Ortalıkta 400 milletvekili isteyen, Başkanlık için milleti yemin
ettiren AKP’nin totaliter liderine karşı, MHP’yi dinleyince, işte AKP’yi aşağı
doğru itecek bir kampanya daha, dedim. Sen yeminle ve düş başkanlığınla
oyalan.. millet altını oymak bir kenara, kazdığı tünelin içine yuvarlanacağın
koşulları yaratıyor.
Doğrusu Bahçeli, RTE ve Davutoğlu’na, kama ne demek hançer sapladı dün.
AKP’nin 13 yıl boyunca yarattığı veya yokedemeyip belki de çoğalttığı halk
mağdurlarını kucakladı. Başta emekliler, hemen her kesime bir şey vaadetti.
Meseleye salt cebine girecek 100-200 lira açısından bakacak, hemen her uçtan,
yandan merkezden seçmen kitlesinin MHP’ye koşmamaması için bir neden yoktu
dünkü konuşmada..
Üstelik “kaynak nerede” soytarılığına yanıtları da hazırdı Bahçeli’nin..
bu vaadleri için gerekli 71 milyar TL’yi nerelerden sağlayacağını da,
yaratacağı ekonomik hamlelerle ekstra kaynakları da belirtti. Kimsenin el
atmadığı “yeraltı ekonomisi”ni yerüstüne çekme vaadi, başlı başına yeni bir
politikayı yansıtıyordu. Ama, bugüne kadar bu tür vaadlerin hep kulak ardı
edildiğini de biliyoruz. Koltuğa oturunca dengelerin değiştiğini de..
Bu program MHP’yi kitlesel parti
yapar mı?
1) Ekonomik vaadleri inandırıcı mıydı? Dinleyen seçmen kitlesi için
evet diyebilirim.
2) Bu konuşma MHP’nin kitleselleşmesini sağlayacak yenilikler içeriyor
mu? Esas bunu tartışılmalı. MHP %15 oyun altında. Baraja bile takıldığı yıl
oldu. Ama 1999 seçimlerinde, puanını 9,8 arttırarak yüzde 18 de aldı, en yüksek
oran.. Fakat siyasi kriz yaratılarak hükümeti yıkması ve seçimlere gidilmesi
tarihin görebileceği en büyük siyasi gaflardandı! Halk büyük bir şans vermiş ve
partiye kitleselleşme yolunu açmıştı! Bunu kullanamadılar! Bu “karanlık
dönem”in öyküsü henüz yazılmadı! 2002 seçimlerinde bunun bedelini %9,8 oy
kaybederek, yüzde 8,4 oy oranıyla meclis dışı kalmakla ödedi.. 2007’de %14.3
puanla yine Meclis’teydi. 2011’de %13 aldı.
3) MHP’ye büyük sıçrama veren 1999 seçimleri olağanüstü koşulları
içeriyordu! Kriz ve talan ülkeyi sarmıştı. Sorumlular Anap ve DYP gibileri yokoluş sürecine girmişti.
Şimdi yine olağandışı koşullardayız.. MHP 1999 sıçramasını tekrarlayabilir mi?
AKP’nin eteklerinde epey MHP’ye gelecek seçmen var. 2011 ve öncesinin AKP/RTE
büyüsüne kapılan, ANAP/DYP vb’den oraya giden “milliyetçi” oylarda önemli bir
hareketlenme var MHP’ye doğru..
4) RTE’nin çözüm süreci masasını devirmesinde esas etken bu. Şimdi tek
vatan tek millet tek dille ortaya çıkıp ortalığı kasıp kavuran ve bu çözülüşü
engellemeye girişen RTE’ye, Bahçeli’nin yanıtı dün çok sert oldu. Onu ve
şürekasını mahkemeye bile çıkartacağını söyledi. 2013 vizyonunu hırsızladığını
belirtti. Dünkü konuşması, “milliyetçi
oylar” üzerinde, RTE/AKP ile MHP arasında kıyasıya bir kapışmanın
dışavurumuydu. Peki? Dün Bahçeli’nin ortaya koyduğu “milliyetçi söylem”
karşısında RTE boşa kürek çekiyor, bu oyları geri alamaz, ne kadarını durdurur
bilemem.
5) Ama sorum duruyor:
1999’ın yüzde 18’inin üzerine çıkar mı? çıkarsa MHP’nin önünde ucu açık bir
kitlesel parti yolu olabilir. Tabii, buna uygun “milliyetçi” düzeltmelerin de
sonradan arkadan gelmesi koşuluyla. Bahçeli’nin en önemli liderlik işlevi,
MHP’yi, sokakta vuruşanların partisi niteliğinden ve görüntüsünden çıkarmak
için çalışmak oldu. Bu kolay bir iş değildi. Bunu, yeni politikalarla nasıl
sürdürecek? Kilit mesele.
MHP: kırmızı Çizgileri
6) Kürt Meselesi, tabii
iktidarın hırsızlıklarıyla, yolsuzluklarıyla, ve ekonomik başarısızlıklarıyla
birleşince, AKP’nin düşüşünde önemli etken oldu. Bahçeli, Kürt Meselesi’nin
çöküşü ile de RTE’yi hançerliyor. Şu doğru: Ne PKK silah bıraktı ne
militanlarını geri çekti. Kürt Hareketinin çözüm süreci üzerindeki silahlı
vesayeti, Bahçeli’ye bu konuda gaz verdi. RTE’ye bu başarısızlığın faturası ne
kadar?
Peki Bahçeli, iktidara gelince Kürt
meselesinde bu kadar katı olacak mı, ama kırmızı çizgilerini açıkladı:
Etnisite, mezhep temelinde, çeşitli kimliklerin anayasaya yazılmasında sınır
çekti. Özerkliğe yol açabilecek “yerel düzenlemeler”e de karşı.. Bir santim
verecek “vatan toprağı yok” dedi. Bu bizim son vatanımız, ya burada
yaşayacağız ya burada tamamen yokolacağız... ya burada kardeş kardeş
yaşayacağız ya da son nefesimizi vereceğiz... Kararlılığa bakın.
7) RTE’nin Başkanlık hayalleriyle iyi dalga geçti. RTE’nin ülkeyi
kaportası dökülmüş eski moda bir arabaya benzetmesine, üzerindeki gömlek
Türkiye’ye dar geliyor demesine “Türkiye dört lastik üzerindeki vitrin süsü
değildir” dedi. Parlamenter sistemi savundu..
Tabii RTE aslında gömleğin kendisine dar geldiğini söylüyor.. Ona,
Ramsey’den iki no büyük gömlek ısmarlamakla bu iş çözülebilir, anımsatırım..
Bahçeli ise şöyle dedi: Türkiye’nin
değiştirecek gömleği yok, gömleğimizde şehitlerimizin çıkmayacak kan izleri
vardır... Parlamenter sistemde ne istedi de ne hedefledi de yapamadı.. Gönlü
hasta, dili yalan, niyeti parçalayıcı..
Kazanan halk ve sosyallik mi?
8) Sosyal dayanışma: Daha
çok şey var analiz edecek ama bitirelim. Muhalefet partileri, fikirbirliği
halinde: Sosyal dayanışma, yardımlaşma
ön planda. Hepsi halkın geçim ve gelir düzeyini, sosyal yaşam
standartlarını yükseltmeyi öncelikli görev biliyor. Bu iyi bir şey. AKP’nin
iktidara durmadan muhtaç, el açan sadaka toplumu politikası yerine, devletin
resmi politikasıyla desteklenen bir sosyal adaletçi ve dayanışmacı bir toplum
modelini öne çıkartıyorlar. Peki bu açıdan MHP mi CHP mi? Her ikisinin de ortak
paydası fazla.. MHP aile “sigortasına” de el atmış.
Bu seçimin can alıcı özelliği, halka vaadlerle bir sosyal devlet
olgusunun gündeme gelmesi. Seçimler nelere kadir! Hadi bakalım..
AKP, ihale verdiği şirketlerine, seçmen kitlesine de paket paket
yardımı dayatıyordu. Bu milletten oy çalma sıradanlığını parçalayacak sosyal
devlet politikalarıyla, insana insan gibi davranan bir dayanışmacı topluma
gidişin başlangıcı mı? İnşallah.
--4 Mayıs 2015 Pazartesi / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder