Evet dün Kılıçdaroğlu bir gurup gazeteci, yazar,
yayın yönetmeni, programcı ile yaptığı sohbette, Başbakan hakkında temel
düşüncesini böyle özetliyordu.. Herşeyi yapar? Bu ne demek?
Başbakan’ın işi
gücü Cemaat.. dün alınlarından öptüklerini bugün ise virüs, çete, illegal yapı
olarak nitelendiriyor.. Tabii, iktidarın yolsuzluk ve rüşvetin içine batması ve
bu nedenle dört bakanın istifa etmesi konusunda RTE’de tık yok! Kılıçdaroğlu net: Çünkü bu yolsuzluk ve
rüşvet ağının başında o var..
Bu açıdan
bakıldığında, RTE bütün gücüyle soruşturmayı örtbas etmeye yöneldi... Hakimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısını değiştirecek, tıpkı Deniz Feneri’nde olduğu gibi, iktidarına bağlı savcılarla bu işi
kapatacak.. Yani yargıyı engellemek, şu aşamada RTE için hayati bir mesele!
Sonuçta olay gelip kendisine dayanacak: Bunu önlemek için yasadışı her şeyi yapar..
Cumhurbaşkanı Gül’ün de gelişmeden
endişeli olduğu izlenimi aldım, diyor.
CHP Lideri “yolsuzluk soruşturmasına, Deniz Feneri
davasını kapatan savcılardan birini atamışlar” diyor. 27 Mayıs 1960 öncesi Menderes iktidarının muhalefete yaptığı
saldırılar anımsatılıyor... Kılıçdaroğlu, askeri darbelere karşı olduğunu
söylüyor ve gazetecilere demokrasiyi koruma çağrısı yapıyor: “Başbakan medyayı susturma ve kendine bağlama
saldırılarında başarılı olmasaydı, adım adım diktatörlüğünü inşa edemezdi..”
Doğru.. Medyayı kontrol edince yolu açıldı ve herşeyi kontrolüme alırım noktasına
geldi..
Üniversiteler Nerede:
Kılıçdaroğlu: ülke tam diktaya götürülmek
isteniyor ama ortada üniversite yok.. Neredeler? Niye seslerini çıkarmıyorlar?
Bazı dernekler falan, RTE’yi destekleme ilanları veriyor.. Rezaletin rezaleti..
Sendikalar, demokratik dernekler, genellikle suskun.. Evet üniversitelerin
başı bağlandı da ondan. İktidar - Gül ortaklığında üniversite özgürlüğü tam
boğuldu. Rektörler astığım astık yetkilere sahip.. Ama buna rağmen, hey üniversiteler, eğer varsanız!..
Gizli ajanda:
Kılıçdaroğlu: şimdi açıkça ortaya çıktı
ki Başbakanın gizli bir ajandası var.. Dikta inşasında bu yargısını
seslendiriyor. Aslında İslamiyeti kullanarak, yargıyı kendine bağlayarak,
Başkanlık sistemi dayatarak heves ettiği tek adam diktatörlüğü, uzun zamandır
belli.. Bence gizli değil, açık ajanda
ile gidiyor RTE..
***
17 Aralık:
Bir dönüm noktasıdır, diyor: AKP’nin
ihale-inşaat şirketlerine ve Bilal’ın vakfına yönelen operasyonlar için, çok
güçlü iddialar var.. İstifa eden veya
ettirilen 4 bakan için fezlekelerin Meclis’e sevkedilmesi engelleniyor, bu fezlekelerde kim hangi rüşvete yolsuzluğa
bulaşmış, içlerinde çok güçlü bilgiler var, diyor. Gazetemizde bunları
okuyorsunuz bugün..
RTE vesayet
iddialarını “kendi diktatörlüğünü kurma
süreci olarak kullanıyor”.
Peki RTE’nin
diktatörlüğüne karşı CHP’nin tavrı ne olacak? Mesela, Meclis’i terk,
sinei-millete dönme vb.. Kılıçdaroğlu’nun yanıtı: İstifa bile Meclis’in onayına bağlı... HSYK yasasını önlemek için sonuna kadar direneceğiz. Meclis
komisyonlarında yasa önerileri görüşülürken, “şu maddeleri kaldırır veya şöyle yaparsanız buna destek veririz”
dediklerini, ama Meclis Genel Kurulu’nda, bir önerge ile komisyonda kaldırılan
maddeyi yeniden gündeme getirerek yasaya eklediklerini anlatıyor.. Tabii ki bir
tür dolandırıcılık.. Kılıçdaroğlu: Kaba
güçlerine karşı da duramayız: Onlar 300 kişi biz 150..
“Göğüslerinde partinin adamı rozetleri
taşıyan RTÜK gibi bir HSYK olamaz, buna karşıyız, Farklı düşünceleri olur yargıçların ama yargıç vicdanları, yasaları
uygulayarak karar verirler, diyerek, RTE’nin yeni HSYK önerisine karşı
çıkıyor..
***
Kenan Evrenlerin İhaneti:
RTE zaten yasamanın, yani yasa yapıcı
Meclis’in üzerinde %95 denetime sahip. Çünkü milletvekilleri, gelecekleri,
RTE’nin iki dudağı arasında. Kendisine hep evet diyecekleri seçiyor.
Dolayısıyla Meclis’ten istediği bütün
yasaları hemen en kısa sürece geçirebiliyor. Yani Meclis, RTE’nin
hizmetinde.. Şimdi de yargıyı tam vesayeti altına almak istiyor.. Kenan
Evrenlerin bu ülkeye en büyük ihaneti, milletvekillerine biatı şart koan ve
lider sultasını tam kesinleştiren siyasi partiler yasasıdır.. Bu yasayı
değiştirmeye yanaşmadılar..
Biliyoruz ki,
bu da da millete “parti disiplini”
olarak dayatılıyor. Ülkeyi tek adam diktatörlüğüne, rüşvet ve yolsuzluk
batağına sürükleyecek bir parti disiplini olur mu? Olmaz.. Bu durumda onay
veren bütün milletvekilleri tam bir şey olur.. yani Menderes’in “odun”ları.. Ve şefin sopaları.. Şefi, partisini,
iktidarını, ülkeyi bataklığa sürüklemekten kurtaracak hiç kimsenin kalmadığı, Kavalcı’nın peşinde denize boğulmaya
sürüklenenler..
CHP ve Cemaat:
Kılıçdaroğlu, poliste ve yargıda cemaat yapılanması konusundaki tüm sorulara
yandan yanaştı! Tavrı: Paralel devlet
diyorlar varsa dava aç, kanıtları göster, yargıla.. Peki yargıda? Bakın, diyor, biz hükümeti sorumlu tutarız. Yargıda,
poliste çeteler varsa savcılar verileri toplar ve soruşturma açar.. Bütün bunlar varsa sorumlusu RTE iktidarıdır..
Ben iktidarı bilirim. Peki iktidar
olursanız, size illegal yapı ihbarları gelirse: Gerekeni yaparız, diyor.
RTE, kendisini asla Anayasa ve yasalarla bağlı
görmüyor diyor.
Yandaşlar da “millet beğenmezse sandıktan hesap sorar”
demiyor mu, ah sizi gidi diktatör yaltakçıları!
Anayasa ve yasalara dayanarak iktidara gel,
anayasa ve yasaları çiğne geç, kendini onlara bağımlı hiç hissetme.. sonra kalk
“sandıkta hesap sorun” de.. Hukuk
devleti mi değil, RTE ve adamlarının guguk devleti..
Seçimlere kadar RTE iktidarda kalabilir mi
diye soruyorum kendime.
Onlar için
karanlık bir dehliz var sadece.. Ülkedeki gelişmeleri izleyin, hiç bir şey
raslantısal değil..
-- 16 Ocak 2014 / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet
Merhaba,
YanıtlaSilSayın Bursalı, yazı başlığı İktidarda Kalmak İçin Yasadışı Her Şeyi Yapar Kemal Kılıçdaroğlu’nun RTE ile ilgili söylediği sözleri olduğunu aktarıyorsunuz ama bu kadarla kalmıyor önermesini doğrulayan görüşlere de yer veriyorsunuz: “Tabii, iktidarın yolsuzluk ve rüşvetin içine batması ve bu nedenle dört bakanın istifa etmesi konusunda RTE’de tık yok! Kılıçdaroğlu net: Çünkü bu yolsuzluk ve rüşvet ağının başında o var..” bu sözler de yine Kılıçdaroğlu’nun olsa gerek. Benzer başka sözler gibi; CHP Lideri “yolsuzluk soruşturmasına, Deniz Feneri davasını kapatan savcılardan birini atamışlar” diyor. “AKP’nin ihale-inşaat şirketlerine ve Bilal’ın vakfına yönelen operasyonlar için, çok güçlü iddialar var.. İstifa eden veya ettirilen 4 bakan için fezlekelerin Meclis’e sevkedilmesi engelleniyor, bu fezlekelerde kim hangi rüşvete yolsuzluğa bulaşmış, içlerinde çok güçlü bilgiler var, diyor.”
Vurgulama nedenim şu; Kılıçdaroğlu’nun söylediği başka -karşıt anlamda- sözlere gerek olmadığını göstermek için!. Ama aynı zamanda doğru olduğunu da belirtmemiz gerekiyor; RTE’nin 12 yıllık yönetimi boyunca yaptıklarına bakarak kimsenin, Kılıçdaroğlu’nun söylediği sözlerden kuşku duyacağını sanmıyorum. Gözünü karartmış RTE her şeyi yapabilir gerçekten; toplumun büyük kesiminin algısı da bu yönde. Bu bakımdan Kılıçdaroğlu’nun sözlerine söyleyecek bir şey yok ama bir yerde her şey de buradan başlamıyor mu?
Böyle olmalı ki, sizin olduğunu sandığım şu soru soruluyor: “Peki RTE’nin diktatörlüğüne karşı CHP’nin tavrı ne olacak? Mesela, Meclis’i terk, sinei-millete dönme vb..” Gerçekten sizin ana önermeniz İktidarda Kalmak İçin Yasadışı Her Şeyi Yapar oluyorsa, bu yönde kararlar almanız gerekir. Hadi geçtik bunu “Peki RTE’nin diktatörlüğüne karşı “CHP’nin tavrı ne olacak? Mesela, Meclis’i terk, sinei-millete dönme vb..” sorusuna “Kılıçdaroğlu’nun yanıtı: İstifa bile Meclis’in onayına bağlı...” her şeyi açık olarak ortaya koymuş; kimseyi, korku duyduğu için ayıplamak doğru değil; ben ayıplamam, sizin de ayıplayacağınızı sanmıyorum! Bu bakımdan aslında sorgulamaya bile gerek yok! Kılıçdaroğlu hesap kitap yapmış, güçleri ölçmüş biçmiş: “Kaba güçlerine karşı da duramayız: Onlar 300 kişi biz 150..” Ama tabi insan; olsun dayak yersiniz çok çok başka bir şey yitirmezsiniz, diyesi geliyor...
Buraya kadar hiçbir sözüm yok ama siz önermenizi İktidarda Kalmak İçin Yasadışı Her Şeyi Yapar böyle ortaya koyuyor ve başka sözlerle de bunu destekliyorsanız, artık şu sözlerinizin hiçbir anlamı kalmaz: “HSYK yasasını önlemek için sonuna kadar direneceğiz. Meclis komisyonlarında yasa önerileri görüşülürken, “şu maddeleri kaldırır veya şöyle yaparsanız buna destek veririz” dediklerini, ama Meclis Genel Kurulu’nda, bir önerge ile komisyonda kaldırılan maddeyi yeniden gündeme getirerek yasaya eklediklerini anlatıyor.” Bir benzetmeyle celladınızdan şefkat dilenmek gibi olacak! Yapmayın böyle, demiş olmanızı beklerdim. Ama şu sözleri okuyunca yine de acı duymadan yapamadım: “Yani Meclis, RTE’nin hizmetinde..” Belki de duyumsatmışsınızdır “siz de o meclisin içindesiniz!” Değillerse; peki siz neredesiniz? diye sormanız gerekmiyor muydu?
(devam edecek)
Tüm bu önermelerden, görüşlerden sonra şu sözlere ne demeli: “RTE, kendisini asla Anayasa ve yasalarla bağlı görmüyor diyor.” İktidarda Kalmak İçin Yasadışı Her Şeyi Yapar dediğiniz birine hakaret anlamı taşımaz mı “kendisini asla Anayasa ve yasalarla bağlı görmüyor”sözleri? Ve ben şimdi şöyle düşünüyorum: üç yanı var bu sözlerden çıkaracağımız. Birincisi; Kemal Kılıçdaroğlu ve siyasi temsilcisi olduğu partisi. İkincisi; RTE, yalnız! Ve üçüncü; bizler tüm ülke! Siz şimdi böyle sözler İktidarda Kalmak İçin Yasadışı Her Şeyi Yapar söylediğiniz kişiyle tüm bağlarınızı koparmış olursunuz. O andan başlayarak farklı bir konumda yer almak zorundasınız. O kişi RTE; bana böyle bakıyorlar, öyleyse ben de tüm bağlarımı koparırım, der ki kendisini o yönde konumlandırmış olmasından böyle aldığını anlıyoruz. Üçüncüsü; bizler, ne deriz ve yaparız? Birincisi; Taksim Gezi Parkı Direnişinde halk söyleyeceğini söyledi. İkincisi, bana kalırsa halk beklemede...Siz ne dersiniz?
YanıtlaSilBunlar dışında iki konu var ve size de eleştirilerim: “Kılıçdaroğlu, askeri darbelere karşı olduğunu söylüyor ve gazetecilere demokrasiyi koruma çağrısı yapıyor: “Başbakan medyayı susturma ve kendine bağlama saldırılarında başarılı olmasaydı, adım adım diktatörlüğünü inşa edemezdi..” Doğru.. Medyayı kontrol edince yolu açıldı ve herşeyi kontrolüme alırım noktasına geldi..” “gazetecilere demokrasiyi koruma çağrısı yapıyor:” sözlerinden önce ““Kılıçdaroğlu, askeri darbelere karşı olduğunu söylüyor” ne anlama geliyor, neden böyle bir söz söyleme gereği duyuyor ve siz neden böyle bir söz söylemeyi gerekli görüyorsunuz, diye sormadınız? Anlaşılır gibi değil ama beni asıl şaşırtan Sayın Bursalı “gazetecilere demokrasiyi koruma çağrısı yapıyor” Gazeteciler de yeri geldiğinde her yurttaş gibi demokrasiyi koruma çabası içine girer; gerçi Türkiye’de gazeteciler demokrasi kavgasının ön cephesinde savaşım vermek zorunda kalıyor; bunu en iyi sizler, Cumhuriyet gazetesi yazarları, çalışanları bilir, herkes bilir ama anlaşılan Kemal Kılıçdaroğlu bilmiyor! Olabilir de Sayın Bursalı, gazetecilerin işi demokrasiyi korumak mı? Yani her yurttaşın olduğu kadar dışında; Kemal Kılıçdaroğlu’nun gazetecilere çağrı yapacağına kendi işlerine bakmaları gerektiğini söylemeniz gerekmiyor muydu?
İkinci olarak da “Üniversiteler Nerede: Kılıçdaroğlu: ülke tam diktaya götürülmek isteniyor ama ortada üniversite yok..” (...) “Sendikalar, demokratik dernekler, genellikle suskun..” Sizin düşüncenizi doğrusu merak etmiyor değilim; anlaşılan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Türkiye halkının her kesiminin ülkedeki gericiliğe, yolsuzluğa, sömürüye karşı tüm güçleriyle savaşım içinde olduğundan haberi yok! Gezi Parkı Direnişi neden yapıldığını; yoksa faiz lobisinin, dış güçlerin mi yaptığını sanıyor? RTE bile inanmıyor ki bu sözlerine ama anlaşılan Kılıçdaroğlu RTE’nin bu güldürücü sözlerinin tek inananı!
İki konu var, dedim ama “Gizli ajanda: Kılıçdaroğlu: şimdi açıkça ortaya çıktı ki Başbakanın gizli bir ajandası var..” Yazmadan geçmek olmayacak: “ İktidarının ilk aylarında “gizli ajanda” ülke gündemine oturdu” (Mustafa Balbay. 16 Ocak 2014 perşembe) Acaba Kılıçdaroğlu ülke gündemini 12 yıl geriden mi izliyor?
Merak bu yalnızca Sayın Bursalı; Kemal Kılıçdaroğlu sizlerle bunları konuşmak için mi buluştu ve sizin gibi güçlü bir yorumcu, bu konuşmalardan böyle bir yorumda mı bulunmalıydı?
Saygılarımla
Selçuk Oğuz
gazeteci-yazar
Selçuk bey öncelike Kılıçdaroğlu'nun söylediklerine yer açtık.. Köşemdeki yer belli, yazacağım satır belli. Sizin belirttiğiniz kapsamda bir yazı yazabilmek için ne zaman vardı ne de gazete yer açabilirdi..
YanıtlaSilGazeteci –yazar olarak bunları ben kadar bilmeniz gerekiyor diye düşünüyorum..
Siz bir kısmını söylüyorsunuz, ben bunlara ek olarak daha nreler yazabilirim..
Herşeyi bir yazıda yazmak zaten mümkün değildir. Yazılarımın bütününde dikkat çektiğiniz pek çok fikir -eleştiri bulunmaktadır.. Teşekkür ederim irdelemeleriniz için