16 Ocak 2014 /
CBT Gündem, Sayı 1452
Çağırdı, gelirsen sevinirim, bana bir sürpriz doğum
günü hazırladılar, dedi..
Fehamettin bey bu nasıl sürpriz doğum günü
diye gülerek sordum.. Kızları, Ful, Lale ve Bahar’ı kastederek, bunlar öyle yaparlar önce bana söylerler,
dedi!
90 yaşına basıyorum
deyince, özel bir gün ve tören olduğu anlaşıldı. Fehamettin Akıngüç 90 yaşını
geride bırakıyordu. Tabii ki kalkıp gidecektim. Bir eğitim ve kültür insanının
90.yaş gününde yanında olacaktım.
Ataköy’deki
Kültür Koleji’nin lokalinin yolunu tutuyorum. Kolej ve Üniversite’den hocalar,
arkadaşları, dostları, torunları... Güzel bir topluluk. Herkesin yüzü gülüyor. Ekranda Fehamettin
Akıngüç en yakınları ve Rektör Prof. Semahat
Demir konuşuyor. Sonra kızı, Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Bahar Akıngüç Günver.
Torunu, dedesinden öğrendiği 4 K formülünü söylüyor: kuşku, korku kaygı ve keşke: bunlardan uzak duruyorum dedeceğim
diye konuşuyor.. Çocukluğumun süper
kahramanı diyor. Dedesi şimdi üniversite Mütevelli Heyeti’nin Onursal
Başkanı. Görevlerini devretmiş.
Kültür
Koleji’nin başarısında, üç noktaı önemli görüyor: Ailede, çalışanlarda, veli ve
öğrencilerde huzur.
Diyor ki:
Atatürk bilinci deyince, iki temel ilkeyi esas aldık aklın ve bilimin yolu..
Şimdi binlerce güzel insan görüorum çevremizde onlar bizi, biz onları çok
sevdik.. öğrencilerime, batıya körü körüne hayranlık beslemeden, batı kültürü vermeye
çalıştık..
***
Hayat dolu bir
insan, her karşılaşmamızda, kahkahası eksik olmaz. Mutluluğun resmi gibi.
Arkasında çok
önemli bir başarı var. Ülkesine, ailesine ve kendi hayatına olan borcunu
fazlasıyla ödemiş bir insanın varlığı.
Gülüyor,
şakalaşıyor konuşurken çevresiyle... Ömründeki kilometre taşlarını adımlıyor.
Bilim, sanat ve
eğitim, bu üçlünün önemini vurguluyor. Üniversitesi aynı zamanda sanatla
yaşıyor. Müzik ile iç içe. Oditoryum aynı zamanda konser salonu, kültürel
etkinlerin yeri; koridorları sanat galerisi..
***
Üniversite
sıraları siyasetin ünlüleriyle dolu. Süleyman
Demirel, Necmettin Erbakan. Anılarını paylaşıyor yer yer. İTÜ’ye 1000 kişi
başvuruyor o zamanlar, sadece 100 kişi girebiliyor. İTÜ’ye girmek sıkı, en
iyilere yer var. Zaten o dönemlerin mezunları da genellikle Cumhuriyeti ayakta
tutanlar.
Eskişehir
Lisesi’nden mezun Fehamettin Akıngüç. Her şubede (sınıfta) 40 kişiler, 600
öğrenci.
Ama ancak 50
kişi mezun olabiliyorlar... Direnen, çalışan, ipin ucunu bırakmayan 50 kişi!
Sınıfta kalan eleniyor. Zor yıllar ve koşullar. Yoksulluk. Aile sınıfta kalan
çocuğu alıyor okuldan ve çalışma hayatına başlatıyor, doğru tezgaha! Fen
bölümünden mezun olan 23 arkadaşın hepsi üniversiteyi kazanıyor.
Bugün okul
arkadaşları olarak 13 kişi kalmışlar. Arada sırada toplanıyorlardı, bir
toplantınıza katılmak isterim demiştim. Henüz kısmet olmadı. Oradan iyi bir
öykü çıkacağını biliyorum.
İş Bankası
Yayınlarından çıkan Eğitim Mühendisi:
Fehamettin Akıngüç nehir söyleşi kitabını anımsıyorum: Türkiye’nin özel
eğitim tarihi gibi. Ayrıca yarım asırı aşan ülkenin çok önemli tarihinin ana
noktalarında geziniyor kitapta Akıngüç.
***
İTÜ yüksek
inşaat mühendisi Akıngüç, ama mühendisliğini eğitim alanında mükemmel
kullanndı. Eğitimde mükemmeli arayarak süren bir hayat.
Ona dedim ki,
nice 90 yıllara! Yüzüme baktı, güldü..
68 ve öncesi
gençliğin sözüdür: Gerçekçi ol, imkansızı iste!
Nice sağlıklı
yıllara Fehamettin Bey..
Yüzünüzden
gülmek, dilinizder espri eksik olmadan..
***
Gelecek Cuma
yenidern buluşmak üzere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder