SAYFALAR

7 Ağustos 2016 Pazar

İkinci büyük saldırı: MİT üzerinden RTE’yi silkeleme (2)


7 Şubat 2012’de yaşadığımız ve ülkeyi adeta bir darbe olmuş kadar sarsan MİT ve Hakan Fidan’a, ve RTE’ye karşı FG terör örgütünün büyük operasyonunu anımsatacağız.

Ama güncel iki not düşmeden edemeyeceğim..
1) Cemaatin ikinci bir kalkışma falan yapacak gücü kalmadı. “Bir şeyler” yapsa bile anında erir. Düşünün ki generaller düzeyinde en büyük kozunu oynadı, ama 21-06 saatleri arasında olay bitti. Ertesi gün adeta normale döndü ülke. Geride süprüntüler kalmıştır. Etkisi sıfır. Dün RTE “üst aklın” karıştırıcılığını sürdüreceğini söyledi. Yani ABD bizi boş bırakmaz, diyor. Güneydoğudaki savaş ve Suriye? Ama ABD henüz şu sırada darbenin arkasındaki destekçi rolünden nasıl temize çıkacağının hesapları içinde… Türkiye’yi silip atamaz. Gülen olayını bir şekilde halledecek; nasıl, göreceğiz.
2) Cemaat darbecileri ben yapmadım, ama o yapmış olabilir, o ise haberim yoktu elime tutuşturdular emri, gibi zırvalıklarla kendilerini kurtarma çabası içinde. “Altın nesil” aptal rolüne yatmış.
3) A. Bayramoğlu gibi “AKP liberalleri”, ‘Ordu darbe yapmaz diyorlardı, işte yaptılar’ gibi yüzeysel tahliller yazıyor. Denen şuydu: “Ordudan hiyerarşik darbe gelmez, “Kemalistler” darbe yapmaz”dı.. Darbeye kalkışanlar Cemaatçi. Bunlar kim? 1970’lerden bu yana bu darbe hazırlığını sürdürenler. 1970’ler ne? Dünya’da ve TR’de darbeler çağı. Gülen, o çağın adamı olarak bugün sıfırlandı.

İkinci Büyük Saldırı

Perşembe günü Cemaatin ilk büyük saldırı olarak ikinci şike yasası sürecini göstermiştik. Bunun boyutunu ve RTE’nin çıkardığı sonuçları anlamak için “Çatışmanın Anatomisi”nin ilgili bölümünü okumalısınız.
İlk yenilgiyi aldığı bu olayın üzerinden henüz 3 ay geçmedi ki Cemaat, ikinci büyük saldırısını sahneledi. 7 Şubat 2012 akşamı başlayan süreç tüm gece boyunca sürdü. Hükümet, RTE, MİT/Fidan, Gazeteler, siyasi hayat şaşkın ördek gibiydi.
Cemaatin özel yetkili İstanbul kadıları, (HSYK ve emniyet ellerinde!) şimdi hepsi tutuklu veya kaçak, Hakan Fidan’ı sorguya çağırıyordu. Tabii iki MİT’çi daha.. Bahane, PKK ile yapılan gizli görüşmeler ve KCK operasyonlarında ortaya çıkan MİT ajanlarının karıştırıcılık eylemleri.. Dahası, gazetelere gönderdikleri “özel dosya”larda genelkurmay başkanı bile teröristlikle suçlanıyordu!
Her zamanki yararlı salaklar, bunun arkasınde “kemalist bürokrasi”yi arıyordu!

Fidan tutuklanacaktı

Hakan Fidan o zamanlar RTE’nin en güvendiği has adamıydı. Mutlaka Fidan’ı tutuklayacaklardı. Çünkü Cemaatin bugüne kadarki “yargı pratiği” netti, acımasız, kararlı ve vurup devirendi. Fidan’ı tutuklamak, RTE’yi hedef almak demekti. Bir kaç gün sustu, façasını çizdirmeyecekti. Fidan’ı sorguya göndermedi, MİT yasasında bir değişiklik yaptırdı ve MİT Müsteşarının sorguya çekilmesini başbakan iznine bağladı!
Fakat ilginç olan, tıpkı Şike olayında olduğu gibi, MİT olayında da RTE Cemaati ve Gülen’e cephe almayacak ve hedefe oturtmayacaktı!
İki büyük olaya rağmen!
Bunun tahlilini en sonunda yapacağım!

Çelik: Kargalar güler!”

Dahası bugün üzerinde yoğun cemaatçi söylentileri dolaşan, Hüseyin Çelik, 20 Şubat’da şöyle diyordu:
Cematin bir kaydı mı var? Yıllardır bu paranoya ile yaşadık… Cemaat devleti ele geçirmiş.. Devlete sızmış. Bunlar kargaları güldürür..”
Ama aslında Cemaat yazarları, mesela bavulcu Baransu 7 Şubattan önce saldırı sinyalini vermişti. Cemaatin adamları her yerde vargüçleriyle MİT’e yükleniyordu.  (Bu sürecin tümü Kitap’ta)
RTE bu saldırıyı savuşturdu, ama olay bitmemişti!

Kapışmayı önceleyen yazılar

MİT’e yönelik kapışmayı, iki yazım öncelemişti. İlki 24 Kasım 2011’de “Cemaat iktidara karşı mı” yazısıydı (http://orhanbursali.blogspot.com.tr/2011/11/ayrsma-cemaat-iktidara-kars-m.html) Burada “usta gemin su alıyor” diyen Cemaatçilerin büyük yürüyüşü vurgulanıyor ve ayrılık kaderde var,” deniyordu.
İkincisi ise MİT’e yönelik büyük operasyondan 35 gün önce, 2 Ocak 2012’de, “Beklentiyer: Erdoğan ve Cemaat” başlığıyla yayımlandı (http://orhanbursali.blogspot.com.tr/2012/01/2012-beklentiler-erdogan-ve-cemaat.html)
Bu ikinci de “acaba Cemaat Erdoğan’a hukuk mızrağının ucunu gösterir mi, diye soruyordum ki, gerçekleşti!
Tıpkı 20 Mart 2012’de bu kez “Cemaat Erdoğan’a askeri mızrağı gösterir mi” sorum gibiydi. Bu ise 4 yıl sonra gerçekleşecekti: “Erdoğan’a askeri darbe?” (http://orhanbursali.blogspot.com.tr/2012/03/erdogana-askeri-darbe.html)
7 Ağustos 2016 Pazar / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder