İktidarda adeta bir savaş hükümeti oturduğunu
bilmiyor muyuz? Biliyoruz..
Durmadan, Birleşmiş Milletleri, ABD ve Avrupa’yı Suriye’ye karşı savaşa
çağıran bir iktidarla karşı karşıyayız.. Şunu bile diyor yarı açık: Siz yapmıyorsanız benim elimi serbest
bırakın! Destekleyin yeter, ben Esad’ı halledebilirim..
Şakşakçıları az değil! Gazeteci kılığındakiler iktidar adına hemen tehdide başladılar:
Türk Devleti güçlüdür, Esad’ın hakkından gelir! Jölelisinden tutun badem
bıyıklısına, bıyıksızına, modern görünüşlüsüne, iktidara destek politikasına
geçince gazetesi, kendisi de patronun düdüğü olarak savaş tahrikine soyunanlara
kadar.. Okumuşlar, ama sıradan bir
yurttaş kadar sağduyuları yok, veya sağduyusunu peşkeş çekmişler..
Ataol
Behramoğlu’nun dizesi sökün ediyor: Ne Çok Hain! Savaş destekçilerinin
hepsi tarihin pislik sayfasına bir dip not olarak düşülecektir.
Adam, gazeteci vb kılığında, barış
barış diye, analar ağlamasın
diye yazıyor, çiziyor, haykırıyor...
Ama sıra iktidarın Suriye’de iç savaş
kışkırtıcılığı ve Suriye’ye savaşa gelince, bu kez de savaş savaş diye
haykırıyor.. “Eli kanlı Esad’ın yıkılması”
gerekiyormuş, bunun için Suriyeliler birbirini öldürebilir, yüzbinlerce kişi
ölebilir, Suriye parçalanabilir, anaların feryat figanları bütün dünyayı
sarabilir.. Hayır hiç önemi yok..
Peki sen barıştan yana değil miydin, neden
savaştan yanasın şimdi!
Ne çok
hain’in
yanına ekleyelim: Ne çok alçak!
***
İktidarın Suriye savaşına gizli-açık müdahil
olmasından sonra kaç yurttaşımız öldü-öldürüldü ve bunun sorumlusu kim? Bu
politikanın uygulayıcıları kimse! Sınırı oralarda kim ortadan kaldırdıysa!
Türkiye savaşçı bir ülkedir iki yıldır.
İktidar, bizzat Başbakan Yurtta Barış Dünyada barış politikasını tamamen
terketmiş, “aktif barış” gibi bir
kavramı, savaşçı politikanın üzerine bir kılıf olarak geçirmiştir..
Davutoğlu’nun zaten Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir yurttaşı kimliğinde, ama
Yeni Osmanlı olarak, Orta Doğu’da
tarihi, kültürel, siyasi, ekonomik hak iddia ettiğini biliyoruz...
İktidarın en çok korktuğu, ABD ile Rusya’nın Suriye konusunda bir uzlaşıya
varmasıdır. Öyle anlaşılıyor.. Örneğin bu iki devletin Suriye konusundaki
çabalarına iktidardan hiç bir destek gelmemesi, RTE’nin daha üç-beş gün önce
Esad’a yıkılması için verip veriştirmesi, ancak bunun işareti olabilir...
İktidar, Esad ile muhalifler arasındaki görüşmelere de açık destek
vermemektedir. Tam tersine, böyle bir uzlaşı endişesi içindedir..
Emniyet ülkede El Kaide’de, Afganistan’da,
Pakistan’da askeri eğitim almış 2000 kadar Türk yurttaşının varlığından söz
ediyor... Selefi diye isimlendirilen köktendincilerin sınırımızda ve Suriye’de
Esad’a karşı savaşları, iktidarı zerre kadar endişelendirmiyor. Onlara silah vb
desteklerin Türkiye’den gittiğini dünya alem yazıyor. ABD bile “Esad’a karşı savaşlar arasında tek bir laik
cephe yok” derken ve endişelerini belirtirken... Katar bile görüşmelerden
yana çıkarken.. Ankara kendi belirlediği savaş politikasına devam diyor..
Hatay’ın Reyhanlı’nın her türlü gizli sevisini cirit attığı alan olduğunu dünya alem ilan
ediyor.. Türk vatandaşlarının, sınır bölgesinde yaşayan herkesin, Türkiye’nin
huzuru kaçmış, insanlar uluslarası savaşçıların tehdidi ve baskısı altında
kalmış ve biz hangi ülkedeyiz diye sorar olmuş.. Ama Ankara’nın kılı kıpırdamıyor.. Onlar hala “eli kanlı Esad” diye bağırıyor ve Türk devleti güçlüdür nutukları atarak, Suriye’ye saldırmak için
yol yordam kapı izin destek arıyor..
***
İktidar yakında ABD’ye çıkarma yapacak.. Bir
sürü gazeteci kılığındaki şakşakçının üfüreceklerine hazır olun. İşe bakın ki,
iktidarın başlıca görevi, neden Esad’ın yıkılması ve Suriye’ye girilmesi
gerektiği konusunda Obama’yı ikna etmek!
Türkiye’de dış polikada barışın sesi sıfır!
İçeride biber ve diğer gaz savaşlarıyla
muhalefetin sesinin bastırılmasının ve meydanlardan uzaklaştırılmasının arka
planında, aynı zamanda, Orta Doğu’ya yönelik savaşçı politikanın engelsiz
sürdürülmesi amacını da görelim. İçeride muhalefet istenmiyor!
Her şeye rağmen, dış politikada savaşa hayır, barış için
politikanın sesi yükselebilmelidir..
Dışarıda savaş kovalayan iktidarın, içeride
iç barış girişiminin hiç bir inandırıcılığı olmadığını bilmeliyiz..
Reyhanlı
kurbanlarına bu alçakça tuzağı kim kurmuş olursa olsun, bu katliam, iktidarın
savaş politikalarının bir ürünüdür, sonucudur..
Bu politikanın sorumluları iktidardan
çekilmelidir!
------ 12 Mayıs 2013 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder