SAYFALAR

25 Kasım 2012 Pazar

Medreseci, Meğer TÜBA Üyesiymiş


CBT Sayı 1340, 23 Kasım 2012

Geçen haftaki yazımda “Üniversiteleri medrese ve fakülteleri de mektep yapalım, imam hatip ders programını da  bütün okullara özellikle askeri okullara yayalım” diyen, Kırklareli Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Dekanı Teoman Duralı meğer Hükümetin Türkiye Bilimler Akademisi’de atadığı “seçkin bilim adamları”ndan biriymiş. Nasıl atladık ve araştırmadık!? “SolHaber” yazdı! Tabii ya! Bu kadar parlak düşünceli profesörleri hükümetin atlaması mümkün olabilir miydi! Böylece Hükümet TÜBA’sının bileşimi de giderek daha çok netleşiyor! Artık YÖK mü atadı yoksa TÜBİTAK mı, pek de önemi yok.

Bu arada söz TÜBA’dan açılmışken: TÜBA her an uluslararası bilim camiasından dışlanabilir. Üyeliklerden atılabilir.. Gelişmelerin o yönde olduğunu belirtelim.. Biliyorsunuz dergimizide önceki sayı Avrupa Ulusal Bilim Akademileri Başkanı’nın Cumhurbaşkanı Gül’e gönderdiği mektubun haberini vermiştik. Mektupta özerk ve bağımsız bilim akademisi unvanını yitiren TÜBA’nın bu haliyle bilim akademisi olarak sayılamayacağı beirtiliyordu!

Bir de, geçen ay karşılaştığım bir TÜBA yöneticisi ilginç bir olay anlattı. Akademi, uluslararası bir bilim çalıştayına katılacak. Eski TÜBA zamanında kararlaştırılmış ve TÜBA’nın da içinde olduğu önemli bir uluslararası organizasyon… Toplantı zamanı geliyor, TÜBA’yı temsilen bir üyenin gönderilmesi gerekir.. Yoksa “kendi pişirdi ama yemeğe katılmadı” gibi komik bir durum ortaya çıkacak..
TÜBA’dan, artık istifa etmiş eski yöneticiyi arıyorlar ve soruyorlar: “Hocam, bu toplantıya gitmesi gereken kişinin/üyenin yabancı dil bilmesi gerekiyor mu?”
Ne desek hafif kalır.. dil bilmeyen bir TÜBA üyesinin gitmesi mi söz konusuydu, yoksa TÜBA hizmetlilerinden birisini mi göndermeyi düşünmüşlerdi?
***
Bu arada, TÜBİTAK’ın açıkladığı ve tartışmaya açtığı yeni YÖK yasa taslağı için, yöneticilerin büyük üniversitelere ziyareti ve öğretim üyeleriyle toplantıları sürüyor. Geçen hafta, Üniversite öğretim Üyeleri Derneği’nin düzenlediği ve YÖK Başkanı Çetinsaya’nın katıldığı Boğaziçi Üniversitesi’ndeki toplantıyı ne yazık ki izleyemedim..  Öğretim üyeleri eleştirilerinde yeni taslağın özgürlükçü olmadığı konusunda epey eleştiri yöneltmişler! Tabii burada önemli olan, YÖK’ün bütün bu eleştirileri ne kadar dikkate alacağı, eleştiriler doğrultusunda yasa taslağının ana ilkelerinde değişikliğe gidip gitmeyeceği.. Ben sanmıyorum.. Bu geziler öğretim üyelerini ikna turları gibi daha çok!
***
Şimdi Ege Üniversitesi’nde yapılan YÖK toplantısından bir izlenim:
 “YÖK Başkanvekili Şaban Çalış üniversitemizi ziyaret etti, daha doğrusu edemedi, çünkü bilgilendirme toplantısı yeri üniversite kampüsünden, şehrin ortasındaki AKM Kültür Merkezi’ne alındı. Onlarca resmi ve sivil polis ve aşırı güvenlik önlemleriyle salona girdik. 2 000 kişilik Ege Üniv. öğretim elemanlarından en fazla 200-250 kişi vardı.
Çalış, tam 45 dakika hiç bilgilendirme içermeyen bir konuşma yaptı, gaz alma konuşmasıydı! Soru-cevap istemediğini sadece görüşlerimizi dinlemek istediğini, kameraların da her şeyi kaydettiğini söyledi, bunun ise gözdağı ya da tehdit olmadığını açıklama gereği duydu. Ardından 1,5 saat hiç not almadan ve hemen hemen hiç bir yorum yapmadan salondan gelen görüşleri dinledi..”
***
Ege Öğretim Elemanları Derneği de görüşlerini açıkladı: Bildiri, varolan durumu özetliyor ve şu düşünceleri dile getiriyordu:
 “EGÖDER, hazırlanan bu yasa tasarısı önerisinin yükseköğretim sistemimizin somut ihtiyaçları, toplumumuzun talepleri dikkate alınmadan, bilim-bilim insanı ve toplum yararı merkeze konmadan, özellikle siyasetin ve sermayenin beklentilerine yanıt verme kaygısıyla düzenlendiğine, şeffaf –katılımcı–bilimi ve ortak aklı önceleyen bir anlayışla kurgulanmadığına, çıkış noktasının ve ardındaki örtülü nedenlerin yeterince ve gereğince tartışılmadığına inanmaktadır.
EGÖDER için, üniversitenin temel misyonu açıktır: yerel ve evrensel gelişime katkıda bulunma, bilim-düşünce- teknoloji üretme, yaygınlaştırma ve topluma-insanlığa kazandırma… Üniversitelerimizin bu i.levlerini layıkıyla yerine getirmeleri için akademik özgürlüğe, idari ve mali özerkliğe, kamusal finansmana kavuşturulmasını ve bunların güvence altına alınmasını ön koşul olarak görüyoruz..”
***
Evet, gelecek Cuma yeniden buluşmak üzere..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder