Yok daha neler!
Yani Türkiye Cumhuriyeti’ni yok sayacak bir Anayasa mı yapacaksınız? Pardon
yani! 23 Nisan 1920’den, yani Meclis’in Ankara’da resmen açılmasından bu yana
kaç yıl geçti, hesaplayın.. Kurucusu (Kurucu Lideri) kim? Mustafa Kemal Atatürk (ve arkadaşları).. Resmi adı Türkiye
Cumhuriyeti.. Kısaca Türkiye.. Yani Türklere ait (yer)...
Hayır burada
bir şekilde etnisite vurgusu yapmak değil amacım. Türklük türklük diye tepinmek
değil. Ben Türk olduğumu bile son 30 yılda anımsadım! Yoo, Kürtleri inkar hiç
değil. Biz, 68 kuşağı olarak, taa o zamandan Kürtler diyen, kabul eden,
mücadelede birlikte olan insanlarız. Evet, Kürtleri egemen sınıflar inkar
ettiler! Türlü çeşit rezillikler yaptılar.. Eninde sonunda bu inkârın geri
tepeceği açıktı. Gelinen nokta, yaşanmışlıklar açısından acılarla doludur.
Bizler için de
acıdır geçmiş. Bizler de egemen sınıfları alt etmek ve halkın iktidarını kurmak
için, sosyalizm uğruna, daha iyi bir dünya ve ülke için mücadele eden
devrimciler olarak, tıpkı Kürtler gibi ezildik, parçalandık,
kimliksizleştirilmek istendik.. işkence gördük, nefes alımlarımızı dinlediler..
izlediler, ikide bir herkesi hapise tıktılar..
***
Egemen sınıflar,
bu kez AKP olarak karşımızda, bu
iktidar da geçmişin bütün devrimci
düşmanlıklarını genetik olarak devraldı ve daha iyi bir dünya için mücadele
edenleri parçalayarak yoketme görevini yerine getiriyor. Sosyalistler,
protestocular, karşı olanlar, daha iyi bir ülke isteyenler... yine kısmen
içerideler.
İktidar üstelik
ortalıkta ne sendika bıraktı ne işçi mücadelesi..
Adaletsizlik dizboyu, eşitsizlik dizboyu,
hukuksuzluk dizboyu, Silivri dizboyu, baskı dizboyu, alçaklık dizboyu,
yoksulluk dizboyu...
Kendilerine
karşı eskiden savaşanları “satın alarak”, bazılarının yakasına akil adam rozeti takarak hatta, aramıza,
milletin içine bile saldı iktidar! “Sevgili
Oral”ları” falan.. gazetemizde dün okuduğum bir haberde de, rozet
takılmamış bazıları da küskünlük içindeler!
Yüzlerin
kızardığı dönem tavan yapıyor..
***
Ne yazacaktım?
Daldım gittim! Herhalde en kötü
yazılarımdan biri bu! Ha evet, Türkiye Cumhuriyeti.. Bir reel durumdur.. 93
yıllık bir yaşanmışlık.. Bir tarih. Yokoluştan varoluşa... Tükenmişlikten
dirilişe...
Herkes için bir
vatan, ama herkes için özgürce yaşanamayan bir ülke burası. Özellikle de
devrimciler, sosyalistler için... Yoo hayır, olayı sadece fikir ve mücadele
düzeyinde görmek ve salt (siyasi olarak) kendimizden bahsetmek yanlış ve eksik
olur:
On milyonlarca insan için
de yoksulluksa eğer vatan ve
özgürlüğün adı, onlar için özgürlükler yoktur veya yaşam yarımdır. Doğudan
batıya kuzeyden güneye fırsat ve eşitsizliklerin tavan yaptığı bir ülkede insan ve hayat, ne özgür olabilir ne mutlu ne de başka bir şey.
Bakıyorsunuz, paranın ve paraya dayanan şöhretin şanın iktidarı olup çıkıyor
“vatan”. Daha doğrusu vatan, bu özellikleri kazanmanın adı sanki.. Ama
yoksullar, adaletsizlik ve eşitsizlikler içinde çırpınan milyonlar için vatanın
adı ve tanımı daha başkadır.
***
Türkiye
Cumhuriyeti bir varoluşun adıdır.
Hepimizin tek tek varoluşu, bu 93 yıllık varoluşa aittir.
Demek istiyorum
ki yani, Türkiye Cumhuriyeti olmasaydı, hiç birimiz, Orhan, Mehmet, Recep Tayyip bey, Davutoğlu, Abdullah Öcalan,
BDP’nin sevgili kadın liderleri, Abdullah
Gül.. hiç birimiz olmayacaktık..
Ne Arınç, ne Ezcacıbaşılar ne Koçlar
ve Sabancılar..
Bizler hepimiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin
yaratılış koşullarında kurulan milyonlarca yaşamın birbiriyle akıl almaz
ilişkileri, raslantıları içinde, ana babalarımızın bir araya gelmesiyle doğduk.
Önce bunu bilelim.
Türkiye
Cumhuriyeti, bu nedenle, hepimizin de bireyler olarak varoluşumuzun adıdır.
Anavatanın, Babavatan’ın anlamının kökenlerine gittiğiniz zaman, karşınıza bu
bireysel gerçekler çıkar!
Davutoğlu
ve pek çok aklı havada “siyasi” kişi diyor ki, Türkiye Cumhuriyet bir parantezdir. Yani Osmanlı vardı, TC diye bir
şey araya girdi, şimdi onu paranteze alıp devam edeceğiz.
***
Alamazsınız...
Asla alamazsınız..
Bugün almış görünürseniz
bile, yarın birileri, bu millet Türkiye Cumhuriyeti’ni parantezden kurtarır!
Türkiye
Cumhuriyeti, bu ülkenin kurucusu, 93 yıllık iyi ve kötü yaşanmışlıklar.. bunlar
olmadan Anayasa olmaz beyler..
Sıfırdan yeni bir ülke kuramazsınız.
Hiç bir şeyi yok sayamazsınız..
kimse hayal görmesin!
Yurt, ülke,
sizlerin milyarlarınızla, trilyonlarınızla, ham ve hamamlarınızla, iktidar
olmanızla, şan ve şöhretinizle tanımlanacak bir şey değildir. Bir ülke için
yurt için, bunların esamesi okunmaz.. Ülkeyi ülke yapan, sizlerin dışında kalan
ve asıl parantez için yaşayan onmilyonlar, onların duygu ve düşünceleridir..
Şimdi gelin,
önce bunu kabul edelim... Yani şu 93
yılı!
Sonra oturup
konuşabiliriz...
-- 7 Nisan 2013 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder