Durumu anlamak için Çözüm Sürecine Kürt ve RTE tarafından
bakışları anımsayalım: İmralı ziyaretinden sonra kardeş Mehmet Öcalan,
ağabeyinden aktarıyor:
6 Ekim: “Devlet
kendi çıkarttığı yasaların gereğini yapması gerekir. Çözüm süreci deniliyor.
Avukatlar, kaç seneden beri yanımıza gönderilmiyor. Hem hukuksal hem
uluslararası mahkemelerde AİHM’de davalarımız vardır. Bunun için neden
avukatlar gelemiyor. Böyle bir çözüm yürüyebilir mi yani? Çözüm diye
de bir şey yoktur. ‘Müzakere’ diyorlar, müzakere diye de bir şey yoktur. Yapay
bir yapıdır, artık buna dayanamıyoruz. Çözüm için 15 Ekime kadar bekleyeceğiz..”
Bu sırada Kobani konusu tüm canlılığını sürdürüyor,
hatta RTE, Kobani düştü düşecek, IŞİD ile
PKK aynı terör örgütü yok birbirilerinden farkları diyerek büyük tepki
topluyor.
7-8-9 Ekim, Cumhurbaşkanlığı seçimine katılan
Selahattin Demirtaş’ın sokağa çıkın çağrısı üzerine,
Türkiye üç gün yakılıp yıkıldı, 40’a yakın ölü.
11 Ekim KCK Yürütme Konseyi Eş
Başkanı Cemil Bayık, Alman ARD
televizyonu’na: Silahlı güçlerimizi
Türkiye’ye yeniden geri gönderdik.. Cumhuriyet’e açıklama yapan Ankara’dan
yetkililer: zaten hiç bir zaman geri çekmemişlerdi ki.. Bayık, 5 Eylül 2013’te de çözüm süreci
tıkanmıştır, çatışma başlarsa gerillayı geri göndeririz, demişti.
11 Ekim Avusturya Die Presse’ye,
Cemil Bayık’ın demeci: "Artık barış
süreci yok. Erdoğan, barış sürecini seçimleri kazanmak için kullandı… Meclisten
çıkan tezkere ile PKK hedefleniyor. Tezkere ile barış süreci Ankara tarafından
sonlandırılmış oldu."
12 Ekim 2014, New York Times: Cemil Bayık “Türkiye’nin bu tutumu barış sürecini sona
erdirecek ve Kürtler gerilla savaşına tekrar devam edecek.. Türkiye,
IŞİD’i kendi çıkarları doğrultusunda Kürt hareketini bitirebilmek ve
Suriye Kürdistan Devleti’ni engellemek için kullanıyor.” Kürt Silahlı
ve Siyasi Hareketi açısından çözüm süreci durum böyle gözüküyor.
Tabii ayaklanmanın sona erdirilmesi için hükümet
Öcalan’ı devreye sokup Demirtaş’a diyalogdan kopmayalım dedirtiyor. Ortalık
sakinleşmiş gibi..
Fakat Cumhurbaşkanı ve fiili Başbakan (Başkan RTE), 12
ve 13 Ekim’de, Demirtaş, HDP ve PKK’yi topa tutmayı sürdürüyor.
Bu arada çözüm süreci için hükümet içinde yeni bir
örgütlenme yapıldığı açıklanalı 1 ayı geçtiğini de anımsayalım..
Ne anlayalım bütün bunlardan?
1) Anlaşılan
Ankara, Öcalan’ı bir sıkıp bir gevşetiyor. Bir mengene devrede gibi. Öcalan
sıkıldıkça çözüm mözüm yok diyor. Ama gerçekten de çözüm nerede? Sanırım MİT
görevlileri ile Öcalan arasında müthiş fikir alışverişi, felsefi kavgalar,
Ortadoğu ile ilgili Türk-Kürt federatif yapısı, Barzani’yi de kafa kola alma
tartışmaları, bir Türk-Kürt federasyonu kurulursa Ortadoğu’yu kapsayan,
Türkiye’nin hangi petrol kaynaklarını denetleyeceği, bu Federasyonun başka
hangi ülkeleri yutabileceği üzerine de think tank çalışmaları yapılıyor
olabilir. O zaman, diyelim ki RTE bu tarafın, Öcalan da o tarafın
“eşbaşkanları” mı olur? Fantezinin sonu yok. Ama Öcalan’ın derdi öncelikle Türkiye’deki
Kürtler için nasıl bir çözüm olacağında.. Hükümet Türkiye’ye söylemediğini
Öcalan’a söylemiş olabilir mi, sanmıyorum.
2) Ankara sınırında IŞİD’i mi komşu istiyor yoksa
Suriye Kürt Özerk yönetimini ve ilerininin olası PKK devletini mi? Eğer IŞİD,
Kürt bölgesinde kontrolü tamamen ele geçirirse İslam Devleti ile komşuluk
yapacağız (tabii bölgede Kürtlerle IŞİD arasında savaş da eksik olmaz, bence
IŞİD orada yaşayamaz)..
3) Suriye’de PKK –PYD özerk yönetimi ve ilerisinin
devleti konusuna uzun vadeli bir bakışa ne dersiniz? Mesela 10 yıl sonra, PKK
Türkiye’deki hedeflerine ulaşır, Suriye’deki kardeşiyle de birleşir ve Türkiye
-Suriye Özerk Yönetimi kurabilir mi? Sonra da devleti..
Bu zor bir soru ve durum.. Çünkü…
4) PKK-HDP gerçekten Türkiye’deki Kürtlerin ülke
çapında dağınıklığını görüyor ve “özerk Kürt bölgesi” kurulmasının zorluğunu
gerçekten v egönülden söylüyorlarsa… O zaman çözümün silahların gölgesinde
sürmesi neden? Bütün diğer konularda anlaşılabilir. KSveSH’nin uzun vadede
Türkiye-Suriye bölgesini kapsayan bir PKK Cumhuriyeti kurma düşleri olabilir
mi?
5) Türkiye’yi zor günler bekliyor. AKP 2015 Haziran seçimlerine giderken ya şapkasından
tavşan çıkartacak, ya da torbasındaki çözüm turpunu..
CHP, Çözüm Süreci ve Ninni:
CHP hükümetin
çözüm sürecine yatmış durumda.Gerçi kendi Kürt politikaları var, birleştiriciyiz,
mesele Meclis’te çözülmeli diyorlar. Ama bence CHP yönetimi, AKP-PKK arasında
çözüm sürecinin yastığına yatıp ninnilerini dinliyor..
AKP çözüm
sürecinde tek başınalığın sonuna geliyor gibi.
CHP kendi çözüm politiklarını ve isteklerini yol
yordamını bütün millete anlatmayarak.. meydanlardan kahvelere kadar.. bütün CHP
örgütü olarak, yıllarca, bıkmadan usanmadan büyük hata yapıyor.. Türkiye
konusunda önemli, cesur ve büyük politikaları olmayan partilerin bir gelecek
kurma şansları da olamaz… Ancak, iktidarın politikalarının veya
başarısızlıklarının pususuna yatarlar. Kendi politikanızı kendiniz
yaratacaksınız, Kürt Meselesi gibi hayati bir konuda programınızı milletin
başına durmadan kakarak tekrarlayacaksınız, bütün bir parti olarak, tepeden
demeç olarak değil..
O örgüt neden var? milletle temel konlarda yıllarca
süren bir diyaloğu nasıl kuracaksınız?!
---14 Ekim 2014 Salı / Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder