12 Eylül darbe anayasası diye bir şey kalmadı
ortada. Bu anayasadan tüm askeri vesayet tasfiye edildi, geride kalan sadece
“Kenan Evren” yetkileridir. Ama Cumhurbaşkanı, bu yetkilerin 10 katını daha
istiyor.
***
Şu
sözler arasında mantık arayışı gezisi yapacağız. RTE, başkanlığını bu topluma
dayatmak için topluma sözde “mantıki gerekçeler” ileri sürüyor. Biz bunları
lime lime etmezsek, sözlerin arkasındaki demagojik yaklaşımı anlayamayız.
Mesela,
geçen gün Kayseri’de yaptığı ve bu köşede ele aldığım “başkanlığa karşı çıkanlar milli iradeden korkanlardır” konuşmasında
bir gerekçelendirme var ki, evlere şenlik:
“İstikrar arayışı içinde olmamız 12 Eylül’ün
vesayetçi yapısı sebebiyledir. Bunun için
her fırsatta yeni anayasa diyoruz, her fırsatta başkanlık sistemi diyoruz.
Dikkat ediniz, yeni anayasa tartışmasında olumsuz tavır alan herkesin
milletten, milli iradeden çekiniyor olmaları çok açık. Çok korkuyorlar…”
Bi
dakka diyeceğiz, ne demek istiyor? 12
Eylül’ün vesayetçi yapısının yarattığı istikrarsızlığı gidermek için yeni
anayasa ve başkanlık sistemi istiyorum.
RTE’nin “istikrarsızlığı”
Pardon,
anayasa ve başkansızlık nasıl bir istikrarsızlık yaratıyor?
1)
Türkiye 14 yıllık AKP iktidarı döneminde siyasi istikrar bakımından “şahane”
idi. Neyin istikrarsızlığı!
2)
12 Eylül’ün bugüne yansıyan “istikrarsızlığı” nedir? Benim gördüğüm bir şey
yok.
3)
12 Eylül’ün istikrarsızlığından bahsedeceksek, başbakanın ve hükümetin
yetkilerinden çalınarak devlet başkanına (Kenan Evren) verilen fazla
yetkilerdir demeliyiz. Yapılması gereken, bu yetkilerin geri alınıp hükümete
verilmesidir.
4)
Cumhurbaşkanı ise, Kenan Evren yetkilerini alıp cebine koyuyor ve kendini Kenan
Evren’in bile cesaret edemediği, tek adam tek lider düzeyine yükseltiyor. Evren
rejimindeki Başbakanlığı bile feshediyor.
5)
Evren’in “kuvvetler ayrılığı”nı da
ortadan kaldırıyor. Kuvvetler RTE’nin elinde toplanıyor. RTE’ye göre, tüm
kuvvetlerin kendi elinde toplanması ile “ülkeye
istikrar gelecek”. Tek otoriterlerin hepsi her zaman böyle düşünür. Buna “diktatör yaratma” işlemleri denir.
6)
12 Eyül Darbe Anayasası denip duruyor. Bu büyük bir palavradır. Geçen yıl
içinde “darbe anayasası’nın 86 maddesine müdahele yapılarak değiştirilmiş. Bazı
maddelerine bir kaç kez dokunulmuş, toplamda 145 değişiklik.
Askeri vesayet yerini sivil vesayete
bıraktı
Birgün Ayman Güler’in İzmir’de Cumhuriyetçi Kadınlar Derneği’nde 23
Ocak’ta yaptığı konuşmasından: İdam kaldırılmış, darbe yapanlar yargılanamaz
hükmü değişmiş. Askerin MGK dahil, sivil yönetim üzerinde pek çok vesayetine
son verilmiş.. Askeri mahkemelerin yetkileri daraltılmış. Askerin dayattığı “Siyasi partiler, Gençlik-Kadın teşkilatları kuramaz. Sendikalarla
beraber iş yapamaz” maddesi kaldırılmış.
Yani
12 Anayasasından, askeri darbecilerin hükümlerinin tamamı tasfiye edilmiş. Asker tam “sivil vesayeti” altına alınmış.
Yani
geride kalan, “darbe anayasasının” dokunulmayan tek yanı, bugün RTE’nin
kullandığı, yetmeyip daha fazlasını hatta hepsini istediği Kenan Evren
yetkileridir.
Özgürlükçü
bir anayasa mı istiyoruz, o halde, tek adamlığı başkanlığı falan değil,
kuvvetler ayrılığını güçlendirmeli, Anayasa’daki Kenan Evren yetkilerini iptal
etmeliyiz.
Yasal mevzuata uymayın, talimatı
RTE
şimdiden “bekleme odasına” aldığı Anayasa’yı ve yasaları nasıl es geçtiğinin
bir örneğini daha, kaymakamlara yaptığı konuşmada öğütlüyor:
“Statükonun gardiyanlığını yapan bir
bürokrasi ülkeye patinaj yaptırır. Mevzuat şöyledir, böyledir. Mevzuatı koyun
şöyle bir tarafa yeri geldiğinde, ben bunu bu şekilde yaparım deyin ve yapın.
İşte bu iradeyi kullanmaktır. Kim için kullanıyorsunuz bunu? Vatandaş için. Hiç
çekinmeyin kullanın..”
Statüko’dan kastettiği, yönetimin, vali ve
kaymakamların uymak zorunda olduğu yasal mevzuattır. Bunları atın kenara diyor. O an ne gerekiyorsa onu yapın,” ve “millet
için yaptım” deyin diyor.
Valla
iyi iş! RTE de “anayasal olmayan uygulamalarını “millet için yapiıyorum”
görüşünde..
Sandıktan
çıktı ya! Hukuk da o, adalet te, anayasa da ve yasalar da..
Üstüne
bir de başkanlık mı?!
28 Ocak 2016 Perşembe / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet