Bunu daha önce, geçen yıllarda da bir kaç kez söylemişti, fakat o zaman
nedense bu sözün ne derin bir fecaat arzettiğini düşünememişim, hatta belki de
olumlu algılamışım demek.. Başbakan RTE’nin yine geçen günkü sözünü
kastediyorum:
Herkesin hayat biçimi
benim teminatım altındadır.
Bir dostum anımsattı böyle böyle
dedi diye.. Bu kez tüylerim diken diken oldu birden ve nasıl bir ülkede yaşıyoruz dedim..
RTE’nin sözünden çıkarsama yapalım, düşünceyi didikleyelim.. Neden öyle
bir laf etme gereğini duyuyor?
a)
“Bu ülke tekin bir
yer değildir… başınıza her an bir şey gelebilir..
b)
Bu ülkede yasa masa
hak getiredir. Hukuk işlemez.. orman kanunu egemendir, mahkemelerin de ne yapacağı
belli olmaz.. Tutar atarlar sizi içeri..
c)
Sokak, caddeler hatta
evler tekin yerler değildir.. Palalı itler ortalıkta dolaşır..
d)
Düşüncelerinizden
ötürü sizin kafanızı yarabilirler.. Oruç yerseniz dayak yersiniz.. şort mort
giyersiniz, kadınlar kızlar yazlık kıyafetleriyle dolaşmaya kalkar, başlarına
bir şey gelir..
Sizin yaşam ve
düşünce biçiminize karşı bir şekilde tehditlerle dolu bu ülkede, sizi korumam
altına alıyorum. Bütün bunlara karşı teminatınız benim..
Bana güven gerisini
merak etme sen”
***
Nasıl beğendiniz mi.. Bir insan, üstelik ülkenin tek egemeni kalkıp
böyle bir şey söylüyorsa, düşünün artık..
Aslında şunu diyor: Benimle olursan, bana biat edersen başına
bir şey gelmez, etmezsen gerisini sen düşün artık..
Hayırrrrrrr diye bağırasım
geliyor.. Ben kimsenin teminatı altında olmak istemiyorummmm.. Hukukun,
yasaların güvenecesinde olayım bana yeter…
Ama kişi muktedir, dikta heveselisi, Büyük Baba, bütün milleti tebası
olarak görürse, kalkar bu lafı eder.. Biz gerçekten
RTE’nin tebası durumundayız, bunu anlayıp kabul edemediğimiz için
kendisiyle derin ve uzlaşmaz anlaşmazlıklarımız ortaya çıkıyor..
***
Dün twitter’da paylaştığım bu düşünceye gelen yanıtlar arasında şunlar
vardı, hepsi herşeyi anlatıyor:
“Demokraside yurttaşı
yasalar korur, başbakanlar gelip geçicidir… Rejimin teminatı da polistir
demişti, artık denklemi kuruverin! …Çünkü bizi vatandaşı olarak değil kulu
olarak görüyor, bunun başka açıklaması yok!.. Tescilli faşizmin tezahürüdür bu…
RTE’ye kaldıysak ayvayı yedik desem ayvaya ayıp..”
Nasıl bir
Muktedir ve nasıl bir rejimle karşı karşı bulunuyoruz, bizzat kendisi
anlatıyor..
***
Gezi Parkı açıldı, Cumartesi günü Gezi Parkı’nı ellerinden kaçırmanın
intikamını da, yine milleti gazlayarak sopalayarak aldıktan sonra..
Düşündüm, yerel halkın parkına sahip çıkması karşısında, bir iktidar
nasıl olur da İstanbul’a, bütün Türkiye’ye karşı bir meydan savaşı verir!
Parkımıza sahip çıkmanın bedeline bakın: 5 can kaybı, 15 e yakın göz
kaybetme, plastik mermi ile yüzlerce kişinin yaralanması, 10 bin kişinin
tedaviler görmesi, psiklojik rahatsızlıklartan tutun…
Yine dün dedim ki: Dünyanın en koyu diktatörü
bile "buyrun parkınızı" der
ve geri çekilir.. Peki bizimkinin bunu yapmayıp halkına karşı “ileri demkorasi düzeninin muhafızlarını”
milletin üzerine sürmesinin nedeni nedir, öbürlerdden fazlası nedir?
Ancak diyebilirim ki: Siyasi İslamcı, Padişah-ümmet
ilişkisine inanması .. Siyasi İslam dünyanın hiç bir yerinde demokrasi
üretmemiştir, üretemeyeceğini her an kanıtlayan bir parti ve lideri var ülkemizde..
Bir parka sahip olmak için verilen mücadelenin 1
aylık bilançosu, iktidarın diktatör
karakterinin, çok çok ağır olduğunun gösterir.. başka bir şeyi değil..
***
Bir not da Çankaya
için:
1 ay öncesine kadar hep konuşan Cumhurbaşkanı Gül,
sesini soluğunu kesti. Çankaya çok sakin. Bu suskunluk, tahlilimi doğruluyor:
RTE-Gül anlaşması, Gül RTE'nin kanatları altında. (“Bu fotoğraf Ne Anlatıyor”
başlıklı yazım, düz metin olarak www.cumhuriyet.com.tr/?hn=423406&kn=65&ka=4&kb=5&kc=65
adresinde veya resimli olarak http://orhanbursali.blogspot.com/2013/06/gul-sizce-nerede-ve-bu-resimler-ne.html
adresinde okunabilir..
--- 9 Temmuz 2013 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder