SAYFALAR

6 Mayıs 2013 Pazartesi

Elveda / “Kardak’ta Kahraman, Hasdal’da Esir”


Hayır ben demiyorum, İkrami Özturan diyor! Bugün siyaset yazacağıma, Silivri Kütüphanesi’nde biriken kitapları anımsatmakla daha hayırlı bir işe soyunayım! (Balbay’ın Yargıtatör’ü de var, ama o sonra!)
Elveda’nın açılımı: ELbirliğiyle Vatanında Esir Düşmüş Asker. Aslında Elveda’sı, diğer yönüyle, Balyoz davasında yaşanan rezillikler nedeniyle hukuka, vicdana, adalete ve insanlığa’dır.. Özel anlamda ise Balyoz’da yargılananların her biri birer Elveda’dır, diyor yazar!
 “Bizler bu davada herşeyden şüphe duyduk ve herşeyi sorguladık, ama yaşamımızda bir değişiklik sağlayamadık, haksız tutukluluğumuz yılları kovalıyor.. davayı hukuk yoluyla çözemedik, tersine hukuk dışı uygulamalara maruz kaldık. Bizlere sürekli ‘yargı süreci devam ediyor, suçsuzluğunuz anlaşılacaktır’ denildi.  Halen bu hayali kalkanın arkasına sığınılmaktadır.. Ancak masum bir insanın bir saat bile cezaevinde kalması en büyük cinayet değil midir?”
Bizim en büyük gücümüz suçsuzluğumuzdur, diyor İkrami Bey.. Ne desem, boynum kıldan ince, bilmez miyim bunu! Balyoz konusunda sarsılmaz inançları olanların gönüllerine seslenebilmek ve bu inançları yıkmak çok zor olsa da, okur, İkrami Bey ve diğerlerinin bu kitaplarını okuyarak ve yayarak, boş inançların yıkılmasına yardımcı olabilir. Bir kişi iki kişi..üç kişi beş kişi.. Masumlara yardım etmenin en iyi yollarından biri, yazdıkarını yaymaktır!
Tabii bir de, davanın üzerinden sahtekar perdeyi indirmenin önünde en önemli engellerden biri de, davanın boşluğunu bildikleri halde, ordu vesayetinin kırılması için masumların kellelerinin alınmasını zorunlu gören, her devirde çok yönlü kullanışlı, aydın belkemiğini bir türlü kazanamamış takımdır..
***
Bilgi’den yayımlanan kitabının girişinde İkrami bey diyor ki: “Haksızlıklarla mücadele etme sürecini öğrenmek üzere saygın bir çaba göstereceklere kitabıma hoşgeldiniz diyorum.” Kitabını da kimlere yazdığının bir listesini yapmış.. Bunlar arasında “yetmez ama evetçiler de var, kendilerine duyurulur! Görmez gözler ve işitmez kulaklar da var!
Kurmay Albay İkrami bey, içeride 110 kitap okumuş (yaptıklarının listesini yazmış!). Bu okumalarının izlerini de zaten Türk yazarlarından yaptığı şiir, öykü, düşünce vb alıntılarından da görüyoruz. Oktay Akbal’dan Sabahattin Ali’ye Rıfat Ilgaz’a kadar.. Kitabında “içeriyi” anlatıyor bize.. Hasdal’ı gezdiriyor okura, avluda volta attırıyor, koğuşta sohbet edip dertleşiyor. Dört albay, Faruk Yarman ve Balanlı general ve diğerleriyle yaptığı söyleşisine tanıklık ettiriyor! Balyoz davası ile ünlü Dreyfüs davası arasındaki benzerliklere de bir bölüm ayırmış yazar!
Ayrıca, kitabın başında somut olaylara yer verdiği ve taaa 2000’den başlattığı bir çizelge ile Balyoz’u kolay izlemeye çağırıyor okuru.. İlginç ve öğretici, çünkü Orduya ve subaylara yönelik sahtekarca saldırılar 2000’den itibaren internet sitelerinde başlıyor.. 2002 seçimlerinden sonra Başbakanlık makamından ABD’ye yazılan özel mektupta, Hilmi Özkök’le özel ve mahrem bir görüşme yapılacağının bildirilmesine kadar.. (Ne görüştüler?!)
İlginç olan, Çizelge’nin sol tarafını oluşturan AKP iktidarının adım adım gelişen adımlarıyla dolu olmasına rağmen, muhalefet veya Ordu açısından çizelgenin sağ tarafının tamamen boş olmasıdır..
“Elveda” önemli bir belge! Lütfen okuyup okutalım..

“Kardak’ta Kahraman, Hasdal’da Esir”

İkinci kitabımız Deniz krm. Alb. Ali Türkşen’e ait (Kaynak Yayınları). Kardak’ı çıkan SAT timinin kumandanı. Bu kitap, diğerlerinden ayrı olarak Balyoz davasının belkemiğini oluşturan “Plan Semineri”ne uydurulan sahte Balyoz Darbe Planı’nı destekleyici nitelikteki, bu kez tamamen denizcileri imhaya yönelik Poyrazköy, İkinci Poyrazköy, Amirallere Suikast, İkinci Amirallere Suikast, Kafes, Askeri Casusluk, Fuhuş ve Şantaj gibi sahtekarlıkların, komploların nasıl kurgulandığını ve uygulandığını anlatıyor.
Ali Türkşen’den SAT timi olarak Lucky-S uyuşturucu gemisinin ele geçirilmesi ve Kardak’a yapılan çıkarmanın öyküsünü de okuyoruz…
Denizcilere kurulan tuzağın nasıl örüldüğü, “silah” gömülerinin nasıl tezgahlandığı, komployu hazırlayan çetenin hangi yöntemleri izlediği, komplodaki sahtekarlıkların ve delillerin üzerlerinin nasıl karartıldığı ve gerçeğin araştırılmadığı, bir film gibi anlatılıyor kitapta.. Tabii, bütün bunların savunma dosyalarında belgeleriyle birlikte varolduğunu da hiç unutmayın. Silivri mahkemelerini bunların hiç biri ilgilendirmemiştir!
Türkşen soruyor: “Gömü malzemelerinin bulunduğu Poyrazköy’de Amerikan Konsolosluğuna ait araç ne arıyor?”
Kitaptan: “F tipi cemaat TSK’da kadrolaştı mı? Yarbay Ali Tatar’ın vasiyeti.. Alevi personel hedete mi? TSK ne hata yaptı, hatadan nasıl ödnrülecek?..”
Evet diyor, Türkşen, F tipi cemaat elbette orduda… ve Ordu’daki değişikliklerin hepsi cemaate yaramaktadır.. Yeni bir türk Deniz Kuvvetleri kurulmaktadır..
 Silivri Belgeliği giderek büyüyor…
Bakalım bu belgelikteki gerçeklikler, yakın gelecekte kimlerin başında nasıl patlayacak…
---5 Mayıs 2013 Pazar / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder