KADININ GÜCÜ!
"Her yazısını
zevkle okuduğumuz değerli hocamız Doğan
Kuban, "Gelecek Bilinçli Genç Kızlarımızın Sırtında Yükselecek"
isimli yazısında önemli bir gerçeği dile getiriyor. Değerli hocamızın izniyle
ben de bu konudaki düşüncelerimi kısaca yazmak istiyorum.
Herkes bilir ki
okuyup yazması olmayan bir ana bile çocuğuna: "Yavrum, oku da adam
ol!" der. Der ama fikirsel ve bilimsel bir katkıda bulunamaz. Çünkü
kendinde yok ki çocuğuna da versin. Baba her ne kadar maddi imkânları sağlasa
da, çocuğu yetiştiren ve yönlendiren genellikle anadır. Ana bilinçliyse çocuk
da bilinçli yetişecektir.
Toplum
düzenleri insana hizmet gayeli kuruluşlardır. Eski çağlardan beri devam eden
"İNANÇ" kuruluşları da bu maksatla varlar. Ne yazık ki içinde
bulunduğumuz sömürü düzeni tarafından "inanç" öyle yozlaştırılmış ki,
nüfusun yarıdan çoğunu oluşturan hanımları inanç şartlandırması ile bir lokmaya
muhtaç hale getirip, kula kulluk etmeye zorlamışlar.
Evet, bir
ülkenin gerçek kalkınması, bilinçli ve kültürlü anaların yetişmesine bağlıdır.
Ülkede verimsiz çekişmelerden ziyade, tüm kızlarımızı okutup, kültürlü analar
yetiştirilirse, onlarda çocuklarını kültürlü olarak yetiştireceklerdir. Aydın
olarak yetişen insanların önünü kimse kesemez. Bir ülkeyi de ancak bilinçli ve
kültürlü insanlar kurtarabilir. Öyleyse haydi kızlar okulaaaa!..."
Esat Yavuztürk
***
UYGULAMA
GERÇEKTEN ÖYLE Mİ?
"Yıllardır
yazılarınızı takip eden bir okurunuzum. 21 Mart 2013 tarihli yazınızın altında
ÖSYM notunuzu okuyunca yazma gereği duydum. Geçen yıl (1 Nisan 2012) üniversite
sınavlarına (salon ve sıra no bizde saklı) girdim.
İki erkek görevliden birinin sınav boyunca bana yakın sırada oturup beni dikkatle izlemesinden rahatsız olmuştum ama kuşkulanmadım. Sınavın bitmesine yakın, ilk ve son öğrenci sınavı bitse de çıkmasın dedi bu görevli. Ben son öğrenciydim ve ilk öğrenci de genç ve sessiz bir gençti. Görevli; “Biz soru anahtarlarını ve kitapçıkları yanınızda zarfa koyacağız ve ileride bir şikayet olursa mahkemede sizin bilginize başvurulacak'' dedi. Peki dedim ve bekledim. Baktım ki cevap anahtarlarını ve soru kitapçıklarını toplayıp ağızlarını yapıştırmadan gidiyor, itiraz ettim: “Neden kapatmıyorsunuz?” “Başkan'ın yanında yapıştıracağız” dedi. “Peki bu her türlü suiistimale açık değil mi?” soruma “Uygulama böyle” yanıtını verdi.
İki erkek görevliden birinin sınav boyunca bana yakın sırada oturup beni dikkatle izlemesinden rahatsız olmuştum ama kuşkulanmadım. Sınavın bitmesine yakın, ilk ve son öğrenci sınavı bitse de çıkmasın dedi bu görevli. Ben son öğrenciydim ve ilk öğrenci de genç ve sessiz bir gençti. Görevli; “Biz soru anahtarlarını ve kitapçıkları yanınızda zarfa koyacağız ve ileride bir şikayet olursa mahkemede sizin bilginize başvurulacak'' dedi. Peki dedim ve bekledim. Baktım ki cevap anahtarlarını ve soru kitapçıklarını toplayıp ağızlarını yapıştırmadan gidiyor, itiraz ettim: “Neden kapatmıyorsunuz?” “Başkan'ın yanında yapıştıracağız” dedi. “Peki bu her türlü suiistimale açık değil mi?” soruma “Uygulama böyle” yanıtını verdi.
Ben
de o an ÖSYM yandaşçılığının Ankara'dan yürütüldüğünü düşünüyordum. Aradan
geçen bir kaç ay sonra ise bunun tam aksi olacağına kanaat getirdim. O an
görevliye “Başkan'ın yanına biz de geleceğiz” diye ısrar etmem gerekirdi.
Sınavda 2-3 kişinin sınavın ortasında çıktığını gördüm ki yaşları 38 üstüydü.
Bu kişi bu yaşta okuyorsa terfi gereğidir. O halde nasıl bu kadar kısa zamanda
çıksın? Ya da neden başarısız olacağı bir sınava girsin? Bulunduğum sınav
salonunda sanıyorum iktidarın yandaşları vardı.
Bir
küçük not da AÖF Türk Siyasi Tarih
kitaplarının içeriği hakkında söylemek isterim. 5.dönem tarih okuyanlar da aynı
kanıda. Atatürk'ü diktatör gösterip, muhalif olanları her yerde İstiklal
mahkemeleriyle susturmuş olarak anlatıyorlar. Dinci oldukları söylenenlerse
aslında laik, ilerici imiş. Yani Cumhuriyet tarihini ters yüz etmişler. Sosyal
medya gruplarında öğrencileri uyardım. Ama çoğunluğu 140 puanla AÖF'ye giren
kültürsüz kesim. Bu konular hiç de yabana atılacak şeyler değil."
Feriha Genel
***
21.
YÜZYIL İÇİN
PLANLAMA
Devlet Planlama Teşkilatı eski Başkanı
Prof. Dr. Bilsay Kuruç ve
arkadaşlarının başlattığı ve 3 yıldır sürdürülen 21.Yüzyıl İçin Planlama
toplantısı, Tarih 30 – 31 Mayıs
2013 tarihleri arasında Ankara Üniversitesi Rektörlük 100. Yıl Salonu’nda gerçekleşecek.
Program
şöyle:
30
Mayıs 2013 Perşembe
9.30 – 10.00 Açılış: Prof. Dr. Erkan İBİŞ (Rektör), Prof. Dr. Bilsay KURUÇ (Emekli, AÜ SBF), Prof. Dr. Ahmet Alpay DİKMEN
(AÜ SBF KAYAUM Müdürü)
10.00
– 12.30 İNSAN
VE PLANLAMA, I: Prof. Dr.
Oktar TÜREL Oturum Başkanı, Prof. Dr. Esin ERGİN, Doç. Dr. İlhan
DÜLGER
14.00
– 16.30 İNSAN
VE PLANLAMA, II:
Prof. Dr. Korkut BORATAV, Oturum Başkanı;
Prof. Dr. Metin DURGUT (ODTÜ), Hikmet
ULUĞBAY (Milli Eğitim Eski Bakanı, Eski Başbakan
Yardımcısı), Orhan BURSALI
(Cumhuriyet Gazetesi)
31
Mayıs Cuma: 10.00 – 13.00 Kaynaklarımız ve Planlama, Mehmet Torun, Oturum Başkanı
(Maden Mühendisleri Odası Başkanı),
Doç. Dr. Yücel ÇAĞLAR (Orman Mühendisleri Odası Eski Başkanı),
Tayfun ÖZUSLU (Maden Mühendisleri Odası), Dursun YILDIZ (İnşaat
Yüksek Mühendisi ve Su Politikaları Uzmanı)
14.00
– 16.30 Genel Değerlendirme: Prof. Dr. Sencer İMER, Oturum Başkanı
(Aksaray Üni., İİBF Dekanı), Oktay KÜÇÜKKİREMİTÇİ (Türkiye
Kalkınma Bankası, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar
Müdürü), Oğuz TÜRKYILMAZ (Makine Mühendisleri Odası,
Enerji Çalışma Grubu Başkanı),
Mehmet KAYADELEN (Maden Mühendisi, Dünya Enerji Konseyi Türk Milli
Komitesi), Orhan BURSALI (Cumhuriyet Gazetesi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder