SAYFALAR

13 Haziran 2015 Cumartesi

Üniversitelerde bilim adına utanç: Yıldız Falcılığı bu kez Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi’nde

Geçen ay dergimizde Aydın Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi’nde “Astroloji ve Fütürizm Sertifika Programları’ başlattığını duyurmuş ve eleştirmiştik: Bilimsel eğitim veren bir üniversitede, bilimle ilişkisi olmayan astroloji gibi bir konuda sertifika programı açılması yanlıştır. Üstün Dökmen’in (sayı 1465) ve Osman Bahadır’ın (sayı 1468) eleştirilerine yer vermiştik.
Oradan bir ses gelmedi, anlaşılan Üniversite böyle bir programı para kazanacak bir alan olarak gördü. Öyle ya, toplumda “uzman astroloji” olma talebi varsa, hem de “üniversiteden diplomalı astrolog” gibi bir anonsla kendini topluma sunmanın iyi piyasaya yaratacağı ve gelir getireceği inancı söz konusuysa, üniversite de bundan para kazanacağını düşünüyor ve “hizmeti” veriyor, adını kullandırıyor.
Bu dersin içeriği şöyle tanıtıldı: “Geçmişten günümüze uzanan eski ve yeni teknikler ışığında tüm detaylarıyla astrolojinin öğretilmesi amaçlanmaktadır.”
Anlaşılan fütürizm süs olsun diye konmuş, esas amaç astroloji.. Ders 9 Ocak 24 Nisan 2015 arasında yapılmış. Kaç kişi katıldı bilmiyoruz, ama bugün katılanların aldıkları sertifikalarının fal açtıkları dükkanlarında duvarları süslediğini tahmin edebiliriz.
Üniversite adının bir astroloji sertifikasında duvarlarda asılı olması, o üniversite için övünç ve iyi bir propaganda vesilesi olur mu?
Astrolojinin bilimsel bir konu veya bir bilimsel bir meslek olarak üniversite programlarına girmesi, yazıktır.
***
Derken şimdi ikinci bir örnek olarak, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde “Astrolojik kişilik ve örgütsel bağlılık arasındaki ilişki” başlıklı yüksek lisans tezi önümüze geldi. Tezin yazılış amacı, “insan kaynakları departmanı çalışanlarına astoroloji bilgisinin verilmesi veya astroloji eğitimi aldırılması”.
Tezi yazan Canan Selvi, danışma hocası ise Yard. Doç.Dr. Hasan Gül.
İnsan kaynakları bölümleri aslında epey bilimsel çalışan yerler. Şimdi ise bir tez, bu bölümlere, “boşverin siz bilimsel davranmayı astroloji falcılığı ile elemanlarınızı değerlendirin” diyor.

BİLİM AKADEMİSİ’NDEN YÖK’E ÇAĞRI
Bilim Akademisi iki üniversitede bu olayla ilgili YÖK’e çağrıda bulundu ve şunlara değindi:

Bilimle ilgili konularda üniversitelerin kanıtlara göre, bilginin gözlem ve deneylerle doğrulanmış ya da yanlışlanmış olup olmadığına göre değerlendirme yapmaları, üniversite, bilimsel araştırma ve eğitim kavramlarının olmazsa olmaz gereğidir…
Astroloji (yıldız falı) bir bilim değildir.
Dünya’dan bakınca aynı yönde oldukları için burç diye gruplanan ama aslında birbirlerinden çok uzak mesafelerde bulunan, birbirleriyle bile alakaları olmayan yıldızların, bu uzak mesafelerden dünyadaki insanların kaderini belirledikleri iddiası, en basit sağduyuya aykırı olduğu gibi, sayısız gözlemle de yanlışlanmıştır.
Bazı üniversitelerin astrolojiyi bir bilim gibi kabul ederek üniversite çatısı altında verilen sertifikalarla, tezlerle bu falcılık alanına saygınlık ve ciddiyet atfetmeleri ve kamuoyunda yıldız falının bir bilimsel temeli varmış gibi bir yanlış algıya destek olmaları üniversiteden beklenen bilimsel sorumlulukla bağdaşmaz.
Bu duyurumuzu YÖK Başkanlığının ve ilgili üniversite yönetimlerinin de dikkatlerine sunuyor, kendilerini bu konudaki uygulamalarını düzelterek ilkelerini kamuoyuna açıklamaya çağırıyoruz.”
***
Akademi ayrıca Suriyeli mülteciler üzerinde üniveritelerce yapılacak bilimsel araştırmaların İçişleri Bakanlığı iznine bağlanmasını eleştiren bir açıklama yaptı. Bakanlık YÖK’e bu konuda bir duyuruda bulunmuş ve YÖK de bunu üniversite rektörlüklerine aktarmıştı. Bakanlık bu girişimini bazı yasalara dayandırıyordu.
Akademi ise, bu yasaların üniversitelere araştırma sınırlaması getirmediğini belirterek şöyle diyor: “Yasalar, verilerin korunmasından hükümetleri sorumlu tutuyor, verilerin korunması düşüncesi, her türlü bilimsel araştırma için geçerli olan bir ilkedir.. ancak bunu ihlal etmeden gerçekleştirilen araştırmaların ilgili bakanlıkların iznine tabi tutulması, Anayasal güvence altındaki araştırma ve bilim özgürlüğüne aykırılık” oluşturur. “İçişleri Bakanlığı’nın YÖK’e ilettiği bir talep, Anayasa’yı ihlal etmektedir. Durumun en kısa zamanda düzeltilmesi gerekir..”
***
Neyse, umarım Anayasayı ihlalde uzmanlaşmış bu iktidarın sonu ile, Anayasa yine siyasetin bir başucu-kılavuz kitabı olarak layık olduğu yerini yeniden alır.

Gelecek Cuma yeniden buluşmak umuduyla..
--CBT sayı 1473, Gündem, 12 Haziran 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder