Evlerine,
yurtlarına gece yarısı baskınlarıyla gençler gözaltına alındı. İktidarın sesi
gazete ise manşet atıyor, “bu daha
başlangıç” anlamında! Aptal, uyaracağına iktidarını: “zulüm, hukuksuzluk bize bir şey kazandırmaz, iktidarımızın, ballı
çörekli günlerin, yağlı ballı zamanların yıkılacağı günleri yakınlaştırırsın..”
Ana nerede o kafa...
“RTE’nin bugünlere geleceğini niye göremedik”
diye, iktidar destekçisi liberaller yazıyor. Tam böyle demiyorlar tabii ki..
Ben kötü bir çevirmenim, kusuruma bakmayın! Bir diğeri, “sivil istibdat” diyor.. Sivil’ine gerek mi var! Sözlüğü açıp
bakarsanız, despotizm’e denk geliyor, “Uyruklarına hiçbir
hak ve özgürlük tanımayan sınırsız monarşi, mutlak
hakimiyet..” Vay vay vay..
RTE ve
adamlarının gerçekten de GeziDirenişi’nin
iktidarlarını yıkmaya yönelik örgütlü bir hareket olduğuna inandıkları ve
iktidardan düşme korkusu hastalığına tutuldukları çok daha belirgin oldu...
Çocukları
tutukluyorlar, yaptıkları zulüm bin kat kendilerine döner.. bunun bile
ayırdına varamamış olanların, gerçeklerden, halktan tamamen koptukları ve
iktidarlarının ölmekte olduğu korkusuyla yaşadıkları açığa çıktı.. Kendilerine
yardımcı olmak için şu kadarını söylerim: Bugüne
kadar yaptıklarınızın tam tersini yapın!
RTE’nin Çözüm
Süreci de battı! PKK ikinci aşamaya geçti, ama RTE hala birinci aşamada!, PKK
liderlerinden Duran Kalkan’a bakın:
“Seçim kaybetmeyi adeta varlık-yokluk meselesi haline
getirmiş durumdadır. Başbakan iktidardan düşmeyi ölme olarak algılıyor.. AKP’nin
planı şu: PKK ateşkes ilan etsin, biz de buna karşılık operasyonları
durduralım, böylece demokratikleşme oluyor-olmuyor tartışmaları içerisinde de
2014’e, 2015’e gidelim seçimler olsun, kazanayım seçimleri, 2023 hedefini
gerçekleştireyim.”
RTE, salt kendi iktidarı için
uydurduğu bu çözüm süreci, işlese de RTEyi batıracaktı, işlemese de batıracak..
Halk olmadan bu konu çözülmez..
***
“Biz muhafazakar demokratların despotluğa
dönüşeceklerini hiç düşünmedik” diyenler, 2007 seçimlerinde
Cumhuriyet’in “Tehlikenin Farkında
mısınız” kampanyasını da mı anımsamıyor. Bu saptama, Siyasal İslamcı bir
ekibin, demokrasi ile ilişkilerinin olamayacağını anlatıyordu! Daha çoook ekmek
yemeleri gerek..
Bu bağlamda, pek
yapmadığım bir iş yapıyor ve AKP’nin 84 maddeyi kabul edin milletvekilleri
serbest kalsın önerisini, taa iki yıl önceden gören yazımı yineliyorum (26 Haziran 2011 Pazar)
Anayasa
Rehineleri
“Türkiye kaynıyor, milletvekilleri hapiste, iktidarın
oluşturduğu F Tipi Hukuk, milletvekillerini hapisten bırakmıyor veya
milletvekili yapmıyor; savcılarla bütünleşmiş mahkemelere bakarsanız deliller
toplanmamışmış!
Yalan ki ne yalan! Sadece ebedi ve ezeli
olarak kullanabilecekleri bir yasa maddesine dayanıyorlar millete karşı!
Kendisini yıllar önce Ergenekonun Başsavcısı ilan eden Erdoğan’ın
iktidarı, milletvekillerinin Meclis’e gitmelerini uygun görmüyor
Türkiye alev alev, Meclis boykot
ediliyor, CHP yemin etmemeye hazırlanıyor..
Ama Başbakan ıslık çalıyor, iktidarın
bütün adamları ıslık çalıyorlar.. Elleri ceplerinde başları hafif yana kaykık,
gözleri uzaklarda ıslık çalıyorlar, fiuv fiuv fiuv..
Derken Başbakan durdu durdu sonunda
konuştu: Anayayası değiştirirsek bütün sorunlar çözülür! Birbirinimizi
yolunu kesmeyelim, gelin şu anayasayı yapalım..
Ama tutuklu milletvekilleri için tek söz
yoku..
Bu şu demek: Anayasa’yı yaparsak,
milletvekilleri de, yeni Anayasa gereği serbest kalır.
Yani: KCK’lılar dahil, seçilen milletvekilleri, yeni
anayasa yapılıncaya kadar iktidarın esirleri olarak hapishanede kalsınlar!
Herhalde üzerlerinden Anayasa pazarlığı
düşünüyorlar!?
“Bir milletvekili verdim, sen de şu
maddeyi kabul et”
Mustafaya karşı, örneğin 1 madde!
Haberal’a karşı 4. Madde!
BDP’lilere karşı şu ve bu maddeler!”
***
TV’lerde utanmaz bir tartışma sürüyor.
İktidara yakın ve CHP’yi düşman olanlar
utanmadan, bu sorunu CHP çıkardı, diyorlar!
Şuna bakın: Eğer Ergenekon’dan
tutuklu olanları aday göstermeselerdi ve seçtirmeselerdi bu sorun da ortaya
çıkmayacaktı! (*)
Insaf mı desek, çüşünüz mü, yoksa ne!
Yurttaşlar milletvekili seçilme
haklarını kullanıyorlar, ama onlar diyor ki:
“Kullanmasınlar efendim, sorun
çıkarmasınlar..·”
İktidar bağımlı veya dinci bağımlı kafa
böyle çalışıyor!
Ama emin olun ki, kendileri bu
durumda kalsalardı, yeri göğü inletirlerdi; iktidarın ne faşistliği kalırdı
ne diktatörlüğü ne de kemalistliği!
Dünyanın en mağdur insanları olur
çıkarlardı!
***
Şimdi aslında iktidarda olan kendilerine
sesleniyorlar da haberleri yok: Faşist, anti demokrat, yargı devletini
savunan darbeciler, insanlıktan yoksunlar, millet iradesini tanımazlar, dikta
hevesliler…
Çok doğru söylüyorlar!
Aynaya baksalar kendilerini görecekler, ama hayır!
Saçına bakıyor, tek teli türbanın
dışından sızmış mı ona bakıyor, başını aynaya yaklaştırıp dişlerini kontrol
ediyor, dilini çıkartıyor, eliyle jölesini düzeltiyor, bıyıklarını kırpıyor,
kravatı yakışmış mı inceliyor… Boy aynasında etiğini, partolonunu kontrol ediyor!
Ama kendine bakmıyor!
Baksa, hem faşisti görecek, hem dikta yanlısını, iktidar
zulmünü, hukukun guguk yapılmasını, insan hak ve özgürlüklerini çiğnediğini..
Hepsini görecek!
Vicdanın yerinde yeller estiğini de…
Uydurulmuş CD’lerle suç imal eden; ve tıpkı
Arjantin, Şili, Evren ve şürekalarının kurdukları faşist diktalarda
olduğu gibi, insanların yaşamlarını ve ailelerini har vurup harman
savurduklarını görecek..
Bunları görecekleri için aynada kendilerine
bakmıyorlar, saçlarına, başlarına, kıçlarına bakıyorlar!”
------
-- 18 Temmuz 2013/ bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder