Balyoz’da darbe suçlamalarının sahteliği ve uydurukluğunu, eşi Pınar
Doğan ile yaptığı araştırmalarla ortaya çıkartan dünyaca ünlü ekonomi profesörü
Dani Rodrik, sorumuz üzerine diyor ki:
“İktidarın kandırılmış olduğuna hiç
inanmıyorum. Olayın ta en başlarında ben şahsen AKP hükümetinin önde gelen
bakanlarından birisiyle özel olarak konuştum ve bildiklerimi anlattım. Keza
tanıdığım AKP milletvekillerine şahsen yazdım. Kimse bana olanların onlar için
sürpriz olduğunu anlatmasın..”
Orhan Bursalı
Prof. Dr. Dani Rodrik, ekonomi alanında uluslararası
tanınmış bir akademisyen. ABD’de Princeton’da Institute for
Advanced Study’de Sosyal Bilimler’de Albert O. Hirschman Profesörü.. Daha önce, Harvard’da çalışıyordu. İstanbul doğumlu, Robert
Kolej’den sonra üniversite ve akademik kariyerini ABD’de yaptı. Türkiye Cumhuriyeti
yurttaşı. Balyoz’dan yargılanan Çetin Doğan’ın damadı; Pınar Doğan ile evli.
Siyasal ekonomi, küreselleşme, gelir eşitsizliği alanlarında çok başarılı
akademik çalışmaları var.. Balyoz davasını Pınar Hanım ile başından beri
izleyerek, davanın dayandığı delillerin sahteliğini, uydurulmuşluğunu ortaya
çıkartan çalışmalarıyla da ülkede ve dünyada tanındı. Rodrik’ler, Balyoz
davasında gerçeğin ortaya çıkartılmasında avukatlarıyla birlikte en büyük onuru
aldılar. Konu ile ilgili iki kitapları var: “Balyoz
- Bir Darbe Kurgusunun Belgeleri ve Gerçekleri” ile yeni çıkan “Yargı, Cemaat ve Bir
Darbe Kurgusunun İç Yüzü”
(Destek Yayınları). Balyoz
üzerine Anayasa Mahkemesi’nin verdiği çok önemli yeniden yargılanma kararı ve
arkasından gelen tahliyeler üzerine, Dani Rodrik’e sorular yönelttim. Aşağıda
yanıtyarını bulacaksınız..
Önce Balyoz davası üzerine eşiniz Pınar Doğan
ile yaptığınız ve gerçeği otaya çıkartmaya yönelik çalışmalarınızdan dolayı
kutlarım.. Şimdi gelinen aşamada, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) kararını nasıl
buldunuz, dava bundan sonra sizce nasıl seyreder?
Dani
Rodrik: AYM’nin bir şekilde, savunma lehine karar vereceğini bekliyordum, çünkü
aksi taktirde top AİHM’e atılacaktı ve orada Türkiye aleyhine karar çıkacağı kesindi.
AYM’nin bu riski ve maliyeti almayacağını düşünüyordum. Ama doğrusu savunmanın
iki ana şikayeti üzerine yoğunlaşan bu denli kesin bir karar da beklemiyordum.
Yani açıkça delillerin değerlendirmesinde
hata var ve savunmanın çağırmak istediği tanıklar dinlenmeliydi dediler.
Hem de bunu oybirliğiyle yaptılar. Daha kaypak ve mahkeme salonuna mikrofon
sarkıtılması gibi nispeten daha önemsiz bir usul hatası üzerine yoğunlasabilirlerdi,
bunu yapmadılar. Yani gayet olumlu buluyorum.
Mahkeme, yeniden yargılamada, dijitallere
dayanan bütün suçlamaları iptal edip, Seminer üzerine yoğunlaşır mı? Sizce Seminer’de yapılan konuşmalar “darbe”
iddiasıyla yargılanabilir mi?
Dani
Rodrik:
Seminer uzerinden bir darbe davası yürütülmesi mümkün değil, çünkü seminerde darbe
planlamak gibi bir faaliyet yok ve tüm askeri hiyerarşinin bilgisi ve onayı
dahilinde yapılıyor. Olsa olsa tek tük sahici isim kullanmak gibi askeri
kurallari ihlal var. Sahte Balyoz belgeleri o yüzden üretilmiş zaten.
Gerekmesiydi üretilmezdi. Semineri yargılamak yolu seçilirse hukuki dayanağ
olmayacağı gibi, ta Hilmi Özkök’u yargılamaya kadar gider bu iş...
Tabi herşey yeni mahkemenin hukuka ne kadar
bağlı kalacağına bakar. Mutlaka birilerini suçlu bulalım ki dava boşa çıkmasın
diye davranacaklarsa her şey mümkün.
Dünyaya Balyoz davasını anlatarak ilgiyi dava
üzerine çektiniz... ilk girişimlerinizde nasıl karşılandınız, Dani bu işle de
neden ilgileniyor, dediler mi, zorluklarınız oldu mu? Süreç içinde yazı ve yorumlarınızın etkin Amerikan
gazetelerinde daha fazla yer aldığını gördük.. Yanılmıyorsam WSJ bile size yer
verdi.. Burada, CD’lerin sonradan kaydedildiğini delillendiren Arsenal in raporu
etkin oldu mu?
Dani
Rodrik:
Pınar’la birlikte bir sürü yerde yazdık, WSJ, Financial Times, New Republic,
Washington Post, vs. Karşı taraftan farklı olarak bizim elimizde sağlam
argumanlar vardı ve er yada geç gerçekler yalanlara ağır basıyor. Başlarda
genel kanı aleyhimizdeydi tabi, çünkü Amerikalı ve Avrupalılar, bizim sözde
liberallerden bilgileniyordu. Ama biz ise akademisyen olarak yaklaştık, tek tek
kanıtları sunduk, söylediğimiz herşeyin arkasında durabileceğimizi gösterdik.
Arsenal’in raporu önemli oldu, çünkü Microsoft Calibri çelişkisi herkesin
kolayca anlayabileceği bir şeydi.
Bu süreçte dünya çapındaki kariyerinizi
ortaya koydunuz.. Hiç ‘ya biz yanılıyorsak?’ duygusu ve endişesi yaşadınız mı?
Dani
Rodrik:
Bir akademisyen kendini devamlı sorgulamıyorsa gerçek bir araştırmacı değildir.
Bu yüzden Pınar ve ben devamlı birbirimiz için seytanın avukatı rolünü oynadık.
Tamamen emin olmadığımız argumanları ileri sürmedik, çünkü eninde sonunda bunun
bize geri tepeceğini biliyorduk.
Ben bu işte kendimi ortaya attımsa, kayinpederimi
sevdiğim için yapmadım bunu. Kanıtlar çok açık ve kesin olduğu icin yaptım. Tek
oturumda 2003’te kaydı yapılmış bir CD’nin içinden, Ağustos 2009’a kadar (ve evvelinden
bilinmesi mümkün olmayan) bilgiler çıkıyorsa o CD 2003’de üretilmemiştir.
Birileri CD’yi sonradan üretmis, 2003’de görevde olan kişiler yazmış gibi göstermeye
çalışmış demektir. Bu kadar basit. Güncelleme masallarıyla bu sahtekarlığı
aklamak mümkün değil.
Bana başlarda “akademik kariyerinize zarar vermekten korkmuyor musunuz” diye
soruluyordu. Ben de diyordum ki bu süreçten saygınlığınıve itibarını yitirerek
çıkacak olanlar hukuksuzluğu savunmaya çalışan Ahmet Altan, Hasan Cemal, Ali Bayramoğlu, Etyen Mahcupyan gibiler
olacak. Nitekim öyle oldu.
17 Aralık 2013 Yolsuzluk ve Rüşvet
operasyonundan sonra Cemaat- AKP iktidar ortakları arasındaki büyük ayrışmanın
ardından, Balyoz’da (ve Ergenekon’da) önce siyasi sonra yargısal bir dönüşüm
yaşandığı açık ve seçik.. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz? Bu çatışma
yaşanmasaydı?
Dani
Rodrik:
Bu çatışmanın çıkacağı önceden belliydi ve bunu daha önceden yazmıştım.
Cemaat-AKP koalisyonunu ayakta tutan, orduya karşı ortak tutumlarıydı. Ordu
siyaseten zayıfladığı noktada koalisyon çatlayacaktı ve öyle oldu. Erdoğan
devamlı kendine santaj yapabılecek bir ortağa güvenemezdi. Cemaat ise sahne
arkasından kontrol edebileceği biri istiyordu, ki bu Erdoğan olamazdı.
Türkiye’de derin bir yargı / adalet sorunu
olduğu açık, siyasetin eli kolu yargının tüm sisteminin (adli
tıp-polis-bilirkişi dahil) içinde.. Ne diyorsunuz? Bu durumdan adalet çıkar mı,
ne yapılmalı?
Dani Rodrik: Artık hangi kurum kimin
elinde, kim kim için çalışıyor, hangisine güvenebiliriz benim doğrusu hiç
fikrim yok. Adalet çıkarsa tesadüfen çıkar. Mesela Ergenekon-Balyoz-Askeri
Casusluk-Hipnoz-KCK ve benzeri davalarda delil üretmekten tutun da, sanık
lehine delilleri saklamaya kadar bir sürü suç işlemiş polis-savcıların mahkeme
önüne çıkarılsalar da adil yargılanacaklarına dair hiç güvenim yok. Hükümetin
cemaatla kavgasından bugünkü koşullarda olsa olsa yeni bir cadı avı çıkar.
Amerikan kamuoyunda ve çevrenizde akamedisyen
dünyasında ülkemizdeki hukuk ve yargı sistemi üzerinde nasıl bir algı
oluştuğunu görüyorsunuz? “Allah kimseyi... düşürmesin” düşüncesinin izlerini
görüyor musunuz? Özellikle Arsenal raporunun etkisi?
Dani
Rodrik:
Türkiye üzerine algı yurtdışında tamamen degişti. Nasıl oldu da Arap baharında
herkesin örnek olarak gösterdigi bir ülke böyle bir kabus içine düştü diye
soruluyor. Tabi o örnek olarak gösterildiği yıllarda içeride olanlara biraz
daha dikkatle bakılsaydi şimdi olanlar o kadar sürpriz olmazdı.
Avukatların sizleri uyararak bir süre
gelmeyin dediklerini biliyoruz.. Özel yetkili savcı-mahkemeler gerçekten sizi
ve Pınar Doğan’ı tutuklamak cesaretini gösterebilirler miydi?
Dani
Rodrik:
OdaTV bilgisayarlarına yerleştirilen sahte belgelerde bizim ismimiz de (birçok
başka “muhalif” gibi) Ergenekonla işbirliği yapanlar arasında geçiyordu.
Balyoz’da dijitallere serpiştirilen isimlerin sonradan istenilen kişileri içeri
atmak için kullanıldığını biliyoruz. Ahmet Şık ve Nedim Şener’in tutuklanması o
kadar yankı uyandırmasaydı belki operasyonu genişleteceklerdi, bilemiyoruz.
Ancak Türkiye’ye faydamızın yurt dışından daha fazla olacağını düşündüğümüzden
gelmemeyi yeğledik.
AKP iktidar adamları ve
Balyoz’u destekleyen medya mensupları bugün “safmışız bizi de aldattılar,
kandırıldık” gibi gerekçeler ileri sürüyor. Bu savunmayı nasıl
değerlendiriyorsunuz, iktidar gerçekten kandırılmış olabilir mi, veya olsa bile
bunun payı ne kadardır?
Dani Rodrik: İktidarın kandırılmış olduğuna hiç
inanmıyorum. Olayın ta en başlarında ben şahsen AKP hükümetinin önde gelen
bakanlarından birisiyle özel olarak konuştum ve bildiklerimi anlattım. (Benden
görüşmemizin gizli kalmasını istediği için ismini açıklamıyorum.) Keza
tanıdığım AKP milletvekillerine şahsen yazdım. Kimse bana olanların onlar için
sürpriz olduğunu anlatmasın.
Tabi işlerine geldiği için
olanları görmemeyi tercih etmiş olabilirler. Bu onların siyasal sorumlulugunu
azaltmıyor.
Hukuk sisteminin
iyileştirilmesi ve adaletin sağlanması açısından bakıldığında, bu kumpası
hazırlayanların peşine düşülmesi, bu suçları işleyenlerin izlerinin sürülmesi
ve yargılanmalarının sağlanması gerekmiyor mu.. Bunun yargı sistemini de
iyileştirici etkisini görüyor musunuz?
Dani
Rodrik: Bu suçları işleyenlerin yargılanması sadece adalet için değil,
Türkiye’nin sağlıklı gelişmesi için de önemli. Ama ne geçmişteki tecrübemiz ne
mevcut konjonktur bizi bu konuda iyimser yapıyor. Bu işleri yapanların ileride
ortaya çıkacaklarını, suçu birbirlerine atacaklarını düşünüyorum. Ama resmi
soruşturma ve yargılama yolundan pek bir beklentim yok. Ana sorun şu ki,
Cemaatten bu işleri tezgahlamış olanlar AKP ve hükümetten önemli destek
aldılar. Bu işleri açığa çıkarmak demek, bu ortakları da gözler önüne sermek
olacak. AKP’nin bunu yapmak için hiçbir siyasi nedeni yok, dolayısıyla bu
konuda siyasi irade bekleyemeyiz.
Esasen Türkiye’de bu sorunları çözmenin tek
yolu, Güney Afrika’da apartheid rejimi yıkıldığı zaman kurulan Truth and Reconciliation Commission cinsinden
bir süreçten geçmek. Türkiye’de Ordu, Cemaat, AKP dahil olmak üzere her kesimin
yüzleşmek zorunda olduğu çirkin gerçekler var. Böyle bir süreci başlatmak ve
yönetmek için gereken karşılıklı güven bir noktada tesis olur mu bilemiyorum.
Ama başka bir yol da göremiyorum. Belki Turkiye’de mağdur edilmemiş kesim
kalmadığı zaman mümkün olur, ki artık o noktaya epey yaklaştık.
Dani Rodrik, teşekkür ederim yanıtlar için,
sizi Türkiye’ye bekliyoruz..
--22 Haziran 2014, Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder