Önce Cumhuriyet’in Kuruluşunu
kutlayarak yazıya başlayalım. Nice yıllara! Cumhuriyet Gazetesi içinde bulunduğu sorunları/zorlukları aşma
potansiyeline, şüphesiz ki içinde ve dışında sahiptir. Cumhuriyet, bir
mirastır. Cumhuriyet tarihimizin, Kurtuluş ve Kuruluş yıllarının mirası… Bu
nedenle bu mirasta herkesin payı ve sahipliği vardır.. Sadece gazeteyi
yönetenlerin sorumluluğunda değildir Cumhuriyet…
Cumhuriyet’imize elbirliğiyle sahip çıkacağız.. Nice yıllara yeniden!
***
Epey bir zamandır yazmak istediğim ama siyasette debelenmekten gündeme
getirmeye zaman bulamadığım konuyu deşmekte kararlıyım bugün! Analar ağlamasın,
şüphesiz ki ve tabii ki! Evet tabii ki analar ağlamasın, ama ağlayan analar
sadece asker ve PKK’lıların anaları mı? Bu ülkede her yıl kaza süsü altında
işlenen “işçi cinayetleri”ne kurban
gidenlerin anaları ana değil mi?
Şükran Soner yazmıştı, ama yetmez, bu olayın gazetelerin
manşetinden inmemesi gerekiyor, eğer bu ülkede gazete medya ve ülke gerçekleri
diye bir şey varsa!
Sıkı durun: 2012’de iş
cinayetlerine kurban gidenlerin sayısı 1100!
AKP’nin 10 yılında toplam 11.000
işçiyi kaybettik!
ONBİRBİN cinayet!
Bunlar kayıtlara geçenler.. Yani neresinden baksanız, 30 yıl boyunca
ülkede 20 bini aşkın işçi, iş cinayetlerine kurban gitti..
Bu demektir ki: 20 bin anne, eş
ve çocuklarıyla birlikte en az 100 bin gözüyaşlı insan..
Ağlayan analar, bacılar..
Mühendis ve Makine Dergisi’nin, CHP ve diğer ilgili kurum ve derneklerin
rapor ve rakamlarına göre Türkiye iş cinayetlerinde Avrupa birincisi, dünyada da üçüncü sırada!
AKP’nin 10 yıllık döneminde iş cinayetleri ikiye katlanarak büyüdü.
Avrupa Birliği’ne üye 15 ülkedeki iş cinayetlerinden 7 kat daha fazlası
AKP döneminde gerçekleşmiş. Acaba son 10 yılda ülkedeki çatışmalarda bu kadar
kişi öldürüldü mü?
Hiç iş göremeyenler de var. Sayıları 2003’te 1452 iken, 2011’de 2086’ya
yükselmiş..
Bunlar kayıtiçi rakamlar. Çünkü sigortalı işçi sayısı 10 milyon kadar
görünüyor. Oysa piyasada çalışan sayısı 24 milyon! Bu demektir ki,
kaybedilenlerin sayısı resmi rakamları çok aşıyor. Kaçak işyerlerinde ölümlerin
daha çok olduğunu da düşünmeliyiz.
***
AKP kuralsız çalışmayı teşvik
edici bir çalışma dünyası oluşturuyor.
Taşeronlaşma, sendikasızlaştırma, patronların dayattığı işyeri
koşullarını işçilere kabul ettirme baskıları… Yeni gündeme getirilen özel işçi bulma büroları…
İktidarın “büyü de nasıl büyürsen
büyü, kârını arttır da nasıl artırırsan artır, kazan da nasıl kazanırsan kazan,
sömür daha fazla sömür ki para kazan ve bu paranla yeni iş alanları aç, oradan
da sömür alabildiğine…” politikasını gören var mı..
Ne diyor, RTE anayasasını, diktasını bize her koşulda dayatmak için
“analar ağlamasın” propagandasının şampiyonları? Savaşa milyarlarca para
akatılıyor, yazık, bu paralar ülke kalkınmasına harcanmalı.. Şüphesiz çok masum
ve hepimizin istediği bir şey..
Ama iş kazalarının ve meslek hastalıklarının ülkeye faturasını merak
eden var mı? Şükran Soner rakam veriyor: 2011’de
50 milyar TL!
İşçilerin, kendi özgür, bağımsız, işçi haklarını sonuna kadar savunacak
sendikalar içinde örgütlenmesini önlerseniz.. “iş kazaları/cinayetleri”
konusunda, işyerlerinde gerekli bütün önlemlerin alınmasını da önlemiş
olursunuz..
Madenlerdeki cinayetlerden sonra yapılan araştırmaların hemen hepsi, iş
müfettişlerinin kazalardan önce eksiklikler saptadığını gösteriyor.. Ama
varılan karar hep, “eksiklikleri tamamla,
ama işe de devam” oluyor… Sonra, bummm, kaza!
AKP iktidarı, işçiyi, emeği savunmasız, mücadelesiz bırakarak, iş
hayatında kuralsızlığı teşvik ederek, kayıt dışı işyerlerine göz yumarak,
sigortasız çalışmaları adeta koruyarak… önümüzdeki korkunç sayıdaki işçi
cinayetlerine zemin hazırlamaktadır..
Tam 11 yıldır!
***
Soruyorum:
Sadece geçen yıl ölen..
ONBİRBİN İŞÇİNİN ANASI ANA, BACISI BACI, ÇOCUĞU ÇOCUK, KARDEŞİ KARDEŞ,
EŞİ EŞ… DEĞİL Mİ?
Şöyle sık sık imza toplayan aydınlarımız, yazarlarımız, şarkıcılarımız…
BİR DE ŞU 11.000 İŞÇİNİN ANASINA BACISINA SAHİP ÇIKSANIZ..
Gazete ve televizyonlarda onlarla röportajlar yayınlansa, işçi
cinayetlerinin ardında kalan gözyaşlarıyla şöyle milletin bir yüreğini
yaksanız..
Hadi… Hadi ama!...
--- 7 Mayıs 2013 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
BİR OKUR NOTU:
Sayın Orhan
Bursalı, yazınızın bir yerinde "yeni gündeme getirilen özel işçi bulma büroları"
ifadesi yer almaktadır. Şayet
bu ifadede kastedilen özel istihdam büroları ise bu bürolar 5 Temmuz 2003
tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Türkiye İş Kanunu ile
hayat bulmuşlardır. Hükümet'in kimi zaman gündeme getirdiği konu ise bu bürolara
geçici iş ilişkisi kurma yetkisi verilmesidir. Kamuoyunda kiralık işçi ya da işçi
simsarlığı yetkisi olarak bilinen bu yetki henüz özel istihdam bürolarına
verilmemiştir.
Bu
konudaki bir kanun girişimi sendikaların da etkisiyle bundan birkaç yıl önce
nasıl olduysa Cumhurbaşkanı tarafından TBMM'ye iade edilerek engellenmiştir
ama; bu konu "ulusal istihdam stratejisi" başlıklı Çalışma ve Sosyal
Güvenlik belgesinde yer almış ve işçiler için bir tehdit olmaya devam
etmektedir.
Serhat Salihoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder