Şu sıralarda, RTE’nin Apo ile İmralı’da “imzaladığı” “barış
süreci” tartışılır oldu: Var mı yok mu? Apo İmralı’dan uyarıyor.. Karayılan demeçler veriyor.. Demirtaş süreç için gitti-geldi ama kurtardık, diyor. RTE, gerillanın henüz %15’ini geri çektiler
diyor, PKK ise büyük çoğunluğunu çektik
(%85, yani) diyor. Apo “özsavunma güçleri”ni
Cizre’de piyasaya sürüyor. Karakol güçlendirilmesini protesto eden ve çadırları
yakanların üzerine ateş ediliyor, Lice’de 1 ölü ve yaralılar..
Başka?
Bunlardan önce, RTE Kazlıçeşme’de Gezi’ye karşı düzenlediği mitingte İmralı’da
kucaklaştığı Apo’ya teröristbaşı demişti.. MHP’lilere “tek bayrak, tek devlet, tek dil”
diyerek öpücükler göndermişti..
RTE, Barış Süreci’ni sona mı erdirdi? Ne
oluyor?.. Anlamaya çalışalım..
***
RTE Apo ile
masaya otururken, kaybedeceklerini hayli hayli aşacak üç önemli yarar
hedeflemişti:
a) Başkanlık
Anayasasına BDP’nin desteğini almak ve kendini başkan seçtirmek,
b) 30 yıllık
savaşı bitirmeyi başaran kişi olarak, oylarını arttırmak ve iktidarını
sağlamlaştırmak,
c) Apo ile
anlaşma gereği Ortadoğu Kürt bölgelerini de içerecek bir Türk-Kürt Federasyonu
kurmayı hedefleyerek, “sınırlarımızı
genişletiyoruz, Kerkük-Musul petrollerine ortak oluyoruz” diyerek “Sınırlarını genişletip büyüyen Türkiye”
varsayımını millete yutturmak.. (Bu zokayı yutan solcuların da sayısı çok...)
***
Peki geldiğimiz
nokta nedir?
Önce c şıkkına bakalım: RTE-Davutoğlu için
en önemli hedef olan “Ortadoğu’da
Osmanlıyı ihya etmek” politikasının imkansızlığı görüldü. Apo’nun, 4 parça
Büyük Kürdistan’ın lideri unvanının, Barzani-Talabani varlığı karşısında,
yüksekten atma olduğu görüldü. Barzani, Irak merkezi hükümetiyle görüşmelere
başladı.. Ankara- Apo ittifakının kendisine karşı yönünü mü gördü... ABD’nin karşı olduğu Ortadoğu’yu kapsayacak bir Türk-Kürt
Federasyonu, Davutoğlu’nun teorik kitaplarında, emperyalist hırsların
tortuları olarak kalır...
Eğer bu
“federasyon” imkansızsa, geride RTE-Davutoğlu’nun ellerinde tek bir
“federasyon” kalıyor: Türkiye sınırları içinde, ABD’nin de çaba sarfettiği “Ankara-Diyarbakır
Federasyonu”. Ama RTE için bu bir kazanç değil, bir bölünme; yeniden
iktidarını bile imkansız kılabilecek bir durum..
Ya “Akil Adamlar” ne oldu bu arada? Onlar
zaten RTE için anketörlerdi! RTE onların raporlarını gördü, süreci tamamladı ve
hepsini elinin tersiyle silip süpürdü.. (Ali Ağaoğlu’nun, reklamlarda,
mimarlarının yüzlerce planını masadan aşağı atma sahnesini hatırlayın..)
***
a şıkkına bakarsak:
RTE’ye diktatör yetkisini hukuki olarak da sağlayacak bir anayasaya BDP’nin,
federasyon, özerklik vb kararını kabul ettirmeden evet demesi mümkün değil. Bu
görüldü. Bu onay, en azından, özellikle İstanbul gibi büyük kentlerde, tabanda
önemli bir bölünmeye yol açabilirdi.. Ne Apo ne BDP, RTE’ye zerre kadar
güvenmiyor. Bunu yazın bir kenara. Kesin almadan vermezler! Anayasa’da
isteklerini görmeden, adım atmazlar..
RTE, BDP’nin de
onay vereceği bir anayasayı halka kabul ettiremeyeceğini görüyor. Bu nedenle
asgari bir değişikliği, partili Cumhurbaşkanlığını ileri sürmüştü.. Ama şu
aşamada, Gül ile bir görev değişikliğine razı olmaya kadar inebilir..
***
Sonuçta, b şıkkının gerçekleşmesinin önünde
dağlar var. RTE bu dağları aşamayacağını gördü, bu nedenle yan mı çiziyor?
İmralı ile kucaklaşmayı unutarak, ebedi gözağrısı MHP’lilere dönüp kardeşlerim benimmm mi diyor?
Yan mı çiziyor?
Tam da değil. Kürtlerle köprüyü tam atmak istemeyebilir, ama şunu kesin
söyleyebiliriz: RTE zaman kazanmak istiyor.. Tıpkı önceki seçimlerde gördüğümüz ateşkesler gibi,
çatışmasızlık durumunu oya tahvil etmek istiyor. En azından Marttaki yerel seçimlere kadar!
Kürtlere, henüz %15’i çektiniz,
demesi de bundan..
RTE’nin gönlünde yatan her zaman MHP’dir. Apo
ve Kürtleri düşük düzeyde ilişkilerle ve oy kaybettirmeyecek hoşgörülerle idare
edebilir ve onların umutlarını ayakta tutabilir (Oysa PKK-BDP süreci çok
hızlandırdı, burada hayal kırıklığına uğrayacak gibi!). Bu arada da MHP
üzerinde dikey-yatay-derin, enlemesine boylamasına çalışmalarını sürdürür..
“Gelin
sizinle seçimlerde koalisyon kuralım”, önerisi, yutamayacağını anladığı
zaman, “son teklifim” diye MHP’nin
karşısına çıkabilir.. Yazıyorum: Kabul de görür.. Osmanlı olmadı, MHP
alalım/verelim abi...
***
RTE çok tehlikeli politikaların insanı,
bırakın 2023’ü, 2015’i bile Türkiye’ye çıkartamayabilir. Kırımları bile bir politika
olarak gören bir diktatör heveslisiyle ülkenin gideceği bir yer yok..
Zaten alacağı
yol da kalmadı gibi..
--- 2 Temmuz 2013 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder