SAYFALAR

15 Ekim 2014 Çarşamba

PKK, En Büyük Kürt Devleti’ni Kurabilir mi

Durumu anlamak için Çözüm Sürecine Kürt ve RTE tarafından bakışları anımsayalım: İmralı ziyaretinden sonra kardeş Mehmet Öcalan, ağabeyinden aktarıyor:
6 Ekim: “Devlet kendi çıkarttığı yasaların gereğini yapması gerekir. Çözüm süreci deniliyor. Avukatlar, kaç seneden beri yanımıza gönderilmiyor. Hem hukuksal hem uluslararası mahkemelerde AİHM’de davalarımız vardır. Bunun için neden avukatlar gelemiyor. Böyle bir çözüm yürüyebilir mi yani? Çözüm diye de bir şey yoktur. ‘Müzakere’ diyorlar, müzakere diye de bir şey yoktur. Yapay bir yapıdır, artık buna dayanamıyoruz. Çözüm için 15 Ekime kadar bekleyeceğiz..”
Bu sırada Kobani konusu tüm canlılığını sürdürüyor, hatta RTE, Kobani düştü düşecek, IŞİD ile PKK aynı terör örgütü yok birbirilerinden farkları diyerek büyük tepki topluyor.
7-8-9 Ekim, Cumhurbaşkanlığı seçimine katılan Selahattin Demirtaş’ın sokağa çıkın çağrısı üzerine, Türkiye üç gün yakılıp yıkıldı, 40’a yakın ölü.
11 Ekim KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, Alman ARD televizyonu’na: Silahlı güçlerimizi Türkiye’ye yeniden geri gönderdik.. Cumhuriyet’e açıklama yapan Ankara’dan yetkililer: zaten hiç bir zaman  geri çekmemişlerdi ki.. Bayık, 5 Eylül 2013’te de çözüm süreci tıkanmıştır, çatışma başlarsa gerillayı geri göndeririz, demişti.
11 Ekim Avusturya Die Presse’ye, Cemil Bayık’ın demeci: "Artık barış süreci yok. Erdoğan, barış sürecini seçimleri kazanmak için kullandı… Meclisten çıkan tezkere ile PKK hedefleniyor. Tezkere ile barış süreci Ankara tarafından sonlandırılmış oldu."
12 Ekim 2014, New York Times: Cemil Bayık “Türkiye’nin bu tutumu barış sürecini sona erdirecek ve Kürtler gerilla savaşına tekrar devam edecek.. Türkiye, IŞİD’i kendi çıkarları doğrultusunda Kürt hareketini bitirebilmek ve Suriye Kürdistan Devleti’ni engellemek için kullanıyor.” Kürt Silahlı ve Siyasi Hareketi açısından çözüm süreci durum böyle gözüküyor.
Tabii ayaklanmanın sona erdirilmesi için hükümet Öcalan’ı devreye sokup Demirtaş’a diyalogdan kopmayalım dedirtiyor. Ortalık sakinleşmiş gibi..
Fakat Cumhurbaşkanı ve fiili Başbakan (Başkan RTE), 12 ve 13 Ekim’de, Demirtaş, HDP ve PKK’yi topa tutmayı sürdürüyor.
Bu arada çözüm süreci için hükümet içinde yeni bir örgütlenme yapıldığı açıklanalı 1 ayı geçtiğini de anımsayalım..

Ne anlayalım bütün bunlardan?
1) Anlaşılan Ankara, Öcalan’ı bir sıkıp bir gevşetiyor. Bir mengene devrede gibi. Öcalan sıkıldıkça çözüm mözüm yok diyor. Ama gerçekten de çözüm nerede? Sanırım MİT görevlileri ile Öcalan arasında müthiş fikir alışverişi, felsefi kavgalar, Ortadoğu ile ilgili Türk-Kürt federatif yapısı, Barzani’yi de kafa kola alma tartışmaları, bir Türk-Kürt federasyonu kurulursa Ortadoğu’yu kapsayan, Türkiye’nin hangi petrol kaynaklarını denetleyeceği, bu Federasyonun başka hangi ülkeleri yutabileceği üzerine de think tank çalışmaları yapılıyor olabilir. O zaman, diyelim ki RTE bu tarafın, Öcalan da o tarafın “eşbaşkanları” mı olur? Fantezinin sonu yok. Ama Öcalan’ın derdi öncelikle Türkiye’deki Kürtler için nasıl bir çözüm olacağında.. Hükümet Türkiye’ye söylemediğini Öcalan’a söylemiş olabilir mi, sanmıyorum.
2) Ankara sınırında IŞİD’i mi komşu istiyor yoksa Suriye Kürt Özerk yönetimini ve ilerininin olası PKK devletini mi? Eğer IŞİD, Kürt bölgesinde kontrolü tamamen ele geçirirse İslam Devleti ile komşuluk yapacağız (tabii bölgede Kürtlerle IŞİD arasında savaş da eksik olmaz, bence IŞİD orada yaşayamaz)..
3) Suriye’de PKK –PYD özerk yönetimi ve ilerisinin devleti konusuna uzun vadeli bir bakışa ne dersiniz? Mesela 10 yıl sonra, PKK Türkiye’deki hedeflerine ulaşır, Suriye’deki kardeşiyle de birleşir ve Türkiye -Suriye Özerk Yönetimi kurabilir mi? Sonra da devleti..
Bu zor bir soru ve durum.. Çünkü…
4) PKK-HDP gerçekten Türkiye’deki Kürtlerin ülke çapında dağınıklığını görüyor ve “özerk Kürt bölgesi” kurulmasının zorluğunu gerçekten v egönülden söylüyorlarsa… O zaman çözümün silahların gölgesinde sürmesi neden? Bütün diğer konularda anlaşılabilir. KSveSH’nin uzun vadede Türkiye-Suriye bölgesini kapsayan bir PKK Cumhuriyeti kurma düşleri olabilir mi?
5) Türkiye’yi zor günler bekliyor. AKP 2015 Haziran seçimlerine giderken ya şapkasından tavşan çıkartacak, ya da torbasındaki çözüm turpunu..

CHP, Çözüm Süreci ve Ninni:
CHP hükümetin çözüm sürecine yatmış durumda.Gerçi kendi Kürt politikaları var, birleştiriciyiz, mesele Meclis’te çözülmeli diyorlar. Ama bence CHP yönetimi, AKP-PKK arasında çözüm sürecinin yastığına yatıp ninnilerini dinliyor..
AKP çözüm sürecinde tek başınalığın sonuna geliyor gibi.
CHP kendi çözüm politiklarını ve isteklerini yol yordamını bütün millete anlatmayarak.. meydanlardan kahvelere kadar.. bütün CHP örgütü olarak, yıllarca, bıkmadan usanmadan büyük hata yapıyor.. Türkiye konusunda önemli, cesur ve büyük politikaları olmayan partilerin bir gelecek kurma şansları da olamaz… Ancak, iktidarın politikalarının veya başarısızlıklarının pususuna yatarlar. Kendi politikanızı kendiniz yaratacaksınız, Kürt Meselesi gibi hayati bir konuda programınızı milletin başına durmadan kakarak tekrarlayacaksınız, bütün bir parti olarak, tepeden demeç olarak değil..

O örgüt neden var? milletle temel konlarda yıllarca süren bir diyaloğu nasıl kuracaksınız?!
---14 Ekim 2014 Salı / Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder