Tabii öncelikle
konuşulan, Çin’den “alınacağı” açıklanan 100 km’lik füzeler.. Daha bu sorun can
alıcı yönleriyle iktidarın, NATO’nun, ABD’nin, AB’nin elinde ateş ateş yanıp dururken, Ulvi (Çakırözer) 1000 km füzeyi
tartıştırmaya soktu! Dur be kardeşim, ananın karnında 9 ay nasıl durdun!!?
Arkadaşlar,
üçyüz beşyüz milyondan değil, bir kaç milyar dolardan bahsediyoruz.. Türkiye’de
insanlar yoksulluk sınırında çırpınırken en az 4-6 milyar dolarımızı şimdi de
“füze”lerle gökyüzüne fırlatacağız..
Madem “yoksulluk sınırı” dedik, o halde bir
kaç rakam verelim ki sözümüz inandırıcı olsun: Demokrasi, basın özgürlüğü gibi
yerlerde süründüğümüz göstergeleri bir kenara bırakalım, madem konu para: Türkiye
dünyada (son rakamlar),
*Cinsiyet
eşit(siz)liğinde 122 sırada;
*Nüfusta yoksul
oranı %16, 2 (12 milyon 225 bin yoksul)
*12 milyon
insanımız da yoksulluk riski içinde.. Ülkede
günde 5 dolara kadar bir gelirle yaşayan nüfusun sayısı 20 milyonu aşıyor...
Çocuk yoksulluğu da bu sayılardan aşağı kalmıyor..
Şimdi, bu
halkın tepesine sen kalk füzelerle vur...
Ne yani yoksulluk dizboyu diye ülkeyi mi
savunmayacağız, demeyin. Bu nitelikli füzeler ilk kez
gündeme geliyor, ve çok büyük yeni masraf kapısı.. Öncelikle söyleyelim:
Türkiye’nin buna ihtiyacı yok! Bu RTE- Davutoğlu’nun aktif barış adı altında, gerektiğinde saldırı amaçlı
politikalarının getirip dayattığı savunma konseptinin zorunlu ürünüdür!
Şimdi konunun ateşten siyaset yönüne bakalım..
***
Başbakan
başkanlığında Savunma Sanayi İcra Heyeti, füze savunma sistemi alımında,
Amerikan, Avrupa, Rusya seçeneklerini eleyip Çin seçeneğinde karar kıldı.
Ortalık karıştı.. NATO ortak bir savunma/saldırı silah konseptine sahip. Bütün
sistemlerin birbiriyle uyumlu olması zorunlu gibi. Bu Çin de nereden çıktı?
Tabii “daha
ucuz” olması ve kısmen burada da üretiminin söz konusu edilmesi, gibi, tercihin
yadsınmaz bir üstünlüğü var.. eğer bir ihtiyaç olsa, ben de Çin ile uzun vadeli
böyle bir işbirliğine girerdim...
Ama niyet bu
değil.. Çin füzeleri tercihi, sadece, ABD’ye ve AB’ye karşı bir koz, bir tehdit.. diyor ki: Silah sistemimi değiştiririm... Sadece
bununla da kalmam...
Ne demek bu,
başka ne yaparsın? Doğu’ya yaklaşırım!
Doğu neresi? Tabii ta ötede Şanghay İşbirliği Örgütü, orada Çin de var..
Çin bugün Batı
için ne anlama geliyor: Bu yükselişle ve ekonomiyle 2020’larda dünya
egemenliğini ABD’den devralacağına ilişkin ciddi raporlar senaryolar var..
Peki başka?
Ooooo, bu öngörüler o kadar ciddi ki, ABD yeni savunma/stratejik askeri
planlarını Pasifik’e, Çin’i dikkate alarak kaydırdı.. Bu nedenle de zaten Orta
Doğu’da başına bela olacak yeni savaşlar istemiyor.. Yarın Obama-Esad buluşması bile olabilir! ABD Dış İşleri Bakanı Kerry’den
ilk övgü de geldi! Suriye’deki, arkalarında iktidarımızın kısmi desteğinin
bulunduğu köktendincileri de safdışı bırakmak konusunda Esad ile anlaşırlar...
***
Peki bizim
iktidar Çin kozunu neden ileri sürüyor?
ABD ve AB’nin RTE’yi silmesi ile yakından ilişkili
bir durum... New York Post’un bir yazısı düştü önüme biraz önce: “Erdoğan, Cumhuriyet’in 100 yıldönümü olan
1923 ‘reformlarıyla’ Türkiye’yi 1000 yıl geri götürecek..” Buna benzer, RTE’nin diktatörlüğünden
tutun pek çok uygulamalarına kadar yüzlerce yazı, görüntü, söyleşi yayımlanıyor
Batı basınında..
Şüphesiz,
demiyorum ki hükümetler emrediyor, onlar da yazıyor.. Hayır, ama şu doğru:
Hükümetlerinin RTE’den duydukları rahatsızlık ayyuka çıkınca, medyaları da,
düne kadar görmediklerini görür hale geliyorlar! Çok basit bir mekanizma..
RTE, Batının bırak iktidarı mesajına, Çin kozu ile
yanıt veriyor.. Şüphesiz şimdilik “seçimleri
kazanacağım ve en az 4 yıl daha iktidarda kalacağım”, güveni yürürlükte: Türkiye’yi sizden uzaklaştırırım..
Yapabilir mi?
Hayır.. “Çin’den alıyoruz”
açıklaması kesindi değil mi? Evet, Savunma Bakanı Yılmaz’ın 1 Kasım tarihli açıklaması da önümde duruyor: “Çin’i seçtik, çünkü..” Daha sonra, Gül dahil, ama RTE hariç, “o bir öncelikler listesi, henüz ortada
imzalanmış bir anlaşma yok..” dediler.
RTE, ABD ve Batı’yı dize getirmeye mi soyundu!?
Komik komik laflar etmeye başladım.. Ama insanın kendine özgüveni uzaya
fırlarsa, yapmayacağı şey yoktur..
İşte Polis Paketi gibi naneler ve herzeler
gibi..
-- 8 Ekim 2013 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder