Bunu
beklemeliydik zaten: Sarayın önünde, Başkanlık Rejimine geçiş için en geç
önümüzdeki bir yıl içinde üçüncü bir seçim olasılığı önünde en büyük
engellerden biri Davutoğlu “istemem” dedi. Ama bunu engelleyebilir mi?
***
Yeniden topa
girmem gerekir. Üçüncü seçim olasılığı gazete köşelerinde ve siyaset
kulislerinde iyice tartışılmaya başlanınca, Davutoğlu hayır istemiyorum diye
resnen ortaya çıktı: “Erken seçim iddiaları spekülasyondur. Böyle
bir söylentinin yayılması doğru değildir.” Burada sorun şu, üçüncü
seçimi engelleyebilir mi?
Davutoğlu, RTE ve
çevrelerinin pompaladığı başkanlık rejimine de mesafeli. Bu açıdan bakarsak,
RTE ile Davutoğlu arasında bir uzaktan elense çekişlerini rahatça görürüz.
Şimdi bunlara
daha yakın bakalım:
1) Önce
yeni anayasa konusu
RTE ve Davutoğlu’nun yeni anayasa anlayışları
örtüşüyor mu? Bence hayır. Uzaktan bakınca ikisi de başkanlık sistemi diyor gibi. Davutoğlu bunu muhalefetle yaptığı
son görüşmelerde de dile getirdi.
Ama önerisinde, öyle Türkiye’ye özgü, Meksika
tipi bir şey yok. “Başkan’ı dengeleyecek” sistemleri yok. Parlamento (yasama)
ve yargı sistemi ile dengelenmiş (denge-fren) bir Başkanlık diyor. Yani başkanlık
sistemi güçler ayrılığını gözetecek. Diğer partiler de bunu aslında
tartışılabilir buluyor: hele bir görelim,
ne istiyorsunuz..
Davutoğlu’nun Meclis’te destekleyeceği sistemin
bu olduğu görülüyor.
Peki RTE ne istiyor? Bugüne kadar RTE”nin ne
istediğini net olarak ortaya koyduğu görülmedi. Ağzında bir başkanlık rejimi
var. Meksika’da arayışları ve “Türk tipi” lafları.
Peki ne yok? Buna bakalım.
1) Mesela daha önce Gül’ün
de, şimdi Davutoğlu’nun ve aklı başında anayasa hukukçularının da savunduğu, güçler
ayrılığını gözeten, Başkanı dengeleyecek fren sistemlerini de içeren bir
anayasa tartışmasına hiç girmedi. Ağzından bir kez “tabii ki fren-denge gözetilecek.. “ gibi bir sözün zırnığı çıkmadı.
2) Buna karşılık, kendi
adamlarının piyasaya sürdüğü başkanlık rejiminde adeta tam bir mutlakiyetlik
var. Mesela Kuzu, ABD başkanının
bile bazen zor durumda kaldığını söyleyerek, kendi sistemlerinde böyle bir
durumu engelleyeceklerini belirtiyor: Yani Başkan ne derse o olacak, istediği
zaman parlamentoyu fesh yetkisinden tutun, tek başına yasa çıkarmaya kadar her
şey!
Kendini
fuzuliye çıkarır mı insan
Yani, Davutoğlu ile RTE, nasıl bir başkanlık
konusunda anlaşamıyor.
Başbakanlığı bile öngörmeyen RTE sisteminde Davutoğlu,
belki RTE kabinesinde bir memur bakan olabilir, o da dışarıdan. Başbakanlık
gibi bir mevkiyi kendi eliyle yok edebilir mi? Bugün bol keseden sallayan Kuzu
da, Başbakanlığa otursa, RTE’nin başkanlık sistemine karşı çıkar.
Davutoğlu’nun daha önceki demeçlerinde
parlamenter sistemi istediğini biliyoruz. RTE’nin siyasi gücü ve dayatması
karşısında, kendi başkanlık sistemini dile getirmeye başladı.
Bu Davutoğlu’nun son sığınağıdır.
2) Gelelim
erken seçime
Davutoğlu, erken
seçim yok, 4 yıl sürecek hükümet, spekülasyon yapmayın diyor. Evet bu da
anlaşılır ve yeni anayasa görüşleriyle örtüşen bir tutum.
Çünkü baskın seçim, RTE’nin kendine biçtiği
başkanlık rejimini kabul ettirmenin koşullarını yaratma amaçlı olacak. Seçimi
neden istesin ki?!
İki soru: Parlamentoda partiler,
RTE’ninki değil, ama dengeli bir başkanlık üzerinde anlaşabilir mi? Ve RTE
böyle bir anlaşmayı kabul eder mi?
Davutoğlu üçüncü seçimi istemiyor, tamam. Ama
RTE dayatırsa bunu nasıl engelleyebilecek?
Çünkü RTE partisinin içinde bile bir “denge-fren
sistemi” yok! Böyle bir sisteme temelden karşı olan bir Muktedir, anayasada
bunu nasıl ve neden kabul edebilir?
Davutoğlu hem kilitte, hem topun ağzında!
25 Ocak 2016 Pazartesi / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder