Geçen
gün gazetelere yansıdı, iktidar İmralı sakini Abdullah Öcalan’ı gazetecilerle
görüştürmeye hazırlanıyor. Dahası, iktidar yandaşı gazeteci isimleri de
listelendi. Bazılarını heyecan sarmıştır şüphesiz.. İmralı’ya sırayla mı
giderler, yoksa hepsi birden mi gider, bilemem.
Ama
“Kürt Açılımı”nın bu yeni “safhası”nın kesin olan iki noktası şu:
1) İlk
etapta Cumhurbaşkanlığı seçimine, Kürtlerin desteğini almaya yönelik
karakteri..
2) İkincisi,
2015’te yapılacak genel seçimler için, AKP-BDP arasındaki Kürt oylarını
“paylaşım savaşı”na etkileri..
AKP Öcalan için kamuoyuna yapacağı halkla
ilişkiler kampanyasını gazeteciler(in)e ihale edecek.
Böylece hem Kürtler memnun olacak hem de
Türkler de Öcalan’a daha da ısındırılacak.
Erdoğan ve AKP, önümüzdeki 4 ayın ana
halkla ilişkiler programı olarak bunu saptadı gözüküyor.
***
Peki salt bu kadarı Kürtleri memnun eder
mi? Eder etmesine de, yeterli bulurlar mı bilmiyorum.
Çünkü BDP, AKP’nin Cumhurbaşkanlığı
adaylığına destek vermeye hazır olduğunu açıkadı, ama özerklik konusunda ciddi
yasal beklentileri olduğunu şart koşarak. BDP ve yavrusu HDP’nin belediye
seçimlerinde toplam oy oranı %6 kadar. AKP’nin oy oranı 44 ile 45 arası
gösteriliyor. İkisinin toplamı sanki %50’yi buluyor. Bu bütünleşmede “kaçak”
olmazsa eğer, Cumhurbaşkanlığı seçiminde, “yeter oy”a ulaşır gibiler..
Cumhurbaşkanlığı seçiminde iki ana
ittifak olacak gibi: İktidar kanadı AKP-BDP/HDP; geri kalanlar da CHP-MHP
ekseninde genellikle muhalefet kanadı.
Diyelim ki RTE veya Gül adaylığını koydu,
tek başına kazanmaları mümkün gözükmüyor. Siyasi parti örgütlü Kürt desteğine
muhtaçlar. Gül, seçime girebileceği olasılığını da düşünerek, twitter-mwitter
konularında daha esnek mesaj veriyor, RTE’ye kıyasla kulağı halka daha açık
gibi. Bu tutumu kendisine daha çok oy getirir mi, çok şüpheli.
***
Bu açıdan bakıldığında, Kürtlerin elinde
bir “altın fırsat” var gibi.
Öcalan’ı “Türkiye’ye açmak”, onlar için
yeterli değil.
Ama onlar için yeterli olmayan ise,
Öcalan için yeterli olabilir.. Zaten Çözüm Süreci’ni her koşulda esas
sürdürenin, Kürtler içinde Öcalan olduğunu biliyoruz.
Öcalan’ın Türkiye nezdinde daha büyük bir
meşruiyet kazanması, işin esasına bakılacak olursa, az-buz şey değil.
Bu iktidar için de geçerli! RTE’nin de
Çözüm Süreci’ni ilerletebilmesi, Öcalan’ın toplumda meşruiyet alanının
genişmemesiyle mümkün..
Bu yolda RTE/ AKP için, daha ileri
adımlar atma fırsatı da ortaya çıkabilir.
Dediğim gibi, Öcalan için yeterli olan
bir “halkla ilişkiler” programı, BDP/ Kandil için yeterli görülmeyebilir, ama
red de edilecek kadar kötü değil!
***
Burada iktidarın açmazı, Öcalan’a
tanınacak meşruiyet zeminin genişliği veya BDP’nin daha fazla isteğine
verilecek yanıtlar sonucu, AKP’nin tabanındaki milliyetçi seçmen ile yaşanacak
krizdir.
Tavizler ve Öcalan’ı hoş göstermenin
dozunun yüksekliği, bu tabanın bir kısmıyla çatışacak ve seçimlerde bir oy
kayması yaşanacaktır.
AKP-BDP Cumhurbaşkanlığı ortaklığının
oyları kılı kılına yetişeceği için, %1-2’lik oy kaybı bile, seçimi kaybetmesine
neden olur.
Kürt meselesinde atacağı adımı,
seçmeninin kabul edebileceği bir dozda tutması gerektiğinin farkındalardır.
***
Tabii bunlar AKP açısından varsayımlar.
Eğer yerel seçimlerde görülen, partiye
veilen %43’lük oranda bir artış değil de, başlayan düşüş %40’lara doğru geri
çekilmeyi sürdürürse, bu ittifak cephesi hayal kırıklığına uğrar.
Bu olasılık vardır, belki de daha çoktur.
Tabii burada belirleyici etken,
muhalefetin büyük çoğunluğunun destekleyeceği adayın kimliği olabilir..
CHP için çeşitli tavırar var. İlki
“kardeşim sana ne kim seçilirse seçilsin, sen kendi adayınla çık, kazanmasan da
olur” tavrıdır. İkincisi de, de kendi adayının kazanmayacağını bilerek, ama
Cumhurbaşkanlığında, iktidarın hınk deyicisinden öte, temsil niteliği yüksek
birisini görme politikasıdır.
AKP Cumhurbaşkanlığını kaybederse, 12015
genel seçimlerinde de olumsuz etkilenir.
***
Evet, önemli belirsizlikler döneminde,
varsayımlarla ilerlemek zordur.
Başta Arınç, RTE’nin yönetim tarzından
önemli rahatsızlıklar duyan çevresi, RTE’yi Cumhurbaşkanlığına “yükseltmek”
isteğinde! Metin Feyzioğlu bu durum
için “kick upstairs” deyimini kullandı (yukarıya tekmelemek gibi!).. Herhalde
düşünceleri, örneğin diyelim Arınç Parti Başkanlığı, Gül Başbakanlık...
Rahatlayan bir parti ve hükümet yönetimi!
Bilemiyoruz tabii..
Biz yine dünkü ana saptamamızda kalalım:
RTE’nin önünde henüz en az bir ay var, karar vermek için: Kendi yararını
ençoklaştırma plan ve programı çerçevesinde, neyse o!.. Tabii RTE’nin bir
hedefi var: 2023! Bir de, eş-çoluk çocuğun Kök tamebi var mı, ağır basar mı...
Sanki, çevresi, Cumuhurbaşkanı ol, diye
boşuna umud bağlamış gözüküyor bana!
-- 8 Nisan 2014 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder