SAYFALAR

3 Temmuz 2016 Pazar

Danimarka’da lise bitirme töreninde neler oldu?




Bulut, Kopenhag’da liseyi bitirdi. Bitirme törenini izledim. Kendisine öğrenci seçme hakkı da verilmiş önde gelen liselerden biri. Büyücek spor salonu. Sahne ve önündeki geniş alanda sandalyeler. Ortadakiler öğrencilere ayrılmış. İki yandakiler ise öğretmenlere ve ailelere. 11 bitiren sınıf var. Her sırada, sayıları 25-30 arasında değişen bir sınıfın öğrencileri oturuyor.Törenin ilginç bulduğum ve beni etkileyen noktalarını özetleyeceğim önce.

Translokation

* Bitirme töreninin adı ‘Trans-lokation”. “Yer değiştirme” denebilir. Etkileyici buldum. Bir dönemi kapatıyor öğrenciler ve gerçekten “yer değiştiriyor”lar. Hem yaşça, hem de ana okuldan bu yana süreklilik arzeden neredeyse 16 yıllık bir öğrenim-eğitim dönemini bitiriyor. Üniversite veya başka bir yer veya şey… gerçekten yeni bir hayatın başlangıcı.. çok güzel bir kavram.
* Öğrencilere beyaz giysiler hakimdi. Kepleri, bildiklerimizden değildi; ülkeye özgü gemici kepi, şapkası bile denebilir. Bir Amerikan uydurmacılığı yoktu. Kısa terek üstündeki bandın rengi, hangi tür liseyi bitirdiğini anlatıyor. Bandın arkasında öğrencinin adı var.
* Töreni başından sonuna okulun müdiresi yönetti. Tüm anonsları da yapan, konuşmacıları da çağıran o. Müdürün açılış konuşması en uzunuydu, ama özlü ve önemliydi. Bilgi, deneyim ve okul dostluklarıyla doldurduğunuz bavulunuzla buradan ayrılıyorsunuz, artık kendi başınasınız dedi. Okulun geleneklerinden bahsetti. Daha bir sürü şey.

Her nesilin bakış açısı var

Halen milletvekili, ve Dışişleri Bakanlığı da yapmış gençten bir politikacı “kısa keseceğim, karım doğumhanede” dedi. Özetle: Dünya üzerinde her nesil kendi perkpektifiyle yaşıyor ve hayata damgasını vuruyor, dedi. 2. Dünya Savaşı’nda direnişçilere katılan babasıyla kendisi ve sonraki nesiller arasındaki farklara dikkat çekerek “size de kendi bakış açınızı yaratacaksınız, kendi yaşamınızı kuracaksınız” dedi.
* Müdür öğrencileri sınıf sınıf ve tek tek sahneye çağırarak diplomalarını verdi. Bu sırada alkışlamak yok. Diplomasını alan sahnenin öbür yanında toplanan sınıf arkadaşlarının yanına gidiyor. Sınıfın hepsi diplomasını alınca, müdire hanım tüm sınıfı tebrik ediyor ve alkışlar onlara diye bağırıyor. Bu sırada da veliler alkışlanan sınıfın ve çocuklarının fotoğraflarını çekip, Müdire’nin deyimiyle “paparazzilik” yapıyor!

Okul/ sınıf birincileri açıklanmıyor

* Kep atma yok mu? Öğrenciler pek sevmiyorlar. Tek tek keplerini, atıp hemen tutacak kısa bir yüksekliğe, o da velilerin istekleri üzerine atanlar oluyor. Kep önemli, karışmamalı ve kaptırılmamalı. Evin köşesinde saklanacak. Bulut’ların sınıfı kep fırlatmama kararı almış.
* Okulda ve sınıflarda birinci, ikinci, üçüncü ilan etmek yok. Öğrencilere de bu bilinç verilmiş. Kollektif bir bilinç egemen. Ben birinciyim diye ortalıkta dolaşan ayıplanıyor hatta. Bulut’un karnesi mükemmel, ama bahsedilmesine kesin karşı.

Hayat boyu dostluk


* Herkesin katıldığı şarkılar söylendi. Son şarkı için Müdire hanım öğrencileri ayağa kaldırıp el ele tutuşturdu. “Birbirinize geçen enerjilerinizi hissedin, burada kazandığınız derin dostluğu hissedin, bu duyguyu hiç bir zaman kaybetmeyin, bu arkadaşlık size ömrünüz boyunca rehberlik etsin..” dedi. Benim için bu törenin doruk noktasıydı! Sonra okul, Danimarka ve doğası üzerine şarkı söylediler.
* Sonra, birden sahnenin arkasında kepenkler açıldı. Kapılar açıldı. Arka bahçede süslenmiş askeri reolar göründü. Biraz sonra her bir sınıf bu kamyonlara binerek müzik, çığlıklar eşliğinde kente dağılacaktı!
*Nereye? Sırayla her bir öğrencinin evine! Biz eve döndük, akşama doğru geldiler. Yemekler ve içkiler hazırdı. En çok yarım saat şen şakrak sohbetten sonra kamyonlarına doluşup çığlık çığlığa başka bir öğrencinin evine yollandılar. O gün 11 kamyon Kopenhag’ı hallaç pamuğu gibi attı. 
Müthiş bir deneyimdi!
3 Temmuz 2016  Pazar / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder