En büyük siyasal hatalardan biriydi Rus uçağını düşürmek. Çok yönden
sıkışmış bir siyasal iktidar, üstüne üstlük Rus uçağını düşürünce 3 ay içinde
bu eylemin etkisinin altında kaldı, ezildi, bunaldı. Ekonomisi de daraldı,
perspektifini kaybetti. Ayrıca Suriye’de adeta teslim bayrağı çekti.
Tabii, Soma’da 301 madencinin canına okuyan utanmaz patron maden kazasının
FETÖ işi oldu şeklindeki rezil beyanatına benzer şekilde, Rus uçağını da
FETÖ’cüler düşürdü biçiminde siyasal manevralara tanık olduk.
Oh ne âlâ!
O zamanki Başbakan Davutoğlu olayın hemen arkasından “uçağı düşürme
emrini ben verdim” açıklaması ne çabuk unutuldu!. RTE’nin, yine olsa yine
düşürürüz, sözleri!
Eğer öyleyse, iktidarın beyinlerinin, bedenlerinin içlerine ruh olarak
FETÖ’nün kaçtığını söyleyebiliriz! Aslında bu metaforu, iktidarların son 10
yılına bile yayabiliriz!
Neyse, Rusya’ya dönelim!
Rusya ne ister: Yakınlık!
Türkiye ile ilişkilerinin bozulması Rusya’nın hoşuna mı gitti?! Hayır
tabii ki.
Türkiye bölgede nasıl Batı/NATO açısından çok önemli bir coğrafi
konumdaysa, Rusya açısından da öyle.. NATO üyeliği, Rusya’ya karşıdır! Üstelik
atom bombaları da topraklarımız üzerinde Rusya’yı hedef alır şeklinde
konumlandırılmıştır.
Türkiye ile Rusya’nın ekonomik, kültürel ve büyük dostluk bağlarıyla
birbirine bağlanması Rusya’nın arzuladığı bir durumdur. Rusya’yı hedef alan bir
Türkiye’den, Rusya karşısında tarafsızlaşmış ve giderek iki ülke arasında daha
yakın ittifakımsı ilişkilerin hüküm sürdüğü bir Türkiye konumu, Moskova’yı çok
sevindirir.
Aslında Rusya’nın böyle bir hedefi de vardır.
Türkiye’nin de yararına
Ve böyle bir yakın ilişki Türkiye’nin ve bölgenin de yararına olur.
Düşünsenize, durmadan Orta Doğu’ya hallaç pamuğu gibi atan, ülkeleri
parçalayan, istikrarsızlaştıran, savaştıran, büyük göçlere neden olan, bir daha
ayağa asla kalkamayacak bir düzeyde tutan, Batı’dır.
Bunun tüm acısını biz de çekiyoruz.
ABD ve AB’nin İslam ülkeleri üzerindeki ve Ortadoğu’da bu ötekileştirme
ve sömürge olarak bırakma politikasının dizginlenmesi, Rusya’nın ve Doğu’nun,
Batı’nın aksine düzgün ve destekleyici politikalarıyla mümkün olabilir.
Batsın NATO üyeliği!
Bu açıdan Türkiye çok önemli bir konumda bulunuyor.
“Batı dostluğu” bir sözde laftır.
AB kapılarını sürekli kapalı tutacaksın, ülkedeki darbe girişiminin
başarısızlığı üzerine ah vah edeceksin..
Ama Türkiye ile Rusya arasında ilişkiler düzelince, Türkiye’nin NATO
üyeliğini anımsayacak, anımsatacaksın.
Batılılar, RTE-Putin görüşmelerine ve ilişkilerin düzelmesine
gösterdikleri ilginin yüzde beşini, yaşadığımız darbe girişimine
göstermediler.
Demek ki Batı, Türkiye ile Rusya arasında küs ilişkilere çok sevindi!
Dahası, birbirimize girsek, daha çok sevineceklerdi!
Birden Türkiye’ye Rusya’ya
kaptırıyoruz, eyvah sözleri manşetlere çıktı. Batsın manşetleriniz!
Türkiye dengelemeli
Hayat RTE ve iktidarını özür dilemeye sürükledi.
“Moskof” düşmanlığı, yerini “kıymetli
dostum Putin”e bıraktı.
İşte böyledir yanlışlık.
Emekli savaş pilotu Tümgeneral Beyazıt
Karakaş “Bir Rus uçağı düşürmenin anatomisi” başlıklı, olayı teknik açıdan
ele alan, 60 sayfalık cep kitabında (Alibi Yayıncılık) belirttiği gibi:
“Hatalı taktik bir harekat değerlendirmesidir… sonuçları stratejik ve
canımızı acıtacak kadar tehlikeli” idi. “Türkiye’nin başı ciddi bir şekilde
belada” idi.
Ankara, iktidarını kurtarmak için büyük bir manevra ile Ruslardan özür
diledi. Şüphesiz ki iyi yaptı.
Rusların bu özrü kolayca kabul ederek iki ülke arasındaki ilişkileri
yeniden canlandırma kararının ardında, şüphesiz ki yukarıda yazdığım, her
durumda yakınlaşma politikası gereğidir.
Ankara, Rusya ile, Batı’nın bölgedeki saldırganlığını dengeleyecek bir
politika izlemelidir.
11 Ağustos 2016 Perşembe / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder