Hızlı iki gün yaşadık; Gül Habertürk’te konuştu, Başbakan
yandaş medyasını ve adamlarını topladı, ama bence en önemli gelişmelerden biri
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin
Feyzioğlu’nun büyük bir girişimcilikle ülkede hukuku kısmen raya oturtacak
olan yasal düzenleme önerilerini Cumhurbaşkanı’na ve Başbakan’a götürmesi.
Gül’den başlarsak, hukukun neredeyse askıya
alınması, devlet içindeki yarı illegal yapılanma konularında Türkiye
yıkılırken, Anayasa’nın kendisine yüklediği görevi yerine getirmede oldukça
pasif ve sessiz kaldığını söyleyebiliriz. Habertürk’teki söyleşide, devlet
içinde “paralel yapılanma”ya izin verilemeyeceğini, rüşvet ve yolsuzluklara da
kayıtsız kalınamayacağını belirtti. Cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerine de
konuşmadı, henüz çok zaman var diyerek.. Yani ne olacağı konusunda hiç bir
karar ve anlaşma yok..
Şüphesiz ki Gül, Erdoğan ile konuşuyordur.
Ama Erdoğan’ın ilgi, yetki, politik alanlarına pek girmeyi tercih etmediği net
olarak görülüyor. Gül, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve politik istikbalinde
acele etmiyor..
***
Feyzioğlu, çok iyi bir zamanlama ile, büyük
bir hukuk yüzkaralığı ve utanmazlığı olan Silivri yargılamalarını ve Yargıtay
safhasını, cemaat yargısının tasallutundan kurtaracak ve belki de adil
yargılamanın önünü açacak öneride bulundu. Bunun
için, 5 Temmuz’da özel mahkemeleri ortadan kaldıran yasadaki “davalar
kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar ellerindeki işlere bakmaya devam
edeceklerini” öngören maddenin kaldırılması ve
yargılamaları yenileyecek bir maddenin eklenmesi, yeterli olacaktır.
Yalçın
Akdoğan’ın “milli orduya kumpas
kurdular” demesi sıradan bir olay değil. Başbakanla kararlaştırılan ve
üzerinde konuşulan bir konu olduğunu yazdım ve söyledim. Evet bu bir kumpastır,
bu kumpası yok ederek devlet (burada hukuk) içindeki yapıyı çökertebilirsiniz.
Zaten Cemaatin gazeteleri ve kalemleri, bu gelişme karşısında panik yaşıyor! Bu
kumpasın ardında zamanında RTE’nin tam desteğinin olduğunu da yeniden yazalım.
Bu kumpasın diğer bir yönü de, Cemaatin Ordu içindeki yapılanmasıdır,
bu yapılanma için herşeyi yakıp yıkabileceklerini, her türlü düzeneği
kurabileceklerini, masum insanlara her türlü zulmü yapabileceklerini ve ülkenin
savunmasına zarar verebileceklerini gösterdiler.
Cemaatin Ordu imamı kimlerdir? Can alıcı bir
soru da budur.. iktidar çatışmasının henüz tartışılmayan yönü..
***
Başbakan’ın dünkü gazetecileriyle görüşmesine
gelince...
Önümüzdeki en büyük engel, Başbakanın kişi
olarak da demokratik görünmeyi asla kendisine yakıştırmamasıdır! Yüzde 99
yandaşlarıyla toplantı yaptı. Hürriyet’ten tutun Cumhuriyet’e kadar başka hiç
bir medya temsilcisi orada yoktu. Başbakan’ın bu ayrımcılığı, ülke çapındaki
ayrımcılığının da resmen dışavurumudur.
Üstelik, en zor durumda olduğu bir zaman
diliminde bile, sığındığı yerin yandaşlık, kendi “muhkem yapısı” olduğunu
belirtelim. Ama buna karşılık, yargı töreninde dinlemediği Feyzioğlu’nu kabul
edip önerilerine kulak vermesi, şüphesiz ki olumludur.
Bağımsız ve tarafsız yargının bittiğini
Meclis Başkanı Cemil Çiçek de dile
getirdi. Ama ne zaman? Cemaat, geniş bir yolsuzluk ve rüşvet dosyasıyla
iktidarın karşısına çıkınca! Cemaatin Silivri yargılamaları ne kadar
düzenbazlıklarla doluysa ve asla yargılama diyemeyeceğimiz tam bir linç olayı ise, iktidara yönelik dosyası da, o kadar ciddi
ele alınmayı gerektiren iddialarla doludur.
***
Erdoğan, Silivri’deki yargılamaların
sahtekarlığı ile rüşvet ve yolsuzluk iddialarını aynı sepete koyamaz..
Şüphesiz, Silivri rezaletini ortada
kaldıracak, orada yargılanan herkesin onurunu, mesleğini, rütbesini, yüksek acı
parasını/tazminatını geri verecek ciddi adımlar atmasının tamamen arkasında olacağız.
Ama bunun karşılığında rüşvet dosyasının
örtbas edilmesi gibi bir “takas teklifi”
asla kabul edilemez.
4 Bakanı düştü, düşürüldü! Bu yargılamaların
gölgesiz yapılmasını sağlaması, iktidarına da yeni bir sayfa açabilir!
***
F.
Gülen,
bir pazarlık mektubu göndererek, barışma
önerisinde bulunmuş Erdoğan’a.. Köprü altında çok sular aktı.. Bu konuyu
yarın yazacağım..
Hiç bir iktidar, devlet içinde kendisini bir
şekilde esir alabilecek hiyerarşik güce sahip bir yapı ile birlikte yaşayamaz..
Anımsatalım: CHP bile!
-- 5 Ocak 2014 - Bilim ve siyaset / Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder