dayalı bir Anayasa’yı kabul edemem, buna dayanarak Cumhurbaşkanlığı da
yapamam.. Bu bir vicdanı eziyettir benim için. Bunun hesabını ahrette bile
veremem. Bana insanların içeride ve dışarıda, sahtekarlıklarla sandıktan
çıkartılmış bir anayasanın baş mimarı gözüyle bakmasını kabul edemem..
Ve emir vermeliydi: Temizleyin
bu işi..
Yoksa rüya mı görüyorum? Hey
uyandırın beni!
20 Nisan 2017 Perşembe / Bilim ve Siyaset
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder