Biliyorsunuz, Tek Adam’ın otoriter – otokrat rejiminde, bakanlar
hakkında Meclis’te milletvekilleri gensoru veremeyecek. Tek Adam, bakanlarını,
ne halt ederlerse koruyacak ve milletvekilleri mesela bu adam görevini kötüye
kullandı, görevden çekilsin diyemeyecek.
Cumhurbaşkanı TV’de ve CHP’nin Hayır
Çadırı’nda, “Şu ana kadar 484 gensoru verildi” yanıtı verince, sandım ki 15
yıllık dönemini kastediyor. Hayır, tüm Cumhuriyet tarihiymiş, ama bunu
söylemiyor! Ben de merak ettim:
AA’nın haberine göre
1920 Anayasası döneminde 62,
1924 Anayasası döneminde 27,
1961 Anayasası döneminde 186 ve
1982 Anayasası döneminde 219 olmak üzere, bugüne kadar toplam 494
gensoru önergesi verildi (RTE’ye göre 484)..
Toplam 64 gensoru
1982 Anayasası döneminde AKP’nin
payına düşen ise: 22, 23 ve 24.dönemlerde 52; 25. dönemde ise 1 Ekim
2016 ya kadar 14 gensoru verilmiş. Yani 15 yıllık AKP döneminde 66 gensoru ve
tabii ki hiç biri kabul görmemiş. Bölerseniz, 3 aya 1 gensoru düşüyor!
Oysa Cumhurbaşkanı diyor ki: “Akşam
yat, sabah kalk gensoru... yok artık. 16 Nisan'da milletimiz 'evet' derse
hükümetler gensoru belasından kurtulacak. İkide bir güvenoyu yok. 5 yılda bir
sandığa gelir, millet kal derse kalırsın, değiş derse değişirsin..”
Bu anlayış ne yasa takar ne Anayasa; ne siyasi ahlak tanır. Mesela rüşvetmiş, 5 yılın sonunda sandıkta aferin
derse millet kalır, git derse gider!
İktidarın hak-hukuk ve siyasi ahlak anlayışı bu: Milletin seçtiğini
yargılamak, sorgulamak, gensoru vermek veya düşürmek kimin haddine!
Oysa 15 yılda ne büyük olaylar yaşadı bu ülke. Say say bitmez. En
önemlilerinden biri 17-25 Aralık 2013
Rüşvet ve Yolsuzluk skandallarıydı ve RTE hiç bir bakanını “yedirmedi”,
Yüce Divan’da yargılatmadı; ama sessiz sedasız hükümet dışı bıraktı ve siyasi
hayatlarını bitirdi. Ucu RTE’ye dokunabilirdi.
Suçlara siyasi örtbas
Yargısal olaylara siyasal örtbas, bu iktidarın temel faaliyet
alanlarından biri oldu.
Buradan, ve daha önceki olaylardan çıkarttıkları temel sonuç şu:
Yargıya, bize dokunmalarına hiç fırsat vermemeliyiz. Bunun için yargıyı tamamen
kontrolümüz altına almalıyız.
Şimdi AKP’liler diyor ki, gensoru
hiç bir şeye yaramıyor, o halde neden Meclis zaman kaybetsin?
Bak sen! Meclis çoğunluğu elinizde! Milletvekillerinin yüzde 99’u adeta
hükümetin –partinin, liderin askeri! Dünyayı yıkan bir bakanınız olsa,
gensoruya hayır dersiniz! Bu reel durumdan yola çıkarak, gensorunun gereksizliğini ve işe yaramazlığını ve kötü amaçlı
kullanıldığını söylüyorsunuz. Kötü amaçlı olan iktidarınız! Ayrıca bugüne kadar
da 4 bakan ya da hükümet gensoru ile düşürüldü!
Resmen padişahlığa mı geçsek!?
Hazırladıkları tek adam rejimi (Otokrasi yani tüm kuvvetlerin pratikte
tek kişinin elinde toplanması. (Wikipedia Otokrasi, monarşinin bir çeşididir. Yönetici, bütün siyasî yetkileri tek başına elinde
bulundurur. Fakat monarşinin aksine yönetim, kendisine miras yoluyla kalmamış tek
kişi tarafından ele geçirilmiştir.)
Acaba monarşiye mi, resmi padişahlığa mı geçsek, hiç olmazsa eee ne yapalım miras olarak yönetimi
devraldı, deriz J)
RTE’yi mi Padişah yapmalı? Ama geçmişine bakıyoruz, tek bir bağlantı da yok!
Yapsak, yönetim-miras, mal mülk gaspı yapmış oluruz, dava AHİM’e kadar da
gider!!!
Halk Bankası ve Savaş suçu
Şüphesiz ki genel müdür yardımcısının ABD’de tutuklanması, Rıza Sarraf
AKP iktidarı ilişkilerine şiddetli bir dokunuş sayılmalı. Halkbank eski Genel
Müdürü Süleyman Aslan’ın ayakkabı kutularındaki 4,5 milyon doları da anımsayın.
ABD yetkilileri “siyasi bağlantı’ya vardırırlar mı işi?
İktidar Suriye’de iyice daral durumda ve ABD’ye sesini hiç çıkartamıyor. Nerede o “hey üst akıl” teraneleri?!
Üstelik Trump, Halep’de sivil
halkı bombalayarak öldürüyor. İnsan hakları gözlemcileri bile “ABD savaş suçu
işliyor yargılanabilir..” derken?
Der Spiegel dergisi: Donald Trump, seçim kampanyasında demişti ki: “Teröristlerin ailelerini de bertaraf
etmeliyiz. Bombalayarak yerle bir etmeliyiz.” Şimdi Başkan olunca bu
dediğini yapıyor. ABD sivilleri vuruyor çocuklar kadınlar ölüyor. Yüzlerce!
İktidar susuyor!
Rejim değişikliğine evet, Türkiye’nin başını iyice belaya sokacak!
Gelecek için Hayır çıkmalı!
İKİ BİLGE KONFERANSI: Bu Cumartesi, 1 Nisan’da Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Yerleşkesi’nde. Saat
17’de. Doğan Kuban kitap da
imzalayacak. Bekliyoruz!
30 Mart 2017 Perşembe / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder