SAYFALAR

19 Temmuz 2013 Cuma

İktidardan Düşersek Korkusu / Anayasa Rehineleri: 2 yıl Önceden Öngörü


Evlerine, yurtlarına gece yarısı baskınlarıyla gençler gözaltına alındı. İktidarın sesi gazete ise manşet atıyor, “bu daha başlangıç” anlamında! Aptal, uyaracağına iktidarını: “zulüm, hukuksuzluk bize bir şey kazandırmaz, iktidarımızın, ballı çörekli günlerin, yağlı ballı zamanların yıkılacağı günleri yakınlaştırırsın..” Ana nerede o kafa...
RTE’nin bugünlere geleceğini niye göremedik” diye, iktidar destekçisi liberaller yazıyor. Tam böyle demiyorlar tabii ki.. Ben kötü bir çevirmenim, kusuruma bakmayın! Bir diğeri, “sivil istibdat” diyor.. Sivil’ine gerek mi var! Sözlüğü açıp bakarsanız, despotizm’e denk geliyor, Uyruklarına hiçbir hak ve özgürlük tanımayan sınırsız monarşi, mutlak hakimiyet..” Vay vay vay..
RTE ve adamlarının gerçekten de GeziDirenişi’nin iktidarlarını yıkmaya yönelik örgütlü bir hareket olduğuna inandıkları ve iktidardan düşme korkusu hastalığına tutuldukları çok daha belirgin oldu... 
Çocukları tutukluyorlar, yaptıkları zulüm bin kat kendilerine döner.. bunun bile ayırdına varamamış olanların, gerçeklerden, halktan tamamen koptukları ve iktidarlarının ölmekte olduğu korkusuyla yaşadıkları açığa çıktı.. Kendilerine yardımcı olmak için şu kadarını söylerim: Bugüne kadar yaptıklarınızın tam tersini yapın
RTE’nin Çözüm Süreci de battı! PKK ikinci aşamaya geçti, ama RTE hala birinci aşamada!, PKK liderlerinden Duran Kalkan’a bakın: 
Seçim kaybetmeyi adeta varlık-yokluk meselesi haline getirmiş durumdadır. Başbakan iktidardan düşmeyi ölme olarak algılıyor.. AKP’nin planı şu: PKK ateşkes ilan etsin, biz de buna karşılık operasyonları durduralım, böylece demokratikleşme oluyor-olmuyor tartışmaları içerisinde de 2014’e, 2015’e gidelim seçimler olsun, kazanayım seçimleri, 2023 hedefini gerçekleştireyim.”
RTE, salt kendi iktidarı için uydurduğu bu çözüm süreci, işlese de RTEyi batıracaktı, işlemese de batıracak.. 
Halk olmadan bu konu çözülmez..
***
 “Biz muhafazakar demokratların despotluğa dönüşeceklerini hiç düşünmedik” diyenler, 2007 seçimlerinde Cumhuriyet’in “Tehlikenin Farkında mısınız” kampanyasını da mı anımsamıyor. Bu saptama, Siyasal İslamcı bir ekibin, demokrasi ile ilişkilerinin olamayacağını anlatıyordu! Daha çoook ekmek yemeleri gerek..
Bu bağlamda, pek yapmadığım bir iş yapıyor ve AKP’nin 84 maddeyi kabul edin milletvekilleri serbest kalsın önerisini, taa iki yıl önceden gören yazımı yineliyorum (26 Haziran 2011 Pazar)

Anayasa Rehineleri

 “Türkiye kaynıyor, milletvekilleri hapiste, iktidarın oluşturduğu F Tipi Hukuk, milletvekillerini hapisten bırakmıyor veya milletvekili yapmıyor; savcılarla bütünleşmiş mahkemelere bakarsanız deliller toplanmamışmış!
Yalan ki ne yalan! Sadece ebedi ve ezeli olarak kullanabilecekleri bir yasa maddesine dayanıyorlar millete karşı! Kendisini yıllar önce Ergenekonun Başsavcısı ilan eden Erdoğan’ın iktidarı, milletvekillerinin Meclis’e gitmelerini uygun görmüyor
Türkiye alev alev, Meclis boykot ediliyor, CHP yemin etmemeye hazırlanıyor..
Ama Başbakan ıslık çalıyor, iktidarın bütün adamları ıslık çalıyorlar.. Elleri ceplerinde başları hafif yana kaykık, gözleri uzaklarda ıslık çalıyorlar, fiuv fiuv fiuv..
Derken Başbakan durdu durdu sonunda konuştu: Anayayası değiştirirsek bütün sorunlar çözülür! Birbirinimizi yolunu kesmeyelim, gelin şu anayasayı yapalım..
Ama tutuklu milletvekilleri için tek söz yoku..
Bu şu demek: Anayasa’yı yaparsak, milletvekilleri de, yeni Anayasa gereği serbest kalır.
Yani: KCK’lılar dahil, seçilen milletvekilleri, yeni anayasa yapılıncaya kadar iktidarın esirleri olarak hapishanede kalsınlar!
Herhalde üzerlerinden Anayasa pazarlığı düşünüyorlar!?
Bir milletvekili verdim, sen de şu maddeyi kabul et”
Mustafaya karşı, örneğin 1 madde!
Haberal’a karşı 4. Madde!
BDP’lilere karşı şu ve bu maddeler!”
***
TV’lerde utanmaz bir tartışma sürüyor.
İktidara yakın ve CHP’yi düşman olanlar utanmadan, bu sorunu CHP çıkardı, diyorlar!
Şuna bakın: Eğer Ergenekon’dan tutuklu olanları aday göstermeselerdi ve seçtirmeselerdi bu sorun da ortaya çıkmayacaktı! (*)
Insaf mı desek, çüşünüz mü, yoksa ne!
Yurttaşlar milletvekili seçilme haklarını kullanıyorlar, ama onlar diyor ki:
Kullanmasınlar efendim, sorun çıkarmasınlar..·”
İktidar bağımlı veya dinci bağımlı kafa böyle çalışıyor!
Ama emin olun ki, kendileri bu durumda kalsalardı, yeri göğü inletirlerdi; iktidarın ne faşistliği kalırdı ne diktatörlüğü ne de kemalistliği!
Dünyanın en mağdur insanları olur çıkarlardı!
***
Şimdi aslında iktidarda olan kendilerine sesleniyorlar da haberleri yok: Faşist, anti demokrat, yargı devletini savunan darbeciler, insanlıktan yoksunlar, millet iradesini tanımazlar, dikta hevesliler… 
Çok doğru söylüyorlar!
Aynaya baksalar kendilerini görecekler, ama hayır!
Saçına bakıyor, tek teli türbanın dışından sızmış mı ona bakıyor, başını aynaya yaklaştırıp dişlerini kontrol ediyor, dilini çıkartıyor, eliyle jölesini düzeltiyor, bıyıklarını kırpıyor, kravatı yakışmış mı inceliyor… Boy aynasında etiğini, partolonunu kontrol ediyor!
Ama kendine bakmıyor!
Baksa, hem faşisti görecek, hem dikta yanlısını, iktidar zulmünü, hukukun guguk yapılmasını, insan hak ve özgürlüklerini çiğnediğini..
Hepsini görecek!
Vicdanın yerinde yeller estiğini de…
Uydurulmuş CD’lerle suç imal eden; ve tıpkı Arjantin, Şili, Evren ve şürekalarının kurdukları faşist diktalarda olduğu gibi, insanların yaşamlarını ve ailelerini har vurup harman savurduklarını görecek..
Bunları görecekleri için aynada kendilerine bakmıyorlar, saçlarına, başlarına, kıçlarına bakıyorlar!” 
------
 --18 Temmuz 2013/ bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder