Önce Perşembe günkü “İktidarın
Başını Ne Yiyecek?” başlıklı gazetede de basılan yazımda acele ile yaptığım yanlışı düzelteyim (Bloğumda düzeltmiştim): Adam
başına düşen milli gelir 10 bin TL değil tabii ki $ olacak.. İkincisi,
Türkiye’de dolar milyoneri ve milyarderi karışıklığı. Doğrusu: 2012’de dolar milyarderi sayısı 38’den 43’e yükseldi. Wall Street Journal’a göre
de, Türkiye’deki dolar milyonerlerinin sayısı 94.000..
Şimdi devam:
İhracat’taki
Fotoğraf:
Türkiye’nin 10 bin dolar milli gelirde çakılıp kalmasının ve ihracat arttıkça
cari açığın daha fazla artmasının nedeni tartışılmıyor. Başbakan ve bakanları
bol keseden atıyor.. Geçen gün de Forum İstanbul’un tanıtım toplantısında, koca
koca patronlar iktidarın bu masalını yineleyip durmuşlar! 2023’de dünyanın en büyük 10. Ekonomisi ve 25 bin dolar adam başına
milli gelir! Kendini tahıl ambarında görmek hoş bir şey! AKP bu amaca
yönelik ekonomide hiç bir şey yapmıyor? Bir çözüm üretemediği için duvara
dayandı.. Temel sorunu söyleyelim: Sorun, ihraç ettiğimiz imalat sanayi ürünleri
içinde, yüksek teknoloji içerikli ürünlerin oran olarak yerlerde sürünüyor
olması:
Yüzde
1,9!
Evet
evet, % 1,9 (2010 yılı; yıllardır böyle)! Araştırmacı B. Ali Eşiyok’un Cumhuriyet
Bilim ve Teknoloji dergimizin 1358.sayısında (29 Mart 2013) yayımlanan “Türkiye Teknolojinin Neresinde?”
başlıklı incelemesindeki, Dünya Bankası veri tabanından derlediği rakam bu!
Peki Güney Kore? % 28,7! Ya Hindistan? %7,2.. Peki Çin? 27,5. Brezilya: 11,2..
Yani önümüzde büyüyebilen gelişmekte olan ülkeler ve büyüyemeyen gelişmekte
olan Türkiye var..
Yüksek teknolojinin payının önemi şu: Sanayi ürünleriniz ne kadar yüksek teknoloji içeriyorsa
(kalite!), o kadar yüksek fiyat,
yüksek getiri.. Ayrıca, yüksek teknolojiyi ülkenizde üretirseniz, dışarıdan
satın almazsınız, dolayısıyla cari açığınız artmaz, kendi beyin gücünüzü
kendiniz kullanırsınız, kaliteli beyniniz ülke içinde büyür, nitelikli iş
alanları açılır..
Fakirleşerek
Büyüme!
Türkiye’nin sanayi malları ihracatının temel özelliği, düşük teknoloji içerikli
malların oranının çok yüksek olması.. İhracatımız içinde “düşük teknoloji içerikli sektörlerin payı yüzde 30.4” (*).. Buna düşük-orta teknoloji sektörlerin payı
olan % 37.8’i katın, etti: %68.2!..
Ekonominin iyi yapısını gösterecek Orta –İleri Teknoloji
sektörlerin payı ise çok düşük: %8.4.. Yüksek Teknoloji sektörlerin payı ise
%3.4.. İktisatçılar, ülkenin ihracatının sürekli düşük teknolojili mallara
–sektörlere dayanarak artmasına, fakirleşerek
büyüme diyor!
İhtiyacınız olan yüksek teknolojiyi ise büyük paralar
ödeyerek dışarıdan alıyorsunuz.. Düşük nitelikli ürünleri de ucuza
satıyorsunuz! Sizin satın aldığınız orta- yüksek teknoloji bir kamyon ürüne
ödediğiniz dövizi geri kazanmak için, mesela 20 kamyon bazen 50 kamyon mal
satıyorsunuz! “Yoğun emek ve sürekli çok
kaynak” isteyen bir ekonomik yapımız var!
Emek
Üzerinde Baskı:
Düşük teknolojili üretim yoğun emek ve bol kaynak istediği için ücretleri baskılamak zorundasınız.
Çünkü dünyada rekabet edebilmeniz için emek ucuz olmalı. İşte bu iktidar da
bunu yapıyor. Taşeron sisteminin
nedeni budur.. Sendikaları yoketmeye
çalışmasının nedeni de! (Patronlar yüksek nitelikli mal üzerinden değil, düşük
ücretler üzerinden üretimlerini sürdürebilsin ve sermaye biriktirebilsinler..)
Türkiye ekonomisi hâlâ önemli ölçüde çok ucuz “ne iş olsa yaparım abi”
emeklerle dolu! Enflasyon yüzde 10’larda, ama emeğe önerilen yüzde 4-6..
Sürekli ütülen bir çalışan sınıf.. İktidar bu sınıfı ne kadar süre
baskılayabilecek..
İmkansız:
İşte iktidarın en büyük çıkmazı bu ekonomik
yapı. İçeride çarkları döndürmek için en önemli ihtiyaçları ithal etmek
zorunda, bu ithalatı da yine dış paralarla karşılıyor. Borç artıyor artıyor
(cari açık), tehlike çanları çalıyor, ekonomik büyümeyi yüzde 2,2’ye düşürmek
zorunda kalıyorsunuz.. Eşiyok
diyor ki: “Türkiye’nin önümüzdeki
yıllarda teknolojide hızlı gelişmeler sağlamadan uluslararası rekabet gücünde
(ihracatta) ve cari açık gibi yapısal sorunların çözümünde kalıcı başarımlar
elde etmesi neredeyse imkânsız gözükmekte. Teknoloji düzeyi düşük (Harcıâlem,
gıda ve tekstil gibi sektörlere dayalı) bir ihracat profilinin uzun dönemde
sürdürülebildiği son derece kuşkuludur”
Eşiyok nazik davranmış.. Kuşkulunun ötesindedir durum..
İmkansıza yakındır.. Devam edeceğiz..
--
(*)
A.
Eşiyok, CBT 139, OECD sınıflandırmasına göre ve TÜİK veri tabanı). İhracatın
%32,3’ünü sağlayan düşük teknoloji sektörleri: Gıda ürünleri ve içecek, Tütün, tekstil giyim
ürünleri, deri ürünleri, ağaç-mantar- hasır örme ürünleri; kağıt ve ürünleri,
basım plak kaset, mobilya sınıfı.. Düşük-orta teknolojili sektörler: Kok kömürü
ve rafine edilmiş petrol ürünleri, Plastik ve kauçuk ürünleri imalatı, Metalik
olmayan diğer mineral ürünlerin imalatı, Ana metal sanayi, Makine ve teçhizat
hariç; metal eşya sanayi, Deniz taşıtlarının yapımı ve onarımı..
-- 21 Nisan 2013/ Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder