İktidar ve
yandaşları “devlet içindeki cemaat
yapılanması bize darbe yapıyor” diye tutturdu ya.. Ve buna dayarak,
alelacele, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu tamamen bakan ve başbakana
bağlayacak Anayasa’ya aykırı değişiklikleri gündeme getirdi ya.. Bir çoğumuz da
“evet, illegal cemaat yapısı” temizlenmeli, diyor ya…
Hiç şüphem
yok…Cemat yapısının, bu yarı illegal hiyerarşik örgütlenmesin temizlenmesi
gerek. Çünkü ellerine devlet yetkisini geçirdiklerinde, nasıl tuzak
kurduklarını, sahte delil üreterek masum insanlara hayatlarını nasıl zehir
ettiklerini, bu konuda utanmazlık duygusu ve hiç bir vicdan yasa anayasa
tanımadıklarını gördük..
Ama durun…
Mesele, yolsuzluk ve rüşvet.. Kimin, ne zaman, hangi amaçla bu yolsuzlukların
üzerine gittiği önemli mi? Diyelim ki Cemaat bir iktidar savaşı perspektifinde,
diyelim ki doğrudan Başbakan ve yakınlarını hedef alan bir soruşturmaya
girişti..
Salt, bu soruşturmayı
“cemaatçi yapı” sürdürüyor diye, yolsuzluk ve rüşvet olaylarını beşinci plana
mı atacağız ve görmezden mi geleceğiz..
İktidar ve
yandayları kampanyalarını Cemaat üzerinden sürdürüyor.. diyorlar ki bakın en
kadar kötü… Evet, aynı düşüncedeyiz.. Bunu biz yıllardır yazıyoruz.. O zaman
sizler Cemaati “beceriklikleri” ile çok güzel kullanıyordunuz.. Şimdi, ciddi
bir soruşturmayı size yönelik açtıkları için tu kaka oldular?!
Sizin
niyetiniz, Cemaati mi tasfiye etmek yargı ve emniyetten? Yoksa, bu tasfiye ile,
ayrı zamanda rüşvet ve yolsuzluk olaylarının soruşturulmasını mı önlemek? Ve bu
bahane ile tüm yargıyı tamamen denetiminiz altına mı almak?!
***
Şimdi bir başka denklem kuralım ve niyeti ortaya
çıkartalım..
Diyelim ki,
yargıda ve emniyette bir “cemaat
yapılanması yok”..
Devletin normal memurları, yasalar çerçevesinde
“özgürce” hareket ettiler (normal ülkelerdeki gibi) ve bakanlara ve başbakanın
oğluna kadar uzanan yolsuzluk ve rüşvet ağını saptadılar.. Tıpkı bugünkü gibi
tutuklamalar soruşturmalar yapıldı ve bakanlar da yine istifa etmek zorunda
kaldı!..
***
Böyle bir
durumda, Başbakan, iktidar ve yandaşları ne yapacaklardı? Namusluca herkes yanıt versin: Yasalar
karşısında boynumuz kıldan ince mi diyeceklerdi?
Yoksa, “yargıda ve emniyette, nedense gözümüzden
kaçan Kemalist yapılanma bize tuzak kuruyor” mu diyecekti…
Veya “ABD ve ülkemizin düşmanları devlet içindeki
ajanları aracılığıyla Başbakanımızı devirmek, hükümeti yıkmak için operasyon
yapıyor” mu?
Veya ne
diyeceklerdi, hadi yandaşlar, bir yanıt lütfen: Susup oturacak mıydınız!?
***
Şüphesiz ki, onbin kez hayır!
Tıpkı bugünkü
gibi kıyamet kopartacaktınız.. Hükümet derhal “kemalist” veya “ajan” savcı ve
hakimleri temizlemek için, HSYK’nın yapısını tıpkı bugünkü gibi değiştirmek
için harekete geçecekti…
Yani bugün
yaşadığımız kıyameti aynen yaşayacaktık..
Çünkü, önemli
olan iktidar için, 12 yıllık dönemindeki bunca yolsuzluğu ve rüşveti ortaya
çıkartmayacak, soruşturmayacak, araştırmayacak, kendi denetiminde bir emniyet
ve yargı sistemi kurmak.. (Birileri buna “demokrasi geliyor”
diyor da glümekten ölüyorum!)
İktidarın bugün
giriştiği iş budur. HSYK, bu işleri soruşturmaya kalkacak olan yargı
mensuplarının kafasına kafasına inecek.. Savcılar ve hakimler de korkudan hiç
bir şeye dokunmayacaklar.. Tıpkı Deniz
Feneri’nde yaptıkları gibi.. Çünkü orada, soruşturmayı sürdüren savcılar,
tuzaklarla üstelik mahkeme önüne çıkarıldı ve sanık yapıldı.
Atadıkları iki savcı da soruşturmayı kapattı! Şimdi onlar biri, Deniz Feneri'ndeki "başarılı çalışması" nedeniyle, hükümetin savcısı olarak yolsuzluk ve rüşvet davasına atandı!..
Böyle alçakça
bir düzen kurulu durumda..
Bu düzenin
Cemaatle ilgisi var mı? Silivri ve benzeri yargılamalarla var.. Çünkü aynı
soydan ve soptan.. Onlar kendilerine engel olarak gördükleri insanları,
düzenleri ve Ordu’yu hedef alarak bu kepazelikleri yaptı. Kendilerini faş eden
gazeteci ve yazarları susturmaya kalkıştı. İktidar da, yolsuzluk ve rüşvet
düzenini korumak için çalıştı.
Şimdi Cemaat,
iktidar çatışmasıyla, bu rüşvet düzenine kılıcını saptayınca, feryat figan “vay darbeciler..” kıyameti
kopartıyorlar..
HSYK’yı
değiştirme ve emniyeti temizleme girişiminin esas amacı budur..
Rüşvet
ve yolsuzluk düzeni bozulmadan sürsün…
Cemaat rüşvet/yolsuzluk
operasyonu yapmadan önce, iktidarın vaaay
devlet içinde illigal yapılanma gibi bir derdi mi vardı?!
Aslında
iktidarı paylaşsaydılar Cemaat ile, onlar da bu düzene göz yumacaklardı, belki
de kesin darbeyi sonra indireceklerdi..
TÜRKİYE
KAZANACAK
Bu catışmadan
kim kazanacak kim kaybedecek yorumları.. Genel kanı: ikisi de kaybedecek..
Bunun için de arabulucuk, yapma etme bak
ikimiz için de kötü oluyor, allah peygamber din ayet söylemleri gırla.. Birleşin,
bu pislik düzenini sürdürün!... Herhalde dinin kötü amaçlara bu kadar
alet edildiği bir dönem yaşamadık.. Demek bu kadar ucuzmuş iş..
Ama kimse bu
çatışmadan Türkiye’nin kazanma
olasılığını gündeme getirmiyor.. Evet Türkiye kazanacak!
Birincisi,
“yargı ya iktidara veya cemaate bağlı olacak” gibi bir dayatma ile karşı
karşıya olduğumuz ortaya çıktı.. hayır “Yargı
yasalara, anayasaya, hakka hukuka vicdana bağlı olmalı”yı
gerçekleştirmeliyiz.. O zaman Türkiye kazanır.. Bu sesi ana slogan yapmalı
Türkiye..
İkincisi,
devlet içinde Cemaatin Silivri
yargılamalarındaki kumpaslarının ortaya çıkması.. İktidar mecburiyetten bu
noktaya geldi! Şüphesiz ki bu da yaşadığımız 5 yıllık alçaklık dönemini
bitireceği için de, Türkiye için büyük kazanç..
Zaman
temizlenme zamanı..
-- 13 Ocak 2014 / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder