SAYFALAR

22 Haziran 2016 Çarşamba

Savaş cephesi büyüyor, Gezi için İntikam geri dönüyor..


Siyasi iktidar “güveni sarsıyor, ahlaka aykırı” benzeri gerekçeler ileri sürerek, kendi mahkemelerine iş buyuracak, istemediği şirketlere kayyum atanacak, kayyumlar kendilerine verilen görevi yerine getirecek, mala mülke el koyacak, veya şirketi batırıp ortadan kaldıracak... Kayyum denen siyasi cihazlar, birden patron yetkisiyle davranacak.
Ne mülkiyet hakkını tanıyor bu iktidar ne başka bir anayasal durumu. Peki mesela büyük şirketlere el koyup onları yok edebilir mi?
Bu kayyum yasası, ilk aşamada, hepsini maymuna çevirme, susturma, konuşturmama, biat ettirme yasasıdır. İkinci aşamada, daha küçükleri gerçekten ortalıktan silip süpürme, adamın malını mülkünü başkasına, kendi tarafına devretme yasası.
Son yıllarda siyasetin uygulamalarıyla yokedilen ve batırılan şirketler mezarlığına dönüştürdüler.
İktidarın ileri sürdüğü safsataların gerçek olup olmadığının mahkemece ortaya çıkartılması da gerekmiyor. Mahkemeye bile gerek kalmadan, zaten atayacağı kayyumlarla işi bitirmenin zemini hazırlanıyor. Halka açıkmış, millet ortakmış, paraları güme gidecekmiş.. Kimin umurunda.

Ergenekon teminatı

Adalet Bakanlığı’nda oturan RTE bıyıklı Bakan’ın açıklamalarına bakıyorum, tam bu yönden itiraflarla dolu. Efendim kayyumlar görevlerini yerine getiremiyorlarmış, korkutuluyorlarmış, şimdi yeni tasarı ile bu boşluk dolduruluyormuş..
 Yani siyaset, kayyumlara, emir ve talimatları hemen yerine getireceksin, bak sana tam koruma veriyorum, hiç bir sorumluluğun da olmayacak, diyor.
Bunu daha önce Ergenekon mahkemelerinde de görmüştük. Bu iktidar, Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalarda da, hakimlerin verdikleri kararlardan dolayı yaptıkları haksızlıklardın kendilerine büyük para cezaları olarak rücu etmesini önledi. Yasaları değiştirdi, hakimlere yürü git, yasadışı davranabilirsin bas cezayı.. eğer bir tazminat ödenecekse, devlet bunu üsteniyor, dedi.
Cemaatle ortak mahkemelerin tam yasadışı davranmaları için ellerini kollarını serbest bıraktı. Şimdi tazminatları devlet ödüyor. O hakimler de ortalıktan toz oldu!
Şimdi benzer güvence kayyum denen adamlara veriliyor: batır, yok et, arkandayım, hiç bir sorumluluğun olmayacak.
Adalet Bakanı, bunu diyor.

Tam tasfiye yasası

Bir zamanlar AKP’nin baş destekçisi, şimdi ise hukuksuzluklara durmadan dikkat çeken Anayasa hukukçuları, örneğin Ergun Özbudun, Yargıtay ve Danıştay’ın feshedilmesini öngören yasa tasarısı için “değişiklik Anayasa’ya tamamen aykırıdır, bu tam tasfiye kanunudur” diyor. Anayasa Mahkemesi’nin bu yasayı yok hükmünde sayabileceğini söylüyor.
Ortada olmayan, dolayısıyla da uyulmayan, bir sözde anayasa varsa, tabii ki yasaların uygunluğunun tartışılması da “mümkün değil.” Yani bu tartışmayı biz yapıyoruz, sanki anayasa varmış gibi. Ama iktidar yokmuş gibi davrandığı için böyle bir derdi yok!

Otomatik onaylama mekanizması

Meclis, iktidarın darbe aracı, sahnesi durumunda.
RTE geçen gün de Meclis içtüzüğünün derhal değiştirilmesini öneriyordu hükümetine. Yani, muhalefetin itiraz haklarını kullanarak yasal engelleme olanağını tamamen sıfırlayacak ve RTE yasalarının derhal çıkartılmasını sağlayacak bir “otomatik onaylama mekanizması”na dönüştürülecek Meclis.
Zaten öyle de, ufak tefek itirazlara bile tahammülü yok.

 Gezi: İntikamın  geri dönüşü

Cumhurbaşkanı’nın yüreğine saplı en büyük hançer Gezi Parkı ve ülke çapında yol açtığı büyük direniştir.
Gezi Direnişi en büyük ve tek yenilgisidir. Tüm çabalarına rağmen. Geçen süre içinde sessiz sedasız mahkeme mekanizması, kurullar mekanizması çalıştırılmış, geçen Mayıs ayında, RTE’nin son açıklamasının yasal zemini hazırlanmıştır.
İktidarın, Gezi yenilgisinden bu yana, Cumhurbaşkanı’nın olayın peşini bırakmadığı, camisi tüm projelerin yeniden hazırlandığı görülüyor.
Bu bir intikamın geri dönüşüdür.
***
Üstelik, Topbaş’a “cesur olacaksın, korkmayacaksın” talimatıyla..
İlginç günlerdeyiz: Hem tüm dünyaya savaş, hem içeride muhalefete savaş ilanı. Kayyum, yüksek yargıyı yok etme yasa tasarıları.. ABD ve Batı ile tam bir çatışma ortamı.. Sarraf’ın davasıyla hukuki bir kuşatma...

Ve daha neler.. Bakalım neler yaşayacağız.
20 Haziran 2016 Pazartesi / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder