SAYFALAR

6 Eylül 2015 Pazar

“Kürt Mehmet” ile Söyleşi / Cumhuriyet, tersine radikal dönüşüm aşamasında

Arkadaşım, açıksözlü, yürekli, Vanlı, küçüklüğünden bu yana Büyükada’da. 4 çocuklu ama eş ve çocuklarını hiç adaya getirmedi. Arada, bir kaç ay köyüne gidiyor. HDP’ye oy verdi.
Şüphesiz ki aşiretten. Çoğu Kürt gibi. Her konuştuğumuzda yeni şeyler öğreniyorum.
-Nedir bu kadar çocuk Mehmet, hepsinin hakkını veriyor, okutuyor musun diyorum.
- Bak abi sana gerçeği söyleyeyim, bizde çocuk yapma meselesi aşiretin buyruğu daha çok. Aşiret çoğalmaya bakar. Ne kadar çok insan o kadar güçlü aşiret.. Kafa sayısı önemli! Bu nedenle herkesin mümkün olduğu kadar çok çocuk yapmasını ister. Bir iki çocuk ile yetinenlere kızar. (Aşiretin adını söylüyor)
- Ne kadar sizin aşiret?
- 12 bin kişi. Biz fazla büyük sayılmayız.
- Peki aşiretin her dediğine uyar mısınız?
- Abi yüzde 85-90 aşirete uyar herkes.
- Mesela şuraya oy vereceksiniz derse?
- Genellikle uyulur, ama dediğim gibi yüzde 10 gibi kaçak olur!
- Peki, 2011 seçimlerinde aşiret ve sizler kime oy verdiniz?
- AKP’ye...
- 7 Haziran’da?
- HDP’ye..
- Kasım’da yapılacak seçimlerde? AKP’liler bastırıp duruyormuş oylarını değiştiren aşiretlere, oyları bize verin diye..
- Kasım’da tek oy bile çıkmaz bizim oralardan.. Recep Tayyip’e kızgınlık çok fazla.. Bana da haber gönderdiler, gel oyunu kullan diye..
- Peki PKK’nın silaha sarılmasına ne diyorlar?
- Hiç iyi yapmadı, aşiret onlara mektup yazacakmış diye duydum. Herkes karşı, PKK bu yolla Recep Tayyip’e hizmet ediyor. Abi silahla olmaz, neyi paylaşamıyoruz.. Bu ülke birdir ve hepimizindir.
- HDP’yi de zor duruma düşürdüler..
- Abi HDP demek PKK demek, bunu herkes böyle bilir. Şimdi PKK HDP’ye de, yani kendine karşı da silaha sarılıyor. Böyle bir parti çıkmış, çözüm için umut olmuş, artık sen ne silahla ortalığı karıştırıyorsun.. insanları öldürüyorsun, öldürdüklerinin anası babası yok mu, ölsün diye mi büyüttüler onları..
***
Bu diyaloğu yazdım, ilginç bulacağınız düşüncesiyle.. Şüphesiz bölgede bazıları da PKK’yı savunacaktır.. Ama Mehmet ortalama düşünceyi yansıtıyor. Mehmet’in duyarlığı, sağduyusu, konuya PKK safından bakan bazı “solcu-aydın”larda bile yok.

Cumhuriyet, tersine radikal dönüşüm aşamasında

Cumhurbaşkanı’nın 30 Ağustos kabulü, bir Cumhuriyet soslu saray-saltanat-biraz da hilafet karışımlı olmuş. Kuran okuma, şehitler bahanesiyle monte edilmiş törene.. Biraz camii görevi üstlenmiş saltanat sarayı..
Türkiye Cumhuriyeti, kuruluş temelleri, veya Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşadığımız çeşitli safhalara, aşamalara şüphesiz ki bir dönem ekleniyor. Kesin olan bu.
Cumhuriyetin kurucu Atatürkçü temel ve devrimleriyle bir hesaplaşmayı da içeriyor bu aşama.
Atatürkçü kurucu ilkelerin özünde çağdaşlık vardı; özellikle hızlı çağdaşlık için radikal devrimler vardı, dünyada hiç bir ülkede görülmeyen.. demokrasiye çıkış vardı sadece! Dış politikada barış vardı. Bilim ve kültür vardı. Üreten ve bağımsızlığı gözeten bir ekonomi anlayışı vardı. Kendi insanını önemseyen, yaratıcılığını ön plana çıkartan..
***
Şimdi yaşadığımız ise, Cumhuriyet’te tersine bir dönüşümdür. Osmanlı döneminde ve Cumhuriyet’in kuruluşunda var olan din esaslı –İslami politika akımları çeşitli aşamalardan geçti ve en kararlı tersine dönüştürücü liderini bularak, Türkiye Cumhuriyeti’nde yeni bir aşamayı başlattı.
Sarayda kabul, bu olayın fotoğrafıydı
Soru ise şu: Nereye kadar ve ne zamana kadar.. Ve sonrası ne olacak..
Biliyoruz ki, çağdaşlığı es geçen tarihsel olarak “tersine politik akımların” gideceği yer, bugün, yoksulluk ve dış egemenlikler altında sürünen İslam dünyasının bir üyesi olmaktır.
Hayır, Çağdaşlık ve Cumhuriyetin kurucu düşüncesi kazanacak. Ülkenin başka çaresi yok.
--3 Eylül 2015 Perşembe / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder