İki
Kitap, gözden kaçmasın..
Bugün İlker Başbuğ’un
yeni yayımlanan “Unutulmuş Ada: Kıbrıs”
kitabı ile Mine Kırıkkanat’ın “Hiç
Kimse” romanını anımsatacağım.
Ürüne
hayal yerleştirilmiş kitap: Mine delidolu daldı Paris Cinayeti’nin
içine.. Paris Cinayeti derken, 3 PKK’lı ve Alevi kadının, evlerine profesyonel
bir baskınla yok edilmesinden bahsediyorum. Ve ilginçtir ki, Fransız Polisi
gözünün önünde işlenen bu cinayeti aydınlatmakta aciz davranıyor.
İş karanlık; Türkiye – Fransız devletleri işin içinde mi,
PKK liderlerinin emri ile mi gerçekleştirildi. Bu emir, İmralı’da MİT-Devlet,
iktidar arasında süren ballı kadayıflı görüşmeler sürecinde işlendi.
Söylentilere göre, Öcalan da işin içinde..
Polisiye öykülere olan derin merakı, ayrıca olayın Paris’te
geçmesi ve Fransız Devletinin derinliğini de, küresel çıkar politikalarını da
iyi bilmesi, üstelik cinayet kurbanlarının kadın olması, Mine’nin
yaratıcılığını kışkırtmış.
Üstüne üstlük, devletlerin gizli örgütleri ve profesyonel
katilleri /tetikçileri kullanmasının alabildiğine yürürlükte olması da, romana
önemli bir güncellik kazandırıyor.
Roman romandır! Ama Mine romanını gerçek bir cinayet üzerine
kurguluyor. Devletler var, 3 kadın var, gizli örgütler var, erkek egemenlik
var, cinayet üzerinde devletlerin karanlıkta tutucu davranışları var.
Eh yani, daha ne olsun! Kitabının başına koyduğu sözcükler
her şeyi açıklamış: Bu romanda ürüne
hayal yerleştirme var!
Harika! Tıpkı tv’lerin canlı maç naklinde olduğu gibi,
“stadyumda olmayan reklamları, ekrana yerleştirilmesi olayı gibi. Diyor ki,
yüzde 80 gerçek yüzde 20 hayal. Yüzde 80’i başka türlü nasıl kurgulayacaksın!
Mine’nin PKK ve kadınlarla ilişkileri konusunda savları var.
Cinayet’te PKK’nın gölgesini de görüyor. Olaya “kadınca yaklaştım” diyor.
Bu olay yaşanalı 3 yılı geçti, baştan beri şunu merak ettim:
Bir gizli örgütün 3 önemli kadını birden
yok ediliyor. Bunu en iyi araştırıp ortaya çkartacak olan, ne Fransız emniyeti
ne de bir başka şey. Sadece PKK’lılar! Bunu neden yapmıyorlar da sadece bazı
cılız sesler çıkarmakta yetiniyorlar?
Mine’nin kitabı çıkar çıkmaz ortalığı karıştırdı..
KırmızıKedi’den.
Unutulmuş
Ada Kıbrıs
Başbuğ, bugün Kıbrıs’ta görüşmelerin sürdüğünü, ama kimsenin
de neler olup bittiğinden hem haberi olmadığını hem de büyük bir umursamazlık
olduğunu belirterek, bu kitabın gerekçesini açıklıyor.
Kıbrıs olmadan ülkeyi düşünmek mümkün mü? Hepimizin derin anıları
var.. Ben gece karartmaları içinde İstanbul’da yaşadım. Işıklar sızmayacaktı
camlardan, mavi kağıtlar veya sıkı sıkı perdeler ev içiyle dışarının ilişkisini
kesecekti. Düşman uçakları İstanbul’u görüp vuramayacak mıydı, bilmiyorum.
Bugünkü savaş uçaklarının hele karartma gibi önlemlerle sıfır derdi olur. Derin
sığınaklara inmeniz gerekir.
Başbuğ, 6-7 Eylül 1955 olaylarında, henüz ilkokul
öğrencisiyken Kuzguncuk’ta tanışıyor Kıbrıs’la, belli belirsiz.. Sonra askeri
lisede iken, 1958’de.. Arkasından teğmen iken 1963’te Maltepe-Kartal 2.Zırhlı
Tugay’da ve sık verilmeye başlanan alarmlarda.. Ve, 1973’te Genelkurmay’da Plan
ve Hareket Dairesi Plan ve Prensipler Şubesi’nde Proje subayı, kurmay yüzbaşı
olarak, 1974 Kıbrıs çıkartmasına yönelik çalışmaların içinde. 19 Temmuz’da
ambifi konvoyunun Kıbrıs’a hareket etmesi mesaj emrini bizzat götürmüş.
Sonra, Genelkurmay İkinci Başkanlığı sırasında kendisini
2004’te o ünlü Annan Planı üzerinde aylar süren çalışmada bulmuş.
O sırada Annan Planı’na karşı bir tutum vardı. Başbuğ bu
kitabı neden yazdığını da açıklarken, olayların içinde insan olarak “gördüğü ve
tespit ettiği bazı noktaları okuyucuyla paylaşma”ya vurgu yapıyor.
Okura şu mesajı veriyor: “Kıbrıs sadece Kıbrıslı
soydaşlarımızın meselesi değil. Türkiye’nin güvenliği bugün düne nazaran daha
çok söz konusudur..”.
Başbuğ “tarihsel saptamalar” yaptığı ilk bölümden sonra,
ikinci bölümde “1974 Kıbrıs Barış Harekatı Başarısının Temel Nedeni” ve bugün ne yapılmalı sorularını ve
önerilerini beş maddede tartışıyor.. Kitaba belgeler de eklemiş. Toplumca
bilgimizi tazeleyeceğiz ve önerileri tartışacağız. KırmızıKedi.
10 Mayıs Salı / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder