Mesele sadece Ensar Vakfı değil iktidarın zihniyeti!
Çocuklara, hayatları boyunca izini taşıyacakları, normal yaşamlarına
göre başkalaşım geçirecekleri ve sapmalar yaşayacaklar tecavüz ve ağır taciz
olayları ülkemizin genel sorunu! Burası, tacizci, tecavüzcü bir ülke!
Kıyaslayın AB ülkeleriyle bu gerçeği görürsünüz. Kadın canileri ile dolu, aile
içi ensestin zirve yapmasına ragmen gizli kaldığı, çocuklara her türlü kötü
muamelenin yapıldığı bir ülke!
Türkiye katillerin, tecavüzcülerin fıkır fıkır kaynadığı bir ülke.
Bu açıdan mesele sadece Ensar Vakfı değil şüphesiz!
Yok yok mesela sadece orada çalışan o pisliğin suçu da değil.
Vakıf oraya sıradan birisini koymaz, kendilerine yakın seçme birini
yerleştirir!
Vakıf tabii ki suçlu!
Ensar Vakfı, geçmişteki benzer olaylara sahne olmasıyla sabıkalı ve
kendisine teslim edilen çocukları tecavüzlerden korumada umursamaz davrandığı
ve titizlik göstermediği için suçludur.
Bakıyorum “ne vakfı suçluyorsunuz,
vakıf ayrı tecavüzcü ayrı” demiyor mu iktidar şakşakçıları!
Çünkü Vakıf iktidar sahiplerinin vakfı aynı zamanda. En tepeden en büyük
korumaya desteğe sahip!
Yapılması gereken, şüphesiz ki sapığın yakasına yapıştıktan sonra Vakıf
hakkında da soruşturma açmak. Gel
bakalım, sana bu kadar çocuk teslim ediliyor. Sen bu çocukları her türlü
beladan, vicdansızdan, sapıktan korumak için ne yaptın ne yapıyorsun, hangi
önlemleri alıyorsun, diye sormak.
“Bize güvenme”
diyeceğine..
“Bize güvenme, biz iktidarız, evet
bize yakınsın ama mesele sana emanet edilen çocuklar olunca, milyon kilometre
uzağız. Babam olsan canına okurum; ailelere karşı, bu ülkenin geleceğine karşı,
tüm vicdanlara karşı hesap verecek herkes.. Bu halt senin çatın altında nasıl
yenir” diyerek, öncelikle çocuk bakım hakkını elinden almak. Çocukları
korumaya almak, ailelerine göndermek ve Vakfın mal varlığını da çocukların
eğitimine harcamaya mahkum etmek..
İktidar olsa, adam olsa iktidar bunu yapar. Böylece ülkenin iktidarı
olduğunu gösterir.
Ama öyle bir durum yok. İktidar olan Ensar Vakfı! Dolayısıyla büyük
koruma şemsiyesi açılıyor.
Ama bu iktidarın adamları değil mi ki 6 yaşında kız çocuklarla evlenir
fetvası veren!..
Mesele türban da değil,
zihniyet
Bir kadın bakan, evet suçlu olan
cezasını çekecek ama Vakfın bu konuda ne suçu var, her yerde bu olabilir
diyerek, olayı genelleştiriyor. Evet her yerde olabilir, ama bütün o yerler de
hesap verir..
Heryerde olabilir!
Dikkat edin, bakan ve şürekası, olayı sıradanlaştırıyor. “Kardeşim tüm Türkiye’de olan bir şey.. Ne
yani tüm Türkiye’yi mi mahkemeye verelim” gibi bir savunma..
Öyle bir bakan ki, psikolog yerine din adamı yerleştiren bir kafa
yapısına sahip.. hayır türbanına laf etmeyeceğim, türbanın altındaki düşünce
yapısına itiraz edeceğim… Biliyorum ki bu olaylar başa takılan türban ile
ilgili değil. Ne başı açıklar gördü o makamlar ki benzer davrandı.. Doğru
dürüst davrananlara da yol gözüktü!
Önüne yatmak-altına
yatmak
Mesele, bir bakanın Sarrafı korumak için sarfettiği “önüne yatmak” deyimi üzerinde polemiğe
indirgenerek aslında yaşayan büyük rezilliğin, büyük namussuzluğun üstü
örtülmeye gidildi. Önünü atmak altına yatmaya dönüştürüldü. Ve bir kadına bu nasıl söylenir noktasına
getirildi. Vay vay vay…
Sizin ekip değil miydi “Sayın
Sarraf Bey”in önüne yatarız diyen?!
Onu mahkemelerden, yargıdan, polisten korumak için bunu söylemediniz de, yoksa
o olay şimdi savunduğunuz-dediğiniz gibi mi oldu da haberimiz olmadı! İnsaf!
Ar namus damarı olmayan birileri ortalıkta varken, neyine “önüne yatmak” deyimini kullanmak. Bunu
tüm medyasıyla devasa bir kartopuna dönüştürecek bir iktidar yapısının
varlığını mı unutuyorsunuz.
Ben olsam o lafı etmezdim.
Hayır yanlış olduğundan değil, ülkenin utanmazların egemenliğinde
olduğunu bildiğim için..
10 Nisan 2016 Pazar / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder