Gündem CBT,
Sayı 1383, 20 Eylül 2013
Geçen haftaki
yazıya yankılar geldi.. Bu hafta Gündem’de bunları değerlendireceğim.. İlki
eski YÖK üyesi Bülent Serim’den.. Şöyle diyor:
“13 Eylül günlü
Cumhuriyet Bilim Teknoloji Dergisi'nde, "Askeri Merkeziyetçi Bir YÖK ve
Felsefe Kararı" başlığı altında, "YÖK demek, Gökhan Çetinsaya
demektir; yani Başkan. Başkan demek, Cumhurbaşkanı ve hükümet demektir"
diyor ve YÖK'ün katı merkeziyetçi bir yapıda olduğunu belirtiyorsunuz.
1) AKP iktidarı
çok eleştirmesine karşın, 11. Cumhurbaşkanı'nın göreve başlamasından ve yeni
rektörler sayesinde Üniversitelerarası Kurul'un ele geçirilmesinden sonra YÖK'ü
yere göğe sığdıramamış ve onu, merkeziyetçi yapısından yararlanarak
üniversiteleri dönüştürmede kullanmıştır.
2) Doğrudur,
şimdi YÖK demek Başkan; Başkan demek de siyasal iktidar demektir.
Ben kısa süre Prof. Dr. Erdoğan Teziç, uzunca süre de Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan dönemlerinde YÖK üyesi olarak görev yaptım.
Ben kısa süre Prof. Dr. Erdoğan Teziç, uzunca süre de Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan dönemlerinde YÖK üyesi olarak görev yaptım.
Prof. Özcan
Aralık 2007'de Başkan'lığa getirildi. Mart 2008'de siyasal iktidar yanlılarının
çoğunluğu ele geçirmesine kadar YÖK Genel Kurulu'nu toplamadı. Sonrasında ise,
tek başına Başkan'ın değil, aynı zamanda bir grup YÖK üyesinin egemenliği
vardı. Bu grubun dışarıda aldığı
kararlara, yasa gereği Genel Kurul'a getirilip resmiyet kazandırılıyordu.
Ben ve 4 YÖK
üyesi arkadaşım, yükseköğretimin dönüştürülmesine ve niteliksizleştirilmesine
ilişkin kararlara karşı durmaya çalışıp, bunu azınlık görüşü olarak kararlara
geçirttik. Türban, katsayı, üniversitelerin siyasal iktidar isterlerine uygun
biçimde yaygınlaştırılması, aynı amaçla öğrenci kontenjanlarının artırılması,
yeterince araştırılmadan vakıf üniversitelerinin sayısının artırılması, vakıf
üniversitelerinde her türlü fakülte açılmasına izin verilmesi, yükseköğretim
kurumlarına kişi adı verilmesi, eğitim fakültelerinin kapatılması, ilahiyat
fakültelerinin yaygınlaştırılıp öğrenci kontenjanlarının artırılması, rektör ve
dekan seçimi gibi konular, muhalefet ettiğimiz konulardan kimilerini
oluşturmaktadır.
Ergenekon
soruşturması nedeniyle üniversite rektörleri ile öğretim üyelerinin
tutuklanması üzerine, konunun YÖK Genel Kurulu'nda tartışılmasını sağladık; ne
yazık ki bir bildiri ile kınama istemimiz, YÖK'ün o günkü yapısına uygun olarak
engellendi. Bunun üzerine 5 YÖK üyesi bir bildiri ile yapılanlara tepkimizi
ortaya koyduk. Ama YÖK giderek siyasal iktidar yanlısı bir organa
dönüştürülünce muhalefetin bir anlamı kalmadığını görüp, yapılanlara daha fazla
ortak olmamak için Temmuz 2009'da istifa edip ayrıldım.
Yazınız beni yeniden o günlere götürdü ve kısa bir kesiti bilginize sunmak istedim.”
Yazınız beni yeniden o günlere götürdü ve kısa bir kesiti bilginize sunmak istedim.”
***
İkincisi, YÖK
eski Başkanı ve tutuksuz yargılanmak üzere bırakılan Prof. Kemal Gürüz aradı.. Böylece merhabalaştık.. YÖK’te ilahiyat
fakülteleri için ne yaptıklarını anlattı. YÖK’ün ilahiyet öğreniminden
felsefeyi kaldırmasının, ilahiyatçı değil tamamen
dinci bir karar olduğunu söyledi.. Özetle şöyle:
“İlahiyat
uzmanlarından bir komisyon kurduk YÖK’te.. Çünkü ilahiyatla ilgili aklımızın
ermediği sıkıntılar vardı, mesela yurt dışından alınan diplomaların denklikleri
nedir bilmiyorduk... Bize bir rapor verdiler, şu şu üniversiteler bize denk
değil, olsa olsa iki yıllık ön lisans eğitimi olabilir, diye.. Mısır’da El Ezher
üniversitesinin denkliği, bu rapor üzerine kaldırıldı mesela. Fakültelerin ders
programlarına hiç müdahale etmedik.. Ele aldığımız diğer bir konu da şuydu:
Liselerde ortaokullarda din bilgisi ve ahlak dersi var ama öğretmeni yoktu. Biz
ilahiyat fakültelerinde din kültürü ve ahlak öğretmenliği diye bir program
açtık. Böylece Din Bilgii ve Ahlak öğretmenleri yetiştirildi. Prof. Mualla Selçuk ve Beyza Bilgin gibi ilahiyatta yetkkin kişiler düzenledi bu
programı.. Benden sonra bu programlar kapandı ve eğitim fakültelerine verildi..
“İkincisi,
radikal bir program yapıldı, Diyanet İşleri Başkanlığında imam hatip mezunu
insanlar vardı, bunlara yönelik Anadolu Ünversitesi ile birlikte iki yıllık ön
lisans program kuruldu ve hepsi bu programa sınavsız alırdı.. O zaman
Diyanet’in başında Sait Yazıcıoğlu vardı.. Çok değerli ilahiyatçılarla
çalıştık, Mehmet Aydın gibi felsefe
uzmanlığı olan insanlar vardı.. şimdi ise hiç biri yok ortada.. Çok iyi
ilahiyatçılar var ülkemizde ama kenara itilmiş durumdalar.. Şimdi bunlar aldıkları kararlarla
İlahiyat eğitimini Osmanlıdan da geriye, 11- 12 yy Gazali zamanına
döndürüyorlar..”
***
Üçüncüsü Bozkurt Güvenç’ten:
“Ruhban
sınıfından İmam-Hatipler ve Papazlar Için sosyoloji ve felsefe gerekli
görülmeyebilir. Ama İilahiyatı,
dinbilim (Teo-loji) karşılığı kullanıyorsak,
Dinler Tarihi ve Felsefesi zorunludur. Cambridge Üniversitesi Theology Profesörü,
kendisine sitem eden ABD‘li (Hiristiyan) Hanıma şu yanıtı vermişti: “Tanrı-bilimin farklı görüşlerini sundum.
Sarsılan inançlarınızı en yakın kilisede hemen onarabilirsiniz..
Sorun ve çözüm inanç ile bilimi ayıran sınırda. Son
Ramazan ve İftar sohbetlerinde Tanrı-bilim (Teo-loji) yapan bazı aydınları ve akademisyenleri tanıdım; oysa,
siyasi iktidar ülkemizde ilahiyat (bilim) fakültesi değil medrese istiyor.
(TÜBA neden kapatıldı?)"
***
YÖK zor
durumda, YÖK üyeleri arasında da karara şiddetli tepki gösterenler var. Sanırım
kararı geri alacaklar. Ayrıca ilahiyat cenahından pek çok kişi de ilahiyat
eğitiminden felsefenin çıkartılmasının çok yanlı olduğunu gazetelerde ve
televizyonlarda söylüyorlar..
YÖK’ün bu
kararı ilahiyatçı yerine (köktendinci) yüksek eğitim almış imamlar/ insanlar
yetiştirir ancak..
Şimdi merak
ediyoruz: Bu kararı YÖK Başkanına kimler dayattı? Onları bilirsek niyetleri ve
örgütsel yapıları daha iyi anlaşılır.... Yoksa bir bilen?
Gelecek Cuma’ya
kadar, hoşçakalın..
NOT: YÖK'ün, aldığı kararı yeniden görüşmek üzere geri çektiği açıklandı! Eh kenda cemaatlerinden de bu kadar tepki gelince! Öğrenmek istediğimiz temel bir mesele var: Bu kararı kim tepeden YÖK'e getirdi, dayattı ve karar olarak çıkarttı? Yooo ne önemi var demeyin.. Çok önemli.. Hükümetse bilelim, gelecek planlarını daya iyi öğrenelim.. Veya cemaatlerden biri mi dayattı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder